GÜLPINAR’IN ÇÖZDÜĞÜ VE ÇÖZEMEDİĞİ SORUN!

164 günün sonunda büyükşehir belediyesinden yana;

Yolsuzluk ve israf ile ilgili vatandaşın başı kulağı rahat.Nepotizm de yok bundan yana da rahat. Başkana yakın isimlere görev verilmiş ancak yanlış yapmalarına rağmen orada kalamayacaklarına inanılıyor. Göreve getirilip hemen alınanlar bu güvene olan inancı pekiştirmişti. 

Bunlar günümüz gerçekleri ve ülkemiz, ilimiz koşullarında basit şeyler değil. Ancak... 

İşe gelmeden maaş alanların sayısı arttı mı, eksildi mi bilmiyorum ama bitmediğini hepimiz biliyoruz. Öncesinde vaat bu yöndeydi. Kendisinden önceki dönemlerde işe gelmeyenlerden çalıştırdıkları olduğu gibi görevden aldığı için çalışmak istemedikleri de oldu. 

Oysa bu ülkede bunu bitirmenin imkansız olduğunu bilmek gerekir. Hem torpili ortadan kaldırmak hem de kurumunda verimli olmayanlara havuz sistemi getirilip bir kurum tercih edilmesi sağlanmalı ki, orada çalışamayacağını anlamış olup koşa koşa gidecek olanlar var. Tercihte bulunmayıp ATM memuru kalmak isteyenler ise zorunlu olarak bir kuruma gönderilmeli. Bunlar da genellikle siyasi torpilli olduğu için işe gitmeyenler oluyor.

Ben hukukçu değilim o yüzden özlük veya kanuni hakları vs gibi konulara girmeyeceğim ama amirinin (özellikle de seçilmiş ise) onunla çalışmak istememesi çok normal. Sadece büyükşehirde değil, ilçe belediyelerinde ve hatta tüm kamu kurumlarında işe gelmeden binlerce, on binlerce personel var ülke genelinde. 

“Uzman araştırmacı” nedir? Ne iş yapar, bir araştırın bakalım… Özetle yetkisi elinden alınan ve işe gidip gitmediğine bakılmaksızın maaşına dokunulmayan memur demektir ve genellikle maaşları 3-4 asgari ücrete bedeldir. 

Bir yanda kamu kurumları personel yetersizliğinden adeta inim inim inlerken, diğer yanda işe gitmeden devletten maaş alıp evde yatan veya başka işlerle meşgul olan bu memurlar konusunda acil çözüm bulunmalı. Ülkede ekonomik buhran yaşanırken ve hayati konularda dahi tasarruf etmeye çalışılırken bu durum daha fazla görmezden gelinemez. 

Bana göre bu durumdan kendisi de rahatsız olan Kasım Gülpınar, bir büyükşehir belediye başkanı olarak bu işe öncülük etmeli ve bir şekilde Ankara’da bu sorunun masaya yatırılmasını sağlamalı. Her ne kadar AK Parti’de değilse de bunu başaracak siyasi ve bürokratik karşılığı var Ankara’da ve bunu o veya kim başarırsa sadece Şanlıurfa tarihine değil ülke tarihine de adını altın harflerle yazdıracaktır. 

Büyük bir sevap da işlemiş olur çünkü büyük bir haramı ve israfı da önlemiş olacak.