İSLAM VE MODERNLİK

Toplumsal olarak bakınca İslam modern dünyaya göre değil, modern dünya ise İslam'a göre değil. İkisi birbirine tamamen zıt. İslam ile modernlik arasında doku uyuşmazlığı var. Biri gelince diğeri zorunlu olarak gidiyor. Önümüzde iki seçenek var: birincisi modern dünyayı İslam'a göre dizayn etmek, ikincisi İslam'ı modern dünyaya göre dizayn etmek. Gelenekselciler birinci seçeneği denemeye çalıştı, modernistler ise ikinci seçeneği. Birinci seçeneği deneyenler gerçeklerin ve aklın dışına çıkmak zorunda kaldılar, ikinci seçeneği deneyenler aklın içinde kaldılar ama İslam'ın dışına çıkmak zorunda kaldılar. Mecburdular çünkü bu işin bir ortası yoktu. Olsaydı bugüne kadar o orta olurdu zaten.

*

Çok sıcak bir gün. Öğle namazı sonrası bir cenaze. Değerli dost Cüneyd Altiparmak hocanın babası Ömer Faruk Altıparmak hocam dünya sürgününü tamamladı. Hoş bir insandı, dürüst bir insandı, dobra bir insandı, harbi bir insandı, sözünü esirgemeyen bir insandı. Rabbim rahmet eylesin, mekanı cennet olsun! Güzel insanlar bizi terk ediyor bir bir. Onlar gidince dünya daha sevimsiz, daha kaba, daha çekilmez bir yer haline geliyor. Aslında mekanlar tek başına güzel değil, mekanlar güzel insanlarla güzel. Cenazenin sürprizi Tarık Tufan hoca ile görüşmek ve ayak üstü azıcık muhabbet etmek oldu. Güzel insanlarla uzun uzun sohbet etmek istiyor insan. Kıymetli bir dost Ruhumun Masalı Şehr-i Urfa'yı okumuş ve bazı intibalarını yazmış bana. "Kitap harika. Bir kitabı böyle seveceğimi bilemezdim. Her satırı sadırdan samimiyetle çıkmış" diyor. İnsan iltifata hasret. Bir yazar için bundan daha büyük bir saadet olamaz. Bir yazar için okunmak, beğenilmek ve anlaşılmak kadar büyük bir saadet yoktur bu dünyada. Ara sıra böyle nadide saadet dakikaları yaşatan bütün kıymetli okuyucularıma kalben teşekkür ediyorum. Eksik olmayın, varolun!

*

"Kur'an-ı Hakîm'in kuvvetiyle sizin dinsizleriniz dâhil olduğu halde, bütün Avrupa'ya meydan okuyorum. Bütün neşrettiğim envâr-ı imaniye (imanın nuruyla) ile onların fünun-u müsbete ((pozitif bilimler) ve tabiat dedikleri muhkem kal'alarını(kalelerini) zîr ü zeber(yerle bir) etmişim. Onların en büyük dinsiz feylesoflarını, hayvandan aşağı düşürmüşüm. 

Dinsizleriniz dahi içinde bulunan bütün Avrupa toplansa, Allah'ın tevfikiyle beni o mesleğimin bir mes'elesinden geri çeviremezler; inşâallah mağlup edemezler...!(Said Nursi, Mektubat s.72)

Muhterem üstadım ! Hepsine meydan okudun, çoğunu hayvandan aşağı düşürdün diyelim. Sonuç olarak ne oldu? Sizi takip edenler daha mı adil, özgür, huzurlu, müferreh bir dünya inşa etti? Hitap ettiğin ve umut bağladığın coğrafyalar daha mı medeni, demokrat, mutlu, insani oldular? Bütün bilim, sanayi, teknoloji, insan hakları, demokrasi, parlamenter sistem, evrensel hukuk, felsefe hepsi bu hayvandan aşağı düşürdüğün zekaların eseri değil mi? Öyleyse bu işte bir tuhaflık yok mu? Yani bu aşırı kendinden eminliğin ve özgüvenin sonuç olarak biz nesl-i atiye ne kazandırdı?  Biliyorum suallerime şu an cevap veremezsiniz. Ama yine de sormuş olayım.

*

Cuma tamam. Hutbe kaçtı. Yetişemedim. Sadece iki rekat farz. Sonra yine meskene sığınış. Bazı paylaşımlar ve rahatsız olan bazı kıymetli dostlar. Bazen bu kıymetli dostlar rahatsız olmasın diye yazmayı, düşünmeyi, paylaşmayı bırakmayı düşünüyorum, ölene kadar. Ama bunlar elimde değil. Okumak, düşünmek, yazmak, sorgulamak bir hastalık. Bulaşıcı ve çaresi olmayan bir hastalık. Bir defa bulaştı mı veba gibi öldürene kadar bırakmıyor sizi. Her cuma bazı nurcu ve cemaat ehli dostlar cuma mesajı atarlar. Hiç şaşmazlar, her cuma atarlar. Allah razı olsun diyorum ama şunları da sormadan edemiyorum: "Yahu arkadaş cuma mesajı dışında paylaşacak başka bir şeyin yok mu? Aklına takılan, zihnini rahatsız eden başka bir şey? Siyasi, edebî, dini, ilmi, felsefi, içtimai yok mu seni rahatsız eden, kafanı kurcalayan, uykularını kaçıran başka bir şey? Hayret ediyorum, adamların dünyasında sorun yok, mesele yok, problem yok, muamma yok, müşkül yok. Varsa da hepsini çözmüşler, halletmişler. Ortadoğuki siyasi ve toplumsal yapı mensuplarının mümeyyiz vasıfları: düşünmemek, okumamak, sorgulamamak, itaat etmek, mürit olmak, sorunsuz olmak, düzene tabi olmak ve böylece mutlu olmak.