Tam 15 yıl önce Şanlıurfa’dan cekete seçim kaybettiren biri çıktı. Bağımsızdı.
Erdoğan’a yaşattığı o yenilgi sonrası Erdoğan’dan rozet aldı.
Kent, onu bağrına bastı.
Bugün tarih bir kez daha tekerrür ederken, bu şaşkınlık bana fazla geldi.
**
Mehmet Kasım Gülpınar’ın istifası Türkiye’de başlıca gündem. ‘Hakkımı helal etmem’ diyenler, ‘sen neredeysen biz oradayız’ diyenler. Keskin iki cephe var. Tam da bu noktada Şanlıurfa, Türkiye siyasetinin özeti. Dün alkış çalanlar bugün yuhalıyor. Dün yuhalayanlar bugün ellerini ovuşturuyor. Bir arayış içinde olmak, değişimin başrolünde bulunmak Şanlıurfa için yadırganacak bir durum değil oysa. Benim sorguladığım öfke, neden şahıslar üzerinden artıyor?
AK Parti’den aday gösterilmediği için partisine küsüp başka partiye geçen, ardından yeniden AK Parti’ye geçip aday olan isim başkanlık koltuğuna oturdu bu kentte. Siyasi partinin sonuç için belirleyici unsur olduğuna tanıklık ettik hep birlikte. Gülpınar ise seçim sürecinde istifa edip farklı bir partiyle aday oldu. Hedefe yönelik bu siyasi hamlesi ile tam tersi bir durumu kanıtladı. Daha doğrusu hatırlattı! ‘Şahıslar da belirleyici unsurdur’ dedi başkanlık koltuğuna oturarak. İlçelerde AK Parti diyenler Büyükşehir için Kasım Gülpınar’a oy verdi. Hem AK Parti’yi istemeyen, hem AK Parti’yi cezalandıran hem de Zeynel Abidin Beyazgül’ü onaylamayan seçmenin oylarını da aldı. Bu haliyle Gülpınar, kendi imajı ve tavrı ile partisinin önüne geçti. Aldığı oylar tercih oylarından çok, bir tepkiyi ifade etti. Bir kısım seçmenin “AK Parti kazanmasın da kim kazanırsa kazansın” diyerek parti, siyasi düşünce gözetmeksizin attığı oylar karşısında Gülpınar’ın bugün partiye aidiyet hissetmesini beklemek bence zaten olasılık değildi…
**
Eleştiri elbette yapacağız ama en büyük eleştiri ‘Şanlıurfa için’ Gülpınar’ın verdiği sözler üzerinden olmalı diye düşünüyorum. Kişisel çıkar ve kişisel gelecek kaygısının egemen olduğu, para ve yapılan işten parasal beklentilerin yüksek olduğu, toplumsal rızadan ziyade bireylerin mutluluğuna odaklanılan bir düzen içinde Gülpınar bunlara zıt vaatler sundu. Var olduğunu düşündüğü patronaj sistemine son vereceğini söyledi. Umut verdi. Şimdiye kadar iyi sonuç vermediğini düşündüğü yönetim anlayışından ziyade ortak akıl ile halkın da yönetime katılacağı, şeffaf, sonuç odaklı çözüm yollarını benimseyen bir anlayışla hizmet edeceğine dair bir tavır koydu ortaya. Vaatleri sonuca kavuşacak mı?
Hizmette istikrar önemlidir.
Merakla beklediğim Gülpınar’ın hangi parti ile yoluna devam edeceğinden ziyade hangi görevde olacağı. Çünkü Şanlıurfa’ya kazandıracak olan da kaybettirecek olan da asıl husus bu. Belediyeye geldiğinde bir sistem olmadığını söyleyerek “Şirket olsak konkordato ilan etmiştik” diyen Gülpınar’ın vereceği karar Şanlıurfa’nın geleceği olacak.
İşte tam da bu aşamada Şanlıurfalılar verdiği, vereceği tepki ile de toplumsal rızayı önemsediğini dile getiren Gülpınar’a yeni bir yol çizdirecek. Bence verdiği vaatler üzerinden yapılacak eleştiriler Şanlıurfa’ya kazandıracak.
**
İki seçenek var. Ya başkan olarak kalacak Gülpınar -ki şimdilik durum bunu gösteriyor- yada AK Parti’ye geçip üst düzey bir görevle kentin amiral gemisini yürütecek.
Mevcut göreve devam ettiği sürece hızla vaatler yerine getirilmeli ki; Şanlıurfa halkının hak ettiği ve Gülpınar’la geleceğini düşündüğü o hizmetlere artık kavuşulsun.
Üst düzey bir görevle geldiği takdirde –bu da uzun bir süre sonra olabilir- hizmetler, projeler ve vaatler sil baştan olacak. Yeni bir düzen için aylar aylar geçecek. Bir de seçmenin tavrından ziyade parti içinde de öfkelilerin muhalif duruşu çıkacak ortaya. Fakıbaba’yı hatırlayalım. AK Parti'ye seçim kaybettirip tekrar AK Parti'ye geçtiğinde, Fakıbaba'ya öfkesi hiç dinmeyen bir kesim vardı. Bakan olduğu dönemlerde dahi bir kesimin Fakıbaba aleyhinde hep kin beslediği karşı çalıştığı konuşuldu durdu. Bu çekişmelerde gündem hep Şanlıurfa olsa da kazanan asla Şanlıurfa olamadı.
**
“Bir probleme nasıl baktığınız, daha onunla ilgili bir şey yapmadan sizi yenilgiye uğratabilir. Bir durum karşısındaki tavrınız ya da neler düşündüğünüz, durumu değiştirmenize yardım edebilir. Bir yenilgi ya da zafer atmosferi yaratırsınız” diyor Franco Harris…
Bu olaya tavrımız, Şanlıurfa siyasetinde ve hizmet alım noktasında bundan sonrası için bir örnek olacak.
Bugün ki öfkemiz, Gülpınar’ın parti değiştirmesinden yana ise birlikte hareket edip bundan sonra parti değiştirenler sandıktan mağlubiyetle ayrılmalı. Ki artık parti değiştirmenin önüne geçilebilsin… Eğer verilen vaatler yerine getirilmeyecek endişesinden dolayı öfkeliysek, ya da sadece Gülpınar'dan umutluysak hangi partiye geçtiğini umursamadan vaatlerine ve hizmetlerine en hızlı nasıl ulaşırız bunun yöntemini bulmalıyız. Açık iletişim, istişare ve en önemlisi birlik içerisinde…