SICAKLAR, ELEŞTİRİ VE SANAT

Kavurucu sıcaklar devam ediyor. Nemle karışık. Bomboş bir gün. Yine bomboş bir tatil. Hiçbir şey yapası gelmiyor insanın. Sıcaklar önümüzdeki hafta biter inşaallah. Gündem kaynıyor. Dilan Polat serbest, Dilruba tutuklu. Ne kadar çalarsan çal, şefkati hudutsuz devlet ana affeder, ama en küçük bir eleştiriyi affetmez. Çünkü rububiyet eleştiriyi kabul etmez. Az çalarsan Jan Valjan gibi müebbet yersin, çok çalarsan başlara tac edilirsin. Bir ekmek çalmanın karşılığı hapis, hazineyi soymanın karşılığı taltif. Güzel bir düzen doğrusu! Milyonlar her şeyin farkında ama hiçbir şey olmamış gibi aynı kişileri tekrar seçerek ödüllendirebiliyorlar. Dilan Polat tahliye olur olmaz takipçi sayısı beş yüz bin artmış. Cebri bir mekanizma. Kendilerini milyonlara seçtirmesini ve sevdirmesini çok iyi biliyorlar. Vatan, millet, din, iman, mukaddesat, dış güçler edebiyatı var oldukça her zaman yaparlar bunu. Tarkovski bizi ancak utanç kurtarır diyor. Öyleyse hiçbir zaman kurtulamayacağız. Çünkü utanç kalmadı, utanma kalmadı, utanan kalmadı.

*

Cehennem sıcağı. Tek bir esinti yok. Yaprak bile kımıldamıyor. Oturduğun yerde terden sırılsıklam oluyorsun. Başka gidecek şehir yok. Vatanımız böyle maalesef! Sıcaklar beyne vuruyor, zihni uyuşturuyor, düşünceleri herc-ü merc ediyor. "Düşünce ve sanat insanları Urfa'da neden ikamet edemiyor?" sorusunun en doğru cevabı Urfa'nın cehennem sıcakları. Başka makul bir açıklaması yok bu sorunun. Coğrafya belirleyicidir, tayin edicidir. Ekranda Ümit Özdağ. Sevmediğim biri. Ama Suriyeliler konusunda söylediklerine tereddütsüz katılıyorum. Evet ülkenin asıl beka sorunu ekonomi falan değil, sığınmacılar sorunu. Merhum Mehmet Akif bir asır önce batı medeniyeti için "tek dişi kalmış canavar" diyordu. Bu canavara karşı teklif edebileceği başka bir medeniyet ideali var mıydı? "Asım'ın Nesli" diyordu. Bugün bu neslin ne hale geldiği malum. İslamcılığın her şeyi retorikte kaldı, söylemde kaldı. Nazif Gürdoğan vefat etti. Birkaç yazısını okumuştum. İyi tanımıyorum. Rabbim rahmet eylesin! Levent Gültekin gündeme dair dikkate şayan analizler yapıyor. Şatafatlı Mağlubiyet kitabını okumuştum. Bugünleri görmüş gibi. Gündüz biraz Dücane dinlemeyi denedim, olmadı. Sıcaklar hiçbir şeye izin vermiyor. İnsan sadece uzanıp yatmak istiyor. Bu son hafta olur inşaallah. Klimasız serin bir uykuya hasret kaldık. 

*

Sanatın gerçek hayat üzerinde sahici bir tesiri yok gibi. Yıllardır ülkedeki yoksulluğu, yolsuzluğu, hukuksuzluğu, kokuşmuşluğu, çürümüşlüğü, adaletsizliği, ahlaksızlığı anlatan kült niteliğinde o kadar film çekildi, roman ve hikaye yazıldı ama ortada değişen hiçbir şey olmadı. Kemal Sunal'ın, Şener Şen'in, Yılmaz Güney'in, İlyas Salman'ın, Cüneyt Arkın'ın filmleri ve Kemal Tahir'in, Orhan Kemal'in, Yaşar Kemal'in, Aziz Nesin'in, Sabahattin Ali'nin romanları ve hikayeleri. Evet bütün bu şaheserlere rağmen gerçek hayatta değişen sahici hiçbir şey olmadı. Neden acaba? Sanat neden toplumda herhangi olumlu bir değişime öncülük edemiyor? Bu kadar kült sanat eserlerine rağmen toplum olarak neden bir milim ileriye gidemiyoruz? Batıdaki sanat ve kültür hareketi rönesansı, reformu, aydınlanmayı, özgürlüğü, özgünlüğü, demokrasiyi, bilimi netice verdi. Bizdeki 

sanat ve kültür hareketi neyi netice verdi? Daha doğrusu bizdeki sanat ve kültür hareketi böyle bir neticeyi neden vermedi?

*

Devlet ile tanrının davranış biçimleri arasında benzerlikler var. Devlet her türlü yolsuzluğu, hırsızlığı, haksız kazancı, adam kayırmayı gerektiğinde affeder ama kendisine karşı gelinmesini, varlığının sorgulanmasını asla affetmez. Tıpkı tanrı gibi. Tanrı da her türlü günahı gerektiğinde affeder ama varlığından kuşkulanmayı, yaptığı işleri derince sorgulamayı asla affetmez. Onun için imam Eb-u Hanife şöyle der: "İmanın dağlar kadar günaha tahammülü vardır ama zerre kadar şüpheye tahammülü yoktur."

*

İyi ve kötü anlamında değil, sadece bir durum tespiti anlamında söylüyorum: Müslüman milletler içinde Kürt milleti kadar milliyetini ve benliğini İslam ve Müslümanlık içinde eriten başka bir millet yok gibi. Öyle ki ortada Kürt denince Müslümanlıktan başka bir şey gelmiyor insanın aklına. Yüzyıllardır Kürtlerde milli bilincin oluşamamasının nedeni bu bence.