HÜCRE-İ SAADET

 

 

Muhterem Kardeşlerim…

Her yazımızda olduğu gibi, sizlere önemli konuları öncelikle sahih kaynaklardan, Tam İlmihal Saadeti Ebediyye, İmamı Rabbani Hazretlerinin Mektubat, Hakikat Kitab Evinin İhlas Yayınlarından faydalanarak, bu yazımızda da “Hücre-i Saadet” konusunda sizleri bilgilendirelim istiyoruz. 

Efendim;

Peygamber Efendimizin Kabr-i Şerifi olan Hücre-i Saadet önünde dua edenler, çok uyanık ve dünya düşüncelerinden uzak olmalı. O makama uygun edebi gösteremeyecek olanların, Medine-i Münevvere’de çok kalmaları doğru olmaz. İmam-ı A'zam hazretleri, “Biz Bağdat’ta, kalbimiz Medine’de olmak; biz Medine’de, kalbimiz Bağdat’ta olmaktan daha iyidir” buyurdu.

 

Anadolulu bir köylü, Medine-i Münevvere’de yıllarca kalmış, evlenmiş ve Hücre-i saadette belli bir hizmet yaparmış. Hastalanmış, canı ayran istemiş, “Eğer şimdi köyümde olsaydım, doya doya ayran içerdim” diye düşünmüş. O gece, rüyada Peygamber Efendimiz, Şeyh-ul-Hareme, o kimsenin yaptığı işin başkasına verilmesini, o kişinin de köyüne gidip, ayran içmesini emretmiştir. Ertesi gün, bu emir bildirilince, köylü peki diyerek memleketine gitmiştir. Yalnız gönülden geçen bir düşünce, bu kadar zarar verince, Allah korusun, şaka bile olsa, uygunsuz bir sözün, edebe uymayan bir hareketin ne büyük bir zararı olacağını bundan anlamalıdır.

 

Üç mescidi ziyaret

 

Fahr-i Âlem Efendimizin ziyaretine gitmeye niyet eden, Onun Mescid-i Şerifini ziyarete, orada Namaz kılmaya da niyet etmeli. Çünkü Onun Mescidi, ziyaret için yolculuk yapılan üç Mescid’den biridir. Bu üç Mescid şunlardır: Mescid-i Haram, Mescid-i Aksa, Mescid-i Nebevi.

 

Farz ve Nafile Namazları, Resulullah Efendimizin mukaddes mescidinde kılmaya çalışmalıdır. Özellikle Ravda-i Mutahhara’da kılmaya gayret etmelidir. Peygamber Efendimiz buranın Cennet bahçesi olduğunu bildirmiştir. 

Hadis-i Şeriflerde buyuruldu ki:

“Mescid-i Haram hariç, Mescidimde kılınan bir Namaz, başka Mescid’de kılınan bin Namazdan daha sevaptır.” [Buhari]

“Mescidimde, kırk vakit Namaz kılan için, Cehennemden kurtuluş beratı yazılır.” [Tirmizi]

 

Kuba Mescidi de önemlidir. Ziyaret ederek, orada Namaz kılmalıdır. Peygamber Efendimiz, her Cumartesi günü Kuba Mescidine gider, orada iki rekat Namaz kılardı. (Müslim)

 

Hadis-i Şeriflerde buyuruldu ki:

“Kuba Mescidinde Namaz kılmak Umre yapmak gibidir.” [Tirmizi]

“Gusledip, Kuba Mescidine giderek, orada Namaz kılana Umre yapmış gibi sevap verilir.” [İ. Ahmed]

 

Eshab-ı Kiramın bulunduğu Baki kabristanını da ziyaret etmeli. 

İmam-ı Malik hazretleri buyurdu ki: “Medine'de Eshab-ı Kiramdan onbin kişi vefat etmiştir. Onlar hep Baki'de defnedilmiştir.” Peygamber Efendimiz, Baki’ye çıkar, “Esselamü aleyküm ey Müminler topluluğunun yurdu” diye selam verirdi. (Müslim)

 

Diğer kabirleri de ziyaret etmelidir. 

 

Bir Hadis-i Şerifte buyuruldu ki:

“İki kabristan, güneş ve ayın yer halkına ışık vermesi gibi gök halkına ışık verir. Biri Medine kabristanı, diğeri de Askalân kabristanıdır.” [İbni Neccar]

 

Peygamber mi diri, Şehit mi?

 

Hacca gidip gelen herkes bilir ki, Vehhabiler, Resulullah Efendimizin Kabri Şerifini ziyaret edip "Şefaat ya Resulallah" diyenlere, “Ya Hacı, şirk şirk...” diyerek Müslümanlara Müşrik diyorlar. Resulullah’ın Ümmetinden olan şehitlere diri dedikleri halde, Resulullah Efendimize ölü demeleri Âyetlere de, Hadis-i Şeriflere de aykırıdır.

Hadis-i Şeriflerde buyuruldu ki:

“Her Peygamber, kabrinde diri olup namaz kılar.” [Beyheki, Ebu Ya’la]

“Peygamberlerin vücudunu toprak çürütmez. Bir Mümin salevat okuyunca, bir melek bana haber verir, ‘Falan oğlu filan, sana selam söyledi’ der.” [İbni Mace, Ebu Davud]

 

İki Âyet-i Kerime meali şöyledir:

“Peygamber, müminlere kendi canlarından üstündür.” [Ahzab 6]

“Bütün dinlerden üstün kılmak üzere, Resulünü hidayet ve hak din ile gönderen Odur.” [Fetih 28]

Bu iki Âyetten anlaşıldığı gibi, Peygamberimizin dini diğer dinlerden üstün olduğu gibi, kendi de herkesten üstündür. 

 

Bir Hadis-i Şerif meali şöyledir:

“Ben bütün insanların efendisiyim.” [Buhari]

Şehitlerin ruhu yaşıyor da, âlemlere rahmet olarak gönderilen Resulullah’ın ruhu yaşamıyor mu? Ruh ölmez, kâfirlerin ruhu bile ölmez. Peygamberin Allah yanında bir şehit kadar da kıymeti yok mu?

Şehit diri oluyor da, Peygamber niye diri olmasın? Şehit Cennet’te rızıklandırılıyor da Peygamber niye rızıklandırılmasın? Peygamber hâşâ Allah yolunda olmazsa, Şehit Allah yolunda nasıl olur?

Peygamber diri olmazsa Şehit nasıl diri olur? Peygamber işitmezse, Şehit nasıl işitir? Halbuki şehidin, Müslümanlığı da Şehitliği de bu Peygambere iman etmeye bağlıdır.

Peki Şehitler Allah yolunda da, hâşâ Peygamberler, Sıddıklar, Ulema-i Rasihin ve Emr-i Maruf yapanlar şeytanın yolunda mıdır? Bu ne çirkin suçlamadır öyle? Resulullah Şehit değil midir? Resulullah, son hastalığında, “Hayber’de yediğim zehirli etin acısını hâlâ hissediyorum. Zehrin tesirinden aort damarım, bıçak gibi kesiliyor” buyurdu. (Buhari)

İbni Mesud hazretleri ve diğer Eshab-ı Kiram, “O zehirli etin tesiriyle Resulullah Şehit oldu” buyurdu. Peygamberlik Şehitlikten üstündür. Fakat şehit olmak da bir nimettir. Allahü Teâlâ Resulüne bu nimeti de vermek için son hastalığında bu zehrin etkisini göstermiştir. (Mevahib-i ledünniyye)

 

Allahu Teâlâ cümlemizi Kendisine layık Kul, Habibine layık Ümmet eylesin. (Amin)