SON SÖMÜRGE

 

Batının tarihi; sömürgecilik, haydutluk, soykırımcılık ve acımasızlık ağırlıklıdır.

Ateşli silahı ellerine geçirince bu talancı tıynetleri daha geniş kıyımlara sebep oldu. Onları hediyelerle karşılayanların kafataslarından dağlar oluşturdular, insanlığı adeta köleleştirdiler. Mert ve vefalı değil; aldatan ve ihanet eden bir yapıları var ve ellerine fırsat geçince vahşette sınır tanımadılar. Hala da öyleler. Filistin, bunun en canlı örneği. Orada merkesini kurdukları sömürü ve kölelik düzeninin tüm bölgede ve küresel etkileşimleriyle sürmesini sağlamak için tüm güçleriyle, en gelişmiş teknolojileri ve silahları ile, müthiş bir orantısızlıkla, devasa cüsseleriyle, utanmadan ve arlanmadan Gazze'de bir avuç halk direnişini yok etmeye çalışıyorlar.

Yüzyıllardır sömürgecilik denince akla gelen irade hala aynı.

Ve son sömürge olan, son sömürge olmasını umduğumuz Filistin, batının kolektif sömürgesi. Onu, elde tutmak için kolektif bir soykırım cephesi oluşturdular ve her gün canlı yayında devam eden çocuk soykırımını tüm dünya izlemeye devam ediyor.

Mahmut Abbas konusuna girmeye bile gerek yok. Çünkü onun ne bir ağırlığı ve gücü ne de bir itibarı var. Onu, neredeyse yalvararak çağırmakla dünyanın veya Filistin’in kazanacağı bir şey yok. Bir soykırım yaşanırken şov ve gösterişi bir tarafa bırakıp sahadaki gelişmelere odaklanmak en doğrusu.

Halkı Müslüman ülkelerin, İsrail’i destekleme, tedarik etme noktasında herhangi bir pozisyon değişikliği yok…

Hazin olan, sahada ve Filistin’in yanında olması gerekenlerin tribünlerde bile olmaması. Onların çoğu Filistin için bir hayır bekliyor değiller; tam tersine çıkarlarının tehlikeye girebileceği bir haysiyetliler zaferinden korkuyor ve İran’ın, efendilerince ciddi bir darbe almasını umuyor ve bekliyorlar.

İyi ki de bu hain, korkak münafık çoğunluk Filistin’in yanında değil.

İran tarafından beklenen bir cevap ve bu cevapla da ilgili ve genel anlamda Filistin ile ilgili yoğun girişimler, temaslar, rüşvet teklifleri, tehditler devam ediyor. Nükleer tehdit de söz konusu. 

Bu süreç devam ederken İsrail ve sahiplerinin korkulu ve endişeli bekleyişleri de dayanılmaz boyutlara ulaşmış durumda. Ekonomileri, psikolojileri bozulmaya devam ediyor.

Kalın hatlarla belirtmek gerekirse soykırım cephesi son sömürge Filistin’i kaybetmek istemiyor. Zira onu kaybetmek, Batı Asya’da onlarca ülkeyi kapsayan, enerjiden jeopolitiğe kadar tüm sömürü damarlarının kesilmesi ve kan kaybının durdurulamaz hale gelmesine neden olacaktır.

Son sömürge kaybedilirse onunla ontolojik iltisaklı onlarca ülke de İsrail komutasındaki köleliğinden kurtulacaktır. Dolayısıyla İsrail, sadece İsrail değil ve Filistin de öyle.

İsrail, kan kaybediyor ve ağır darbe aldı.

Filistin ise soykırıma ve açlığa rağmen direniyor.

Vekiller savaşı ile yapılabilecek pek bir şey kalmadı. 

 

Sıra asıllarda.

 

Bir tarafta İran; bir tarafta kolektif batı ülkeleri.

İran, tek başına. Dün, Hüseyin’in tek başına olması gibi.

Keşke kalplerimiz gibi kılıçlarımız da Hüseyin’in yanında olsaydı diyenler yalancı çıktı. Kim bilir; belki de çoğunun kalpleri de Hüseyin’ den yana değildir.

Ama Allah, durumu görüyor. O, görendir.

Hüseyin olmanın, fedakar olmanın, duyarlı olmanın, haysiyetli olmanın kuralı budur. Çoğunlukça yalnız bırakılmak. Üstelik sana benzeyenlerce ve üstelik senden olduklarını söyleyenlerce.

 

Ancak Filistin’de insanlık kaybetmiştir. Batı kaybetmiştir. Halkı Müslüman ülkeler kaybetmiştir.

 

İsrail, yeniden şekillenen bölgede ve dünyada artık olmayacak zira yeni dünyada ona yer yok. Tek kutupluluğu gerileten ve daha eşitlikçi düzende tek kutbun etki alanı olan Batı Asya ve merkezinde İsrail’in olduğu bölgesel düzenin yaşama şansı yok. Bir evre sona ermek üzere. Zira yeni dünyanın inşası önünde en büyük engellerden biri budur. İran ve direniş cephesi de, daha geniş halka olarak BRICS de geri adım atamaz. İstese de bunu yapamaz. Ateşkes bile bir son olmayacak...

Bu bağlamda tek kutuplu dünyanın bölgesel vekil hegemonu İsrail, her geçen gün yalnızlaşacak, yalnızlaşıyor da. İran, Rusya ve Çin’in başını çektiği yeni dünyanın yükselen aktörleri buna fiili katkı sunmak zorunda olacak. Zaten sunuyorlar da. Bu, BRICS gibi son derece kurucu ve stratejik yapının üyeleri, Filistin'e siyasi ve askeri destek sağlamak için senkronize olmuş durumda. Dolayısıyla soykırım cephesinin, bu süreci durdurmak için öne sürdüğü nükleer tehdit de kesinlikle ve kesinlikle İran’ı caydırmakta etkili olamayacak. 7 Ekim başlamadan önce tüm olasılıklar hesaplanmamış olamaz. Muhtemelen bundan önce ve elbette ki bundan böyle de bölgesel ve küresel konularda atılan ve atılacak olan her adımın, özellikle bu üçlü tarafından müzakere edilmediğini,/edilmeyeğini düşünmek akla ziyandır. Ancak, İran’ın kendini savunma hakkını kullanma konusunda aldığı karar sadece kendisine aittir. Zaten buna da saygı duyulur.

Şu da unutulmamalı ki; BRICS, Heniye’nin vurulması veya İran’a vurulan her benzer darbenin kendilerine de yani bu üçlü stratejik ortaklara da vurulduğunun farkında ve mesajın bu kısmı üzerinde de ciddiyetle durmaktalar.

Sonuç olarak; bu hafta da aynı noktada bekleyişe devam etmekten başka elimizde yeni bir şey yok.

Soykırım cephesi, ciddi bir ateşkesle gelmediği sürece artık İran’ın da fiilen içinde olacağı süreç yeni aşamalarla devrede olacaktır.

Her ne olursa olsun; iyilerin cephesi, Atlantik karşısında güç kazanmaya devam ediyor. Afrika sömürgeleri, Güney Amerika sömürgeleri tek tek bağımsızlaşıyor. Batı Asya sömürgeleri de İsrail’in hezimetinden sonra bağımsızlaşacaktır. Kimsenin kuşkusu olmasın.

Nasıl ki Irak, Afganistan, Yemen bağımsızlaştı ve nasıl ki dünyanın tüm teröristleri ve sömürgeci devletlerinin saldırdığı Suriye, düşürülemedi; aynı şekilde Filistin de düşmeyecek, İsrail ve sahipleri olan soykırım cephesi de yenilecek ve son sömürge FİLİSTİN de bağımsızlaşacaktır. Beklentimiz ve umudumuz bu yöndedir. Bu aralar dolaşımda olan bir deyime dayanarak bağlayalım: Küfrün ve münafıkların Amerika’sı varsa Müslümanların ve haysiyetlilerin, mazlumların ve iyilerin de İran’ı var. Rabbim, bu hayırlı işinde yalnız bırakılan İran’ı yalnız bırakmasın, tüm mazlumların yardımcısı olsun. Son sömürgenin bağımsızlaşmasını mahcup olmadan görmeyi nasip etsin.

Rabbim, heysiyetlilerle ve mazlumlarladır.