BATILILAŞMA, MEVLANA, MOĞOL VE İHANET

Urfa'da bir toplantı vesileyle karşılaşmıştık. Facebook'ta bir süre arkadaşımdı. Sonra "sen küfrün içindesin" gerekçesiyle beni arkadaşlıktan çıkaracağını söylemişti. Geçmişte bazı kitaplarını ve yazılarını okumuştum. Pek istifade ettiğimi söyleyemem. Gençliğimin silik hatıralarından. "Batılılaşma İhaneti" diyordu. Hassasiyetini anlıyordum ama batılılaşmak gerçekten ihanet mi? Yaklaşık çeyrek asırdır sevdiği kadrolar devleti yönetiyor. Bunların yanlışlarına tek kelime ettiğini duymadım. Yoksa istediği bu muydu? Mehmet Doğan bir müstağripti ve bütün müstağripler gibi gözü hep mazideydi. Mazi bir hayal, bir rüya artık. İsmet Özel, Yusuf Kaplan, Mehmet Doğan gibi müstağrip aydınların en iyi yaptığı şey rüya görmek, hayal görmek, retorik yapmak. Mazi dedikleri dilber gerçekte yoktu. Her şey bir rüyadan, bir hayalden ibaretti. Ama her şeye rağmen bir rüya, bir hayal sahibi olmak da çok önemliydi, çok değerliydi. Sevenlerinin başı sağ olsun, Rabbim rahmet eylesin, mekanı cennet olsun inşaallah.

*

Bölümüm farklıydı ama üniversitede derslerini dinlemeye giderdim bazen. Çok keyifli bir ders anlatışı vardı. Mevlana'ya Moğol ajanı diyordu. Şems için hiç iyi şeyler söylemiyordu. Söylediği her şeyin delilini gösteriyordu. Bu delilleri bugüne kadar çürütebilen kimse çıkmadı. Cevap vermeye çalışanların hemen hepsi belden aşağı vurdu. Mikail Bayram hoca gerçek bir ilim adamıydı, Türkiye ortalamasının çok çok üzerindeydi. Yalnız bir insandı. Çevresini yığınla anlayışsız ve faşist sarmıştı. Buna rağmen düşüncelerinin arkasında durdu, sonuna kadar. Rabbim rahmet eylesin, mekanı cennet olsun inşaallah.

*

Hafta sonu. Yine sıkıntı. Yapacak iş yok. Yazın Urfa'da yaşamak tam bir talihsizlik. Köy bomboş. Tatil yok. Hem imkan yok hem kültür yok. Yasaklar devam ediyor. Yasaklar ülkesi olduk. Yakışıyor bize. Ne de olsa Ortadoğuluyuz. Dinlerin ve ideolojilerin en fazla sevdiği ortamlar baskıcı ve zorba ortamlar. En fazla nefret ettiği ortamlar demokrat ve özgür ortamlar. Çünkü birinci ortamlarda bütün defolarını gizlerler, ikinci ortamlarda bütün defoları ortaya çıkar. Özgürlük artıkça dindarlık ve fanatiklik azalır. Ortadoğu için umut yok. Bazı nurcu cemaatler Instagram yasağı için devleti tebrik yarışına girmiş. Onlara yakışan bu. Güçlü ne yaparsa onaylamak, güçlünün arkasında hizalanmak. Mesele onlar için hak ve hukuk meselesi değil, menfaat meselesi.

*

Yıllardır her cuma milyonlarca Müslüman tek ağızdan İsrail'in kahr-u perişan olması için dua ediyor. Ama nedense İsrail'e bir şey olmuyor. Aksine Müslümanlar kahr-u perişan oluyor. Öyle anlaşılıyor ki bu dua işinde bir terslik, bir yanlışlık, yolunda gitmeyen bazı şeyler var. Müslümanların en iyi bildiği ve yücelttiği şey güzelce ölmek, şehit olmak, cennete uçmak; müslüman olmayanların en iyi bildiği ve yücelttiği şey güzelce yaşamak, bu dünyada cenneti yaşamak.

*

Yoksulluğu işleyen filmler genellikle ödül alır, takdir edilir, alkışlanır. Ama tuhaftır, filmde oynayanlar zengindir, yönetmen zengindir, ödül verenler zengindir, töreni düzenleyenler zengindir. Yani yoksulluk sadece filmlerde güzeldir. Gerçek hayatta ise yoksulluk tek kelimeyle rezilliktir.

*

Bugüne kadar biz nurcular Said Nursi ve Risale-i Nurlara yapılan eleştirilere cevap verdiğimiz kadar Kur'an'a ve İslam'a yapılan eleştirilere cevap vermiş olsaydık Kur'an'a göre çok daha sahih, maruf ve makul bir iş yapmış olacaktık.