Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Kasım Gülpınar'ın 100 günlük belediye başkanlığı sürecini değerlendirdiği toplantıda vurguladığı hususlar ve şehre dair gözlemleri oldukça dikkat çekicidir. Özellikle, Gülpınar'ın sürekli olarak "Cumhurbaşkanımızla sorunumuz yok, Büyükşehir Belediye Başkanı Zeynel Abidin Beyazgül çok iyi bir dostumdur" şeklindeki ifadeleri, bazı göndermeler içeriyor gibi algılanabilir. Ancak, görünen o ki “sorunum yok” dediği siyasetçinin büyükşehir belediyesine, dolayısıyla Şanlıurfa halkının geleceğine dair yaptığı tahribatı görmezden geldiği ortadadır. Bu ifadelerin ve verilen mesajların ötesinde, Şanlıurfa'nın karşı karşıya olduğu ciddi sorunlar ve bu sorunlara yönelik çözüm önerileri üzerinde durmak daha önemlidir diye düşünüyorum.
Şanlıurfa, yaklaşık iki buçuk milyon nüfusu ve 600 bin Suriyeli mülteciyi barındıran bir şehir olarak, büyük bir demografik ve sosyo-ekonomik yükü taşıyor. 100 günlük bir süre içinde yapılan çalışmaların başarıyla değerlendirilmesi elbette ki zordur; asıl değerlendirme, bir yıllık süreç sonunda daha sağlıklı bir şekilde yapılabilir. Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi'nin 11 milyar TL (katrilyon) borcu göz önüne alındığında, “Dostum” dediği belediye başkanı tarafından nasıl yapıldığı, ayrıca kendisiyle aynı siyasi kulvarda siyaset yapan ve bir dönem büyükşehir belediye başkanlığı görevini üstlenen YRP kara köprü belediye başkanı Nihat Çiftçinin bu borçtaki payını da unutmamak gerekir. Bir diğer husus, sayın Gülpınar’ın seçim sürecinde Eyyubiye belediyesini sıfır borçla kuran, ancak milyonlarca borçla devreden eski belediye başkanı Mehmet Ekinci’nin YRP den tekrar aday göstermesi de samimiyetin sorgulanması açısından bana göre dikkat çekici bir durumdur.
Gülpınar'ın basın toplantısında yaptığı konuşmanın satır aralarında bu şehrin entelektüellerinin ve dinamiklerinin katkılarını dikkate almadan kararlar aldığını görmekte ayrıca bizleri üzmektedir. Her konuşmasında “Beş yıl sonra ben yokum, kim ne derse desin” şeklindeki yaklaşımı da içinde kibir kokan bir ifadenin göstergesi gibi duruyor. Her siyasetçi çok iyi bilir ki, Belediye yönetiminin, şehirdeki çeşitli paydaşlarla iş birliği içinde hareket etmesi, uzun vadeli ve sürdürülebilir çözümler üretebilmesi açısından kritiktir.
Gülpınar'ın bu söylemleri ve tutumu, halkın beklentilerini karşılamak ve şehrin ihtiyaçlarına yönelik projeler geliştirmek yerine, siyasi gücünü koruma ve gösterme çabası olarak algılanabilir. Şanlıurfa'nın geleceği için, belediye başkanının halkın desteğini arkasında hissederek, hükümetle çatışmadan ama şehrin hakkını da savunarak çalışması, şehrin kalkınması açısından kritik öneme sahiptir.
Bana göre Kasım Gülpınar, rahmetli babası gibi etliye sütlüye karışmadan, radikal ve köklü çözümler üretmeden bir siyaset izleyebileceği endişesi de dikkate alınması gereken bir noktadır. Bu bağlamda, Gülpınar'ın görev süresi boyunca yapacağı çalışmaların, sadece kendi siyasi başarısı için değil, Şanlıurfa'nın uzun vadeli kalkınması ve refahı için önemli olduğunu unutmamak gerekir.
Gülpınar'ın belediye başkanlığı sürecinde, şehrin dinamikleriyle iş birliği yaparak, ekonomik, sosyal ve kültürel yatırımlara öncelik vermesi, Türkiye’nin en genç nüfusuna sahip olan Şanlıurfalı gençlerin gelecek tasavvurlarına yönelik büyük projeler geliştirmesi, 600 bin Suriyeli muhacirin geleceklerini ilgilendiren konularda belediyecilik yatırımları yapmaları Şanlıurfa'nın kalkınması açısından büyük önem taşımaktadır.
Sonuç olarak, sayın Gülpınar’ın Şanlıurfa büyükşehir belediye başkanlığı sürecinde yapılacak çalışmaların, şehrin geleceğini şekillendirecek önemli adımlar olacağı unutulmamalıdır. Ayrıca Şanlıurfa’nın dinamikleri ve entelektüelleriyle iş birliği içinde hareket ederek, radikal ve köklü çözümler üretmesi, şehrin kalkınması için büyük bir fırsat sunacaktır. Bu süreçte, halkın desteğini arkasında hissederek, şehrin ihtiyaçlarına yönelik projeler geliştirmek, Gülpınar'ın başkanlık sürecinin başarısını belirleyecek en önemli faktör olacaktır.