BU RESMİN NERESİNDEYİZ?

 

 

Kirli ve Kanlı Bir Resim

‘Batsın bu dünya!’ dedirtse, trajikomik olsa da ne yazık ki; dünyanın resmi bu. Küresel soykırım cephesinin merkezi ABD Kongresi’nde soykırım cephesinin “caydırıcı” baş teröristi ve icracısı, kendi kurdukları tüm uluslararası kurum, ilke, anlaşma ve normları, tüm insani ve vicdani ilkeleri hiçe sayarak, zirvede bir utanmazlık ve aymazlıkla ve zirvede bir cüretle adına savaş denmeyecek bir vahşete ve soykırıma imza atan, uluslararası mahkemelerce gayrimeşru ilan edilmiş bir teröristin, onur konuğu olarak, şaşaalı bir karşılama ile kararlılık ve teselli karışımı bir görüntü eşliğinde, ellerinden kan damlıyorken, sık sık ayakta alkışlanarak konuşturuldu.

 

Kanlar içindeki tüm vampirlerin ve şeytanların özel bir ayini gibiydi.

 

Netanyahu'nun ABD Kongresi'nde ayakta alkışlandığı gün, İsrail ordusu Gazze Şeridi'nde saldırılarına devam etti ve Gazze'de 60'dan fazla noktaya hava saldırısı düzenledi, 50'den fazla yerde altyapı yok edildi.

 

Utanç verici ve hayret verici bu resmi nasıl okumalıyız?

 

Cevapları buraya sığmayacak birçok yönüyle ele alınabilecek bir soru ancak tek cümle ile bunun, bir yenilginin ve çaresizliğin resmi olarak özetlemek mümkün. Zira bir zafer konuşması değil; zafer vaadi konuşması. Bir destek talebi, daha çok silah talebi ve imdat çağrısıdır bu. Çaresizliğin, yaklaşan ve bulunduğu merkezin de artık geri döndüremeyeceği bir sonun geldiğinin, zangır zangır bağırdığı bir tablo bu.

 

Zelensky’nin sık sık yaptığı gibi faydasızca dilenmeye devam serisi. Yani alay edilecek potansiyeli kesin gibi. Çok yakında bunu göreceğiz…

 

Anshel Pfeffer, Harici.com.tr adlı sitede yayımlanan yazısında bu konuşma hakkında şöyle diyor:

 

“Netanyahu ABD’de doğmadı. O İsrail’in Başbakanı ve rekor kıran dördüncü konuşmasının 52 dakikasının hiçbir yerinde (evet, en başta kendisine bu onurun kaç kez verildiğinden bahsetmeyi ihmal etmedi) İsrail’i içinde bulunduğu trajik çıkmazdan nasıl kurtarmayı planladığına dair en ufak bir ipucu bile yoktu.

 

Netanyahu, çoğunluğu Cumhuriyetçi olan coşkulu izleyiciler tarafından 52 kez ayakta alkışlanmış olabilir ancak Washington’un yerlilerini bu denli etkileyen söylemi, ülkesinde kendisini izleyen İsrailliler için hiçbir şey ifade etmiyordu.”

 

Alptekin Dursunoğlu X hesabında konuşmayı şöyle özetlemiş:

“Bölgenin ABD ve müttefiklerinin eliyle yıkılmasındaki İsrail rolü bundan daha iyi anlatılmazdı. Somut olarak şöyle diyor:

 

Irak'ı yerle bir ettiyseniz bizim sayemizde,

Suriye'yi yerle bir edip yağmalıyorsanız bizim sayemizde,

Lübnan'ı aç sefil bıraktıysanız bizim sayemizde,

Yemen'i ve Sudan'ı parçalayıp birbirine düşürdüyseniz bizim sayemizde,

Libya'yı zelil ettiyseniz bizim sayemizde.

 

Şimdi Filistin'i yok etmemize; Suriye'yi ve Irak'ı bölüp parçalamamıza engel olanlara karşı birlik olmalıyız.”

 

Sanatçı ve sivil toplumcu Haluk Levent ise X hesabında şu paylaşımı yapmış:

“Kötülüğün vücut bulmuş halini ayakta alkışlayan Amerika.

 

Mazlumları, 35 bin bebeği gözünü kırpmadan öldüren bir insanlık düşmanını ayakta alkışlayan Amerika.

 

Çok değil 15-20 yıl sonra Netenyahu’nun tutuklanması için koşturacak olan Amerika.

 

Ve uzun vadede sonunu bu görüntüler getirecek ABD’nin.

 

Lanet olsun sana temsilciler meclisi!!!”

 

ABD; soykırımcı terörizmi ve işgalciliği merkezinde ayakta alkışlatırken Çin, Filistinli grupları birleştirme politikasını somutlaştıran adımlar attı. Pekin Deklarasyonu çok önemli maddeler ve yol haritası içeriyor, üstelik uygulanırlığı da var. Çin’in bu yöndeki aktif politikasının, yakın dönemde küresel ölçekte olumlu sonuçlar vereceği kesin görünüyor…

 

Uluslararası Adalet Divanı’nın, rejimin Gazze’de soykırım yapmakla suçlayarak tedbir kararı aldığı, Uluslararası Ceza Mahkemesi savcısının 20 Mayıs 2024’te hakkında yakalama kararı çıkarılması için başvuruda bulunduğu Netanyahu, ABD Kongresin’ deki konuşmasında; “Orta Doğu’da İran’ın terör ekseni Amerika, İsrail ve Arap dostlarımızla karşı karşıya…” şeklinde bir ifade kullanarak, cepheleri ana hatlarıyla ortaya koydu.

 

Amerikan Postalları

Hiç sivil öldürmediklerini belirten Netanyahu’ nun gerçekçi ifadeleri/itirafları da vardı. Şu cümle gibi: ”Ayrıca Orta Doğu'daki ortak çıkarlarımızı korurken Amerikan postallarının sahada kalmasına da yardımcı oluyoruz."

 

Dünyayı hizmetine koşuşturan siyonizmin azılı teröristi tüm bu destekleri ve sofistike dediği silahları yeterli görmemiş olan Netanyahu, utanmadan bir de pakt kurulmasını istiyor. Ama nafile. Ne yapsalar boş.

 

“Dostlarım, bugün sizi bir konuda temin etmeye geldim, biz kazanacağız” şeklindeki bir ifade ise çaresizliğin ve mevcut durumun hiç de iyi olmadığının itirafı adeta.

 

TEPKİLER

Tepkiler cılız olsa da anlamlıydı. Binanın içinde eylem yapanlar da vardı. Ancak tepkilerdeki isimlendirme, nitelendirme ve suçlamalar önemli mesajlar içeriyordu. Zira suç, suçlu ve yapılan Kongrede konuşturma tarihi bir dönüm noktası mahiyetindeydi.

 

Birçok X hesabı, “Bunu hemen tutuklayın.” Paylaşımları ile protesto başlattı. Ancak ne yazık ki henüz o gün gelmedi.

 

Netanyahu’nun konuşması sırasında, Demokrat Partili Temsilci Rashida Tlaib'in, bir yanında “savaş suçlusu”, diğer yanında “soykırım suçlusu” yazan pankartlar açtı.

 

Netanyahu'nun konuşmasını dinlemeye gitmeyeceğini belirten Sanders’in, "Onun bir savaş suçlusu olduğunu düşünüyorum. Bence kesinlikle Kongre’ye davet edilmemeliydi.

 

İsrail’in Netanyahu'nun sağcı aşırılıkçı hükümeti altında askeri harekatı kapsamında yaptıkları korkunç. Savaşın sona ermesi için ve Gazze’deki kadın ve çocuklara derhal insani yardım sağlanması için elimizden gelen her şeyi yapmalıyız." şeklinde konuşması önemli tepkilerdendi.

 

Buna benzer birkaç tepkinin soykırım cephesi için dikkate alınacak tarafı olmadığı muhakkak.

 

Adeta yüzüne tükürülen Netanyahu, Gazze’de yaptıklarının da yöntemlerinin de savunulması gerektiğini belirtmekten utanmadı.

 

Küresel işleyişin, itibarlı diye pazarlanan uluslararası kurum ve ilkelerin, pratikte ne olduğunun, en aptal insanın, bir mazeretsiz anlayabileceği bir olay gerçekleşmiş oldu.

 

Bu utancın, muzaffer görünme tedirginliğini, yaklaşmakta olan yenilgi ve hezimeti gizlemeyi başaramadığı da resme yansıyordu. Aslında Netanyahu, Zelensky’den bile daha küçük ve kalitesiz olduğunu kanıtlamış oldu. Tıpkı ABD’deki sapkın, bunak, deli ve diğerleri gibi… Hem ülkeleri, hem haydutları birbirinin tıpkısının aynısı gibi…

 

HÜR VE HAYSİYETLİ İNSANLARIN, KÜRESEL MUTLAK KÖTÜLÜKLE SAVAŞI

Küresel mutlak kötülüğün yaptığı, yapmakta olduğu bağlamında Netanyahu’yu ayakta alkışlatmaları, başlıktaki realitenin küresel resmin özeti olduğunu en belirgin şekilde ortaya koydu. Bu, aynı zamanda yaklaşmakta olan zaferin, iyilerin zaferinin de ayak sesleridir. Diğer bir husus; sivil, çocuk, basın mensubu, sağlık çalışanı, kadın, yaşlı, BM çalışanı ve dolayısıyla kim ve hangi statüde olursa olsun kanını akıtmaktan, hele ki Müslüman ise katletmekten çekinmeyen ve sahada bunu uygulayan ve tüm bunları kongrede ayakta alkışlatan, onaylayan utançtan kendi payımızı da unutmamak. En başından ve şu anda yani soykırım devam ediyorken, yakıt, gıda, su ve diğer tedariklerle destek sağlayan, vanaları kapat protestolarına direnen, müdahale eden, kulak tıkayan bizlerin de benzer bir sicilimizin/utancımızın -ki hiç kimse, hiç utanç belirtmedi şimdiye kadar- olduğunu hatırlamak, bunu doğru okumak ve anlamlandırmak.

 

12 Kasım 2007’de Şimon Peres, TBMM’ de konuşma yapmış, ABD Kongresi’ndeki gibi bir tepkiyi geçin hiç tepki almamıştı.

 

O da meclis kürsüsüne giderken ayakta alkışlanmıştı.

 

Onu ayakta alkışlayanların hepsi ya da çoğu hala bize Kuran okuyor, maval okuyor, secdeye varıyor…

 

O gün ki Siyonist zillet ne yazık ki hala ayakta ve ondan daha kötü işler de yapıldı, yapılıyor…

 

5. AŞAMA/ZAFERİN AYAK SESLERİ

Sahada da önemli gelişmeler yaşanmakta. Hepsini buraya almak mümkün değil. Yemen’in 5. Aşamaya geçmesinden kısaca da olsa bahsetmeli. Telaviv’de bir binaya yaptığı SİHA operasyonu ile başlattı bu çok önemli aşamayı. Hem SİHA’ nın önlenemeyen özellikte oluşu hem de Telaviv’i ilk kez vurması ile girilen bu safha birçok açıdan kayda değer. Soykırım koalisyonu, durumun aciliyetine binaen Hudeyde Limanı’na saldırdı ve Yemen de hemen bir ön karşılık verdi ancak durum bu kadar basit değil.

 

Umman üzerinden Yemen’in esas karşılığı vermemesi ve durması için bir dizi ‘iyileştirme’ içeren rüşvet teklif edildi ancak Yemen, izzetli olmanın, İslam’ın ve ümmetin izzetinin değerini hiçbir şeye değişmeye yanaşmıyor. Gazze soykırımının durdurulması en önemli şartı ve bundan vazgeçmiyor.

 

Henüz teyide muhtaç olsa da alışıldık olan teklif, Yemen’in tümü üzerinde kontrolü, ekonomik yardımları, abluka ve yaptırımların kaldırılması gibi bir dizi rüşveti kapsıyor ve Yemen ise bunları rüşvet olarak almak niyetinde değil…

 

Yemen’i tanımıyorlar. Aptallık olduğunu bildikleri halde Hudeyde’ye saldırdılar ve bu, bir caydırıcılık sağlamak yerine tedirginlik ve yüksek teyakkuzda beklemek dışında bir sonuç doğurmadı.

 

Hudeyde saldırısına yanıtı da içereceği muhtemel 5. Aşamanın Telaviv vb merkezleri yolgeçen hanına çevireceğinden kimsenin kuşkusu olmasın. Şimdiden soykırım cephesinin, buna da alışacağını söylemek mümkün.

 

Kimsenin, bir medet umarak, soykırımcı teröristin, küresel merkezinde/evinde, aptalca bir gösteriye dönüşen ve elli defanın üzerinde alkışlanan aptalca ve abartılmış, kalitesiz ve gerçek dışı zafer vadeden konuşmasına aldanmasın; Atlantik cephesinin/Küresel Soykırım cephesinin artık ne Batı Asya’da, ne Afrika’da, ne Pasifik’te, ne Güney Amerika’da ve ne de başka bir cephede ya da bölgede zafer kazanması mümkün olmayacaktır. İsteyen bunu, İbrahim Traore’ ye sorabilir, isteyen Maduro’ya, isteyen Muhammed Dayf’a ve isteyen Abdulmelik Husi’ ye sorabilir.

 

Rabbim, şereflilerledir.