ŞANLIURFA’DA ÖĞRENİLMİŞ ÇARESİZLİK DÖNEMİ

Şanlıurfa hiçbir zaman bu kadar umutsuz, çaresiz, şanssız olmamıştı. 

Belediyeler personelin maaşını dahi ödemekte zorlanır hale geldi. 

AK Parti’li belediyeler eski tas eski hamam. Mevcut başkanlar ne kaybeden partilerinin diğer başkanlarından ibret aldı ne de yeni strateji belirledi.

Muhalefet partilerinin belediyeleri parasız… Sadece halkın canına tak eden kayırmacılık, rüşvet, yolsuzluk, usulsüzlük, torpili bitirmeye yönelik beklentilerini karşılamayı hedeflemekteler. Ne uydu kent ne kongre merkezi ne metro sistemi gibi proje beklentisi var muhalefetten. 

Milletvekilleri en etkisiz, yetkisiz, yetersiz dönemlerindeler. İktidar-muhalefet mensupları olarak kentin menfaati için zaten bir araya gelememekteler. İktidarınkiler, kendi çevrelerinin beklentilerini bile karşılayamamaktalar. 

Bu talihsiz dönemin en büyük talihsizliklerinden biri de, AK Parti milletvekili listesine bir bakanla girip, seçimden sonra bakansız kalmamız oldu.

Vali desen her an gidecekmiş gibi bir durumu olduğundan kalıcı projeler konuşmaktan ziyade sosyal medyada toplumsal olaylara karşı uyarılar vermekten öteye gidemiyor. 

Suriyelilerle ilgili bir dokun bir ah işit. Artık geri dönme gibi bir durumları yok ve Hükümet hala bunu görmezlikten gelip bizi onlarla baş başa bıraktı. Adaptasyon veya mülteci stratejisi geliştirilmediği gibi sadece 2 milyon nüfusa göre kaynak gönderiliyor, oysa kentin nüfusu 3 milyona dayanmış durumda. Örneğin, Suriyeli nüfusun yoğun olduğu Eyyübiye ilçesindeki belediye ve diğer kamu kurumlarına toplamda aylık 100 milyon geliyorsa bu bütçe 150 milyon olmalı. Ancak bunu dillendiren olmadığı gibi böyle bir ihtiyacın farkında bile olduklarından şüpheliyim. 

Kentin en aktif Sivil Toplum Kuruluşları (STK) kendilerini Afrika’ya adamış durumda. Meslek odaları ise, kan ağlayıp karalar bağlayan esnafının veya üyelerinin ekonomik durumlarının iyileştirilmesini talep etmekten aciz. Sadece seçimden seçime yönetimi kazanma dertleri var.

Diğer bir yenemediğimiz ve her geçen gün daha da artan talihsizliklerimizden biri de kentin her alanda denetimsiz kalması. Bunların başında da meraların, hazine arazilerinin ve verimli toprakların hızla ve rastgele betonlaşması geliyor. 

Elektrik kesintileri halkı canından bezdirdi, içme sularının kalitesi düştü, trafik çilesi ayyuka çıktı, şehir içi ulaşım çileye dönüştü.

Bizi kent adına karamsarlığa iten en önemli faktör ise kimsenin bunları dert etmemiş olması. Bunun adı olsa olsa “Öğrenilmiş Çaresizlik” olur. Artık benzer durumlar artmaya başlamış ve insanlar tepki verse bile bir şeylerin değişmeyeceğine inanmıştır.