DİRENİŞ NEREDEN ÇIKACAK?

 

 

Ne kötü bir tablo. İslam ümmetinin büyük çoğunluğu Şeytanın amigosu durumunda. Gazze’de Kerbela yaşanırken, duraksamaksızın Siyonistlere hizmet ettiler. Etmeyin diyenlere de aman vermediler. Ve utanmadan da; ‘Filistin’i en çok destekleyen biziz’ dediler, diyebildiler. Nasıl bir beddua aldılar ve nasıl bir tercih yaptılar ki; bu hale düştüler. Artık bunlara bir beddua yapmaya da gerek de yok. Şerefli olarak yaratılan bir insanın bundan daha aşağı düşeceğini sanmam…

Gazze’nin parçalanan çocukları, köpek saldırtılan nineleri münafıklara bir tesir etmez. Tüm münafıkların Siyonistlerden daha çok hararetle beklediği yenilgi gerçekleşmedi. Soykırım gerçekleşti, kısmi tehcir gerçekleşti, her yer bombalandı, yakıldı, yıkıldı, açlık ve susuzluk gerçekleşti, açlıktan ölümler gerçekleşti, hapishaneler doldu taştı ve işkencelerden ölümler arttıkça arttı, günler geçti, haftalar geçti, aylar geçti ve direniş teslim olmadı…

Şimdi yeni bir safhaya taşınmak isteniyor bu kirli sayfa: Lübnan’a.

İsrail, ateşi körükleyerek, savaşı yayarak ve başka bölgelere taşıyarak yenilgisini telafi etmeyi umuyor ama aslında bunun için en uygun olmayan yer Lübnan’ dır.

Sahada yenilince tehditle, diplomatik baskılarla, şantajlarla, terör saldırılarıyla sonuç almaya çalışıyorlar. Ama faydasız.

Bu arada İsrail üssüne dönüşmüş ve Gazze soykırımında aktif rol oynayan ve önemli katkılar sunan Kıbrıs, muhtemelen yaklaşan/olası savaşta bir dayatmayla karşı karşıya kalacak ve AB’nin belirleyeceği bir pozisyonda olacaktır.

*

ABD/Batı, yani soykırım koalisyonu dünyanın her yerinde ateşe körükle gitmeye devam ediyor.

Rusya’nın 300 milyar dolarına el koymakla yetinmeyen soykırım koalisyonu, Rusya’ nın Nato silahlarıyla vurulabileceğini de deklare etmiş; bunların üstüne de Putin'in Vietnam ve K.Kore gezisine cevap olarak yorumlanan Dağıstan’da ki terör eylemlerini gerçekleştirmişti.

Küba’ya savaş gemisi ve bir deniz altı gönderen Rusya; Vietnam ve Kuzey Kore’yi de ziyaret etmiş; Kuzey Kore ile stratejik anlaşma imzalamıştı. Dağıstan terör eyleminin bu gelişmelerin üzerine gelmesi, Batı Blokonun IŞİD tarzı teröristlerine yaptırdığı kanaatini akla getirdi. Artık öylesine olağanlaşmış olmasından ve açık şekilde icra edilir olmasından dolayı ilk etapta akla gelen bu seçenek oluyor ve bu da bir itiraza neden olmuyor. Bu da artık reelde bu örgütlerin Batı bloku üretimi ve kullanımında olduğu fiilen tescillenmiş olduğunun açık göstergesi adeta.

*

Lübnan sınırına tankların dayanması ve yığınağın giderek artması İslam ülkelerinde de hareketliliği arttırdı. Aslında 7 Ekim Siyonist sünniyonizmin ve gerçek Sünnilerin kimler olduğunu da ortaya koydu. Halkı Müslüman ülkelerin siyonizmle nasıl da derin bağlarla bağlı olduğunu açıkça ortaya koydu. Hamas sünni idi ve sinniyonistler soykırımdan yana tavır aldılar. Afganistan da sünni ve vahdeti görmeye, yaklaşmaya başladı. Muhtemelen gerektiği takdirde Lübnan cephesine asker gönderme hazırlığı yapmakta. İşte tam bu süreçte soykırım koalisyonu orada da kendini gösterdi.

“Afganistan'ın başkenti Darülaman yolunda bir kontrol noktasına el bombası atıldı. 2 Taliban milisi hayatını kaybetti, 7 milis yaralandı.

Saldırıyı üstlenen, eski Afganistan askerleri ve Taliban karşıtı aşiretlerin bir araya gelmesi ile oluşturduğu Ulusal Direniş Kuvvetleri NRF veya bilinen adıyla Pençşir Direnişi idi…”

Soykırım koalisyonu, soykırım karşısında konumlanan her kesime -Rusya da dahil- terör kartı da dahil çeşitli şekillerde engel koyuyor. Bunu gizleme gereği de duymuyor. Soykırım cephesi sadece terör örgütlerini değil; özellikle halkı Müslüman ülkeler başta olmak üzere, devletleri de aynı şekilde terör örgütü gibi kullanıyor çoğu kez.  

Tüm bu gelişmelere rağmen Lübnan konusunda soykırım koalisyonunun kafası karışık görünüyor ve tereddüt etmeye devam ediyor.

*

Nebih Berri de Lübnan’a saldırı olursa cephede olacaklarını açıkladı. Yemen, asker gönderebileceğini açıkladı.

Elbette böyle topyekun bir savaş, çok büyük ihtimalle bölgeselleşecektir.

Beyrut Havaalanı ile ilgili bir yoklama yapıldı. Orada Hizbullah’ın silah depoları var filan. Bu ihbarı yapan Semir Caca. İhbarın bu isme yaptırılması mesaj ve anlamlar taşıyor…

Lübnan Ulaştırma Bakanı Ali Hamieh, basın mensuplarını ve büyükelçileri “herhangi bir silah deposunun olmadığını görmeleri” için havalimanında gezdirdi. Havalimanını vurmak için gerekçe oluşturduğunu açıklayan Hizbullah ise üçüncü bir taraf aracılığıyla ABD'ye gönderdiği mesaj; Hizbullah'ın herhangi bir kara saldırısına veya Beyrut Havalimanı'nın hedef alınmasına verilecek tepkinin beklenmedik olacağını belirtiyordu.

*

Biden-Trump tv tartışması da aslında İsrail’e hizmet yarışının yanı sıra ABD olmadan İsrail’in yaşayamayacağının resmini de ortaya koymuş oldu.

Aslında sorunun kaynağı İsrail/küresel Siyonizm. Problem bu ve problemin çözümü ise dünyayı bu Siyonist hegemonyadan, bu mutlak kötülük tümöründen kurtarmak ve korumak…

Bu arada “Türk pasaportu taşıyan 4 bin Siyonist, 7 Ekim’den sonra Gazze’ye gidip İsrail için katliam yaptı. Bunlardan 65’i cephede öldürüldü.” Şeklinde medyaya yansıyan haberler oldu ve henüz resmi makamlardan bu konuda bir açıklama yapılmadı ya da rastlamadım. Ancak sayı daha az ya da daha fazla olabilir. Önemli olan böyle bir durum olup olup olmadığı. Olduğu resmi açıklamalarla da zaman zaman dile getirilmiş. Yani çifte vatandaş olanlar var ve bunlar zaman zaman İsrail’e de gidip geliyorlar. Bir İsrail vatandaşının İsrail’ de ne yaptığı ya da yapabildiği de zaten resmi bir teyit gerektirmiyor.

*

Tereddüt ve kaygının nedeni savaşın bölgeselleşeceği mi?

Birinci nedenin bu olduğu kanaatinde değilim. Batı Asya’ da küresel denklem 7 Ekim’le değişti. Yani 7 Ekim, o kadar sarsıcı oldu ve stratejik sonuçlar doğurdu ki; geri alınması/önünün alınması mümkün görünmüyor. Daha açık bir ifade ile durum şu: Şu dakika savaş bitse; İsrail ve tüm soykırım koalisyonu mağlup; Filistin ve İslam ümmeti/savaşta olanlar galip. Ve savaş devam etse de durum değişmiyor. İsrail/soykırım koalisyonu yenilmiştir. Bu defa yapılmak istenen, bunun nasıl ilan edileceği değil; böyle olduğu zaten biliniyor. Öyle ise nedir? Çıkış yolu aramak. Neye mal olursa olsun bir çıkış yolu. Var mı? Yok.

Soykırımlara rağmen, soykırım koalisyonunun bölgedeki üssü İsrail, tüm caydırıcılığını kaybetti ve artık yeniden kazanması mümkün değil zira İslam ümmeti/direniş, kale gibi karşılarında duruyor ve meydan okumaya, dinç bir şekilde savaş vermeye devam ediyor. Bu bakımdan, bu pejmürde haliyle İsrail, Lübnan’la savaşmayı değil; savaşı başlatıp kucaklarına atacağı sahiplerinden son bir medet ummayı planlıyor. Böyle bir karar, sahipleri için zor. Direniş kararlı ve hazır bekliyor; saldıracaksanız saldırın modunda ama soykırım koalisyonu tedirgin.

İsrail, çok da Lübnan’la topyekun bir savaşa hazır da değil. Kuzey boşaldı. Lübnan’ da oluşturmak istediği tampon bölge Kuzey’de, kendi içinde oluştu. Yerleşimci denen teröristler, Kuzeye dönmeye korkuyor. Savaş olmazsa, baskı ile dönmeleri denenecek ama nafile.

Esas kaygı ise Lübnan’la topyekun bir savaşın kontrolünün başka açılardan taşıdığı zorluklar. Yani sürprizler. Yemen, Irak direnişi ile ortak operasyonlarla artık limanlarda gemileri hedef alıyor. Geminin limana ulaşması onu kurtarmıyor.

Topyekun bir savaşta neler olur?

Mevcut yıpratma savaşının temposu artar, diğer direniş unsurları da tempoyu arttırır. İsrail ve sahipleri, Lübnan’ı havadan ağır şekilde bombalar; Direniş de İsrail’in önemli/stratejik hedeflerini bombalar. Bunun yoğunluğunu, aşamalı şekilde yükselterek mi, aniden ve çok geniş kapsamlı bir başlangıçla mı gerçekleşeceğini kestirmek zor.

On binlerce savaşçının Lübnan cephesine girecek olması. Yeni silah ve yeteneklerin sahaya çıkarılacak olması ihtimali ve kanaatimce her şeyden önemlisi direnişin karada, nereden gireceği değil de nereden çıkacağının belirsizliği. Yani tüneller. Bir komplo teorisi gibi geliyor ama Hamas’ın aylarca direnişe devam edebilmesinin en önemli araçlarından biri de tüneller değil mi?

Öyle ise soru şu: Direniş/İslam ümmetinin Lübnan’a gelecek olan savaşçıları, nereden çıkacak? Telaviv’ den mi, Hayfa’ dan mı? Her yerden mi?

Tüm bu konjonktüre ve tırmanmaya rağmen olur da böyle bir savaş başlarsa da kaybedecek olanın Soykırım koalisyonu olacağından kimsenin şüphesi olmasın.

Rabbim, bir avuç İslam ümmetini, münafık çoğunluğunun şerrinden korusun, muzaffer eylesin.

Rabbim, haysiyetlilerledir, doğrularla beraberdir.