ÇÖZMEDİĞİNİZ SORUNUN PARÇASISINIZDIR

 

 

Siyaset, sorun çözmeye yararsa yapılmalıdır.

Bir ülkenin veya bir şehrin idari veya teknik sorunlarını siyasiler çözemiyorsa orada bir de liyakat sorunu var demektir.

Her siyasetçi seçilmeden bir dizi umut verir. Şayet seçildikten sonra tüm umutları boşa çıkarır nitelikte temsil makamında kalırsa, artık o kalış; Bir koltuk işgalidir.

Bir şehrin ahalisi bir düzine vekil seçmiş fakat kangrenleşmiş sorunlarından biri dahi çözüm mercilerine ulaştırılmamışsa, o sorunlara bir yenisi daha eklenmiş demektir.

Hukukta vekil olarak tayin ettiğiniz bir kişiyi istediğiniz zaman azledebilirsiniz fakat siyasette böyle değildir. Seçtikten sonra 5 yıl boyunca ne yaparsa yapsın veya ne yapmazsa yapmasın azil yetkiniz yoktur. Ta ki bir daha ki seçime kadar. 

Bu yüzden çok dikkatli karar vermek lazımdır. İş işten geçtikten sonra ah vah etmenin hiç bir faydası yoktur.

Bu durum toplumun gelişmişliğiyle de doğrudan ilintilidir. Şayet toplumun ekserisi sorumluluk duygusuna sahip bir gelişme kat edebilmişse bunu vekilleriyle de ispat eder. O vekiller de şehrin menfaati söz konusu olduğunda aklın ve vicdanın gereğini ortaya koyar. Sanayisiyle, tarımıyla, turizmiyle ve sair kaynaklarıyla adından söz ettiren bir şehirde, ne kangrenleşmiş sorunlar vardır, ne de kangrenleşmiş siyaset kurumu vardır. Gelir düzeyi ve kültür düzeyi paralel şekilde ilerlemiş olan bir şehrin her temsilcisi, partisinden önce şehrini düşünür. Zaten bu durumda olan bir siyasetçi, aslında partisine de iyilik yapmış olur.

Aksi taktirde, şehrin sorunlarını üst makamlara aktarmaktan çekinen ve sürekli “Her şey mükemmel efendim” diyerek kendini partisine sevdirdiğini zannedenler en büyük kötülüğü şehrine ve çok sevdiği partisine yapmış olur.

21.yüzyılda hala enerji sıkıntısı yaşıyor olmak 3.dünya ülkeleri olarak nitelendirdiğimiz bazı Afrika, Güney Asya ve Güney Amerika ülkelerinde görülür. Bizim gibi ülkelerde görülmesi, en başta temsilci olarak tayin ettiğimiz vekillerin ayıbıdır. Zira talebi ve sorunu düzgün ve özgüvenli bir şekilde yetkililere taşısalar, çok rahat çözüm yoluna girileceği kesindir. Bahse konu sorun, artık olmazsa olmaz diye nitelendirilen elektriktir. Uzay üssü değildir. Uzun soluklu projelerle hayata geçirilmesi muhtemel bir kalkınma hamlesi değildir. Hastanın yatağında, bebeğin beşiğinde, esnafın dükkanında, evlinin evinde köylünün köyünde her an tüketmek zorunda olduğu enerjiden bahsediyoruz. Hele bir de ülkenin en büyük hidroelektrik santralı yanı başınızdaysa, bu sorunu çözmek için yetkili mercileri harekete geçirememek büyük bir fiyaskodur. Hatta bu bir eksiklik değil, kasıttır. 

Korkmayın, taşıyın bu sorunu ilgili mercilere. Sizi dışlamazlar. Size “Bir daha aday etmeyelim” gözüyle bakmazlar. Böyle temel bir ihtiyacın karşılanamıyor oluşu sizi, o çok sevdiğiniz koltuğunuzdan etmez.

Ancak bu kadar doğal bir hakkın teslimi için hakkıyla harekete geçmezseniz, halk sizi o koltuktan eder.

Siyaset çözüm sanatı olduğu müddetçe kalıcıdır. Kentiniz için düşünmüyorsanız da kendiniz ve partiniz için düşünün ve bu sorunu iktidar muhalefet demeden elbirliğiyle lütfen çözün.

İyi okumalar...