PARA YOK, İCRAAT YOK, ELEŞTİRİ YOK

 

   

Önceki dönemlerde seçim vaatlerinde 400 projeler-700 projeler havada uçuşurdu. Seçilenler vaat sayısı uçuk olunca en azından yarısını gerçekleştireyim derdine düşerler, verdikleri sözlerin büyük kısmını yapmazken, yaptıklarının bir kısmını da yeterince düşünmeden ölçmeden tartmadan, kimsenin aklına güvenmeden yapmaya kalkarlardı. Yapılanlar hem işlevsiz hem de ekonomik olarak vatandaşın cebine yük oluştururdu. 

Defalarca yenilenen kaldırımlar, yapıldığı yılda bozulan yollar, aynı yere onlarca kez yapılan peyzajlar, gereksiz yapılan kamulaştırmalar… 

Memleketin en kıymetli yerindeki büyük ekonomik getiri sağlayacak belediye binasının yıkılıp yeşil alan adı altında kafeye çevrilmesi, parayı su gibi yutan günübirlik peyzajlar, Birimlere tıka basa doldurulan sahibine yaramayan personeller, Dairenin yüzünü görmeden altında arabası şoförü, en yüksek seviyeden maaş alarak huzur içinde akşam uyuyan eski müdürler, yöneticiler.  kale ardında milyonlar harcanarak yıkılan yüzlerce evin, yerinde park yapacağım deyip gerisinin getirilmediği kamulaştırmalar, Akçakale kuyubaşı yolu hazır geniş olarak beklerken , gereği hala tartışmalı turizm yolu diye 1200 m’lik güzergahta yüzlerce evin kamulaştırılıp bitirilememesi ki bitse bile günde 15-20 tur otobüsünün zor geçeceğini bilmek , Karayolları yerindeki belediye hissesi dairelerin Eyüp nebideki TOKİ’nin elinde patlayan konaklama evleri ile takas edilmesi, Milyonların çarçur edildiği trambüs hikayesi…

Say sayabildiğin kadar…

Onlar durmadan, bir şeyler yapayım milletin gözüne öyle girerim kafasında iken İnsanlar yapılan hizmetlere değil, hizmetlerin akılsızlığına, israfına, mantıksızlığına bakarak bıkkınlıklarını dile getirmeye başladılar. Hatta yapmamanız yapmanızdan daha iyi demeye başladılar.

Memleket öyle hale geldi ki, daha önce yüzlerce proje yapacağım diye söz verenler kazanırken, Halk şimdi hiçbir projeden bahsetmeyen, hiçbir icraat sözü olmayana yöneldi.

Peki şu anda durum ne?

Kimsenin Büyükşehirden de ilçelerden de icraat bir beklentisi yok. Bekleyemezler de. Çünkü kendilerine söz verilmedi. Verilen sözler soyut kavramlardı. Ahlak-Liyakat-İsraf…Seçimde duyulanlar bunlardı.  Kime göre, hangi gruba göre ahlak, liyakat, israf olacak belli değil tabi… Memleket öyle hale geldi ki bu kriterler de gruptan gruba, cemaatten cemaate değişiyor. Herkes kendi dünya görüşüne, cemaatine, aşiretine uygun kişinin en ahlaklı en liyakatli olduğuna inanıyor. Birinin israf dediğine öbürü gerekli diyor. Vatandaşı günlerce süründüren, bir evrağa bir hafta da zor bakan, koltukta oturunca evrim geçirip başka bir karaktere bürünen kişi, birine göre ahlaklı diğerine göre ahlaksız oluyor… Usulsüzlükten, yolsuzluktan haber alabilmek için ihbar hattı kurup, ihbar etmeyi de teşvik için ödül vermeyi taahhüt ediyoruz. Bunu da erdemli bir davranış olarak görüyoruz. Kimsenin karşılıksız memleket ve toplum aşkıyla bir şeylerin düzelmesini isteyebileceğine kendimizde inanmıyoruz. 

3 aydır medyada Büyükşehir icraatları olarak, görevden alınan, görev verilen makam sahiplerinin özgeçmişlerini okumakla meşgulüz. Hatta bazıları daha yazıları çıkmadan ertesi gün görevden alındığını öğreniyor. Eskinin en çok eleştirileni, liyakat değil sadakat kuralı şimdi de geçerli mi zamanla göreceğiz. Ki görmek için hizmet üretmek lazım. İnsanların işinin düşmesi lazım. Ortada icraat olmayınca, kimse, amiri de memuru da tanımaz haliyle…Kendi kendilerine daireye gidip gelirler. Maaşı düşürülenlere, arabası elinden alınanlara oh çekmekle günlerini geçirirler. 

İsrafın göz önündeki göstergesi olan Makam arabası meselesinde Gaziantep radikal bir karar alıp araçları genel sekreterinden tut daire başkanlarına kadar müdürlerin altından aldı. Biz de olacak diye bekledik çünkü seçimin kilit sözü olan israf kelimesine aklımız gitti. Görünen o ki aynen devam. Sadece kadrosu olup koltuğu olmayandan alındı.  Belediyenin iştiraki olan bir şirketin müdürü bile son model lüks makam arabası, şoför ve koruma ile aynen devam ediyor.

Geçen Ekap’a şöyle bir göz gezdirdik. Daha önce ayda ortalama 20 ihale ilanı veren Büyükşehir 2 ayda 8 ihale ilanı vermiş. Onlarda kanunen mecburi olan zabıta, itfaiye kıyafeti vs. alımlar. Hatta Eskilerden kalanları, nasıl iptal ederiz onun yolunu arıyorlar sanırım. Anlıyoruz para olmayınca ihalede olmaz. Peki bu kadar ağzına kadar dolan personel ne yapacak?  Aynı durum 1000 kişi çalıştıran bir işletmede olunca ne olurdu?  Aynen 1000 kişilik çalışan kadrosuyla devam eder miydi? Belediyecilik de olmuyor işte.. zor iş… Kısaca iş yok ama  eskinin şişkin personel kadrosu aynen devam ediyor. Hatta bu durumda bile bazı personeller dışardan transfer edilmeye devam ediliyor. Eskiler ne oluyor peki?

Belediyeler önceki yıllarda doğru ya da yanlış, kaynak yaratmak için yollar ararlardı. İmara el atar, imarla oynar, Cazibe merkezleri oluşturur, arsalar üretir, satarlardı. Yani kaynakların hepsi iller bankasından Ankara’dan gelmezdi. Şimdi öyle bir kaynak bulma endişesi, arayışı var mı bilmiyorum. 

Urfa değişik bir yer… “Selef” aynen devam etseydi, seçildikten sonra para yok deyip böyle rahat oturabilir miydi? sanmam…

Artık bizim tek beklentimiz en popüler vaat olan Ahlak…Beklentiler nasıl cevaplanacak, neler değişecek, Zaman gösterecek.

Ahlak bizim işimiz diyen muhafazakâr kesimler 25 küsür yıldır yönetim erkini ellerinde tutuyorlar. Aynı kesimin temsilcileri olan bir belediye yönetimi Urfa insanını nasıl bir dönüşümle erdemli, ahlaklı hale getirecek, çarşıda, pazarda, kenar semtte, lüks semtte nasıl bir aydınlanma yaşanacak, insana yatırım nasıl olacak merakla bekliyoruz.

Umudumuzu koruyoruz…

Kalın sağlıcakla…