ÜLKEMİZ DE ÖĞRENCİ OLMAK

Ülkemiz de öğrenci olmak, yürek ister.

Nereden çıktı bu söylem diyebilirsiniz. 

Ancak, konunun özü bu. Hepimiz masa, sıralardan ve siyah tahtadan bir eğitim aldık ya da gördük. Tabi, bu hakikat bizim yaşlarda olanlar için geçerli. 2005 sonrası siyah tahta ve tebeşir yerini, silinebilir tahta ve renkli kaleme bıraktı. Ardından da akıllı tahta sistemine geçildi. Birçok yerde. Ancak, birçok yerde beyaz tahta ve kalem sistemi ile eğitim ve öğretim devam ediyor. 

Gelelim, bu ülkede öğrenci olmak meselesine. Sınav maratonu, ilkokuldan başlıyor, neredeyse, ömrün sonuna kadar bu kaygı devam ediyor. İşte, bu hafta sonu yapılan Lgs. Yani, liselere yerleşme sınavı. Bir milyondan fazla evladımız bu sınavlar da ter döktü. İlkokul dan başlayan yarış, lgs ile birlikte sona erdi. Ardından da üniversite ye yerleşme sınavı ile devam edecek.  Sınava hazırlık dönemi, kendi başına bir sorun. İçinde stres barındırıyor. Bir de "yüzde birlik" dilimine girmek gerekiyor. Ki, güzel bir liseye yerleşebilsin öğrenci. Ne emekler verildi. Allah korusun, bir anlık bir stres ya da dalgınlık ile, sonuç hüsran da olabilir. 

Bu yarıştan ziyade, keşke, ilkokul dan itibaren, çocuklarımızın kabiliyetine göre yönlerdirme ve yerleştirme yapılsa. Yani sınav yerine, herkesin kabiliyetine göre liselere yerleşme olsa. En doğrusu bu. Ne yazık ki, bu sistem hala faal değil. Öğrenci kabiliyeti yerine, sınav başarısına göre liselere yerleştirme yapılıyor. Çocuk, adeta bir yarış atı gibi sınava hazırlanıyor. Tek ölçü, birkaç saat içinde yapılan lgs sınav. Bu da, öğrenciyi robot haline getiren bir sistem. Neredeyse, ergenlik döneminde bir çocuğun tüm çabası bir sınav sonuçları ile değerdiriliyor. Kişilik özellikleri bastırılıp, insan yerine bir robot ile karşı karşıya kalıyoruz. İnsan ilişkileri sıfır. Değerler eğitimi yok. Bilinçli bir aile değilse, dini eğitim rafta. 

Onun için, ülkemizde eğitim yerine, öğretim ağırlıklı bir sistem var. Bu da liseden mezun olan bir genç hem kişiliksiz, hem de toplum değerlerinden yoksun yetişiyor. 

Çevreye duyarsız, kaba bir gençlik yetişiyor. Hem de işsiz. Önü karanlık bir durum ile karşı karşıya kalıyor. Bu da birçok insanımızın heba olmasına neden oluyor. Lise mezunu vasıfsız eleman olarak ortaya çıkıyor. Hayal kırıklığına uğrayan genç, kendini boş şeyler ile avutmaya çalışıyor. İçki, kumar, uyuşturucu gibi toplumun başbelası olan alışkanlıklar bu yanlış eğitimin bir sonucu. 

Bu yanlıştan bir an önce dönülmeli. 

Hayatımızdan bu sınav kaygısını çıkarmak lazım. Ki,mutlu nesiller yetişsin. 

Kalın selametle...