45 yıl önce İran islam Devrimi'yle yeniden şekillenen Ortadoğu, bir kez daha şok bir haberle uyandı: İran Cumhurbaşkanı Reisi, helikopter kazasında hayatını kaybetti. Bu trajik olay, bölgede yeni bir güç dengesinin ve jeopolitik hesaplaşmaların başlangıcı mı, yoksa kaos ve belirsizlik sarmalı mı olacak? Yakında göreceğiz.
Reisinin ölümü, Ortadoğu'nun zaten hassas olan siyasi dengesini daha da kırılgan hale getirdi. Bölgedeki diğer liderler ve uluslararası aktörler, bu boşluğu nasıl dolduracaklarını ve artan gerilimi nasıl yöneteceklerini sorgulamaya başladılar.
Bu durum, bazı analistleri Sykes-Picot Anlaşması'na benzeyen yeni bir bölgesel paylaşım planı ihtimalini gündeme getiriyor.
1916 yılında Birleşik Krallık ve Fransa tarafından imzalanan Sykes-Picot Anlaşması, Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküşünün ardından Ortadoğu'yu iki ülke arasında bölüştürmüştü. Bu anlaşma, bölgede yapay sınırlar çizerek ve etnik grupları böldüğünden dolayı uzun vadede istikrarsızlık ve çatışmalara yol açtığı için eleştiriliyor.
Peki, Ortadoğu'da bir kez daha haritalar çizilerek ve halklar yeniden şekillendirilerek kalıcı bir barış ve istikrar sağlanabilir mi? Bu sorunun cevabı oldukça karmaşık ve belirsiz. Bölgedeki siyasi ve etnik mozaik çok karmaşık ve farklı grupların çıkarları ve talepleri birbirleriyle çelişiyor.
Türkiye'nin bu yeni denklemdeki rolü de merak konusu. Türkiye, Ortadoğu'da önemli bir bölgesel güç ve birçok ülkeyle tarihi ve kültürel bağları var. Reis'in ölümü ve bölgede artan gerilim, Türkiye'nin dış politikasını ve bölgesel ilişkilerini de etkileyebilir.
Sonuç olarak, Ortadoğu bir kez daha kritik bir kavşak noktasında. Reis'in ölümü, bölgenin geleceği için yeni bir dönüm noktası olabilir. Bu gelişmeleri yakından takip etmek ve bölgenin barış ve istikrarı için yapılabilecek somut adımları sorgulamak gerekiyor.