HERKES BAŞKASININ PUTUNA İBRAHİM!

Asrın en büyük hastalıklarından biri; Konfor...

Bir takım insanlar bu devirde; muhalif kimliklerini, eleştirilerini, savundukları doğruları, siyasi görüşleri, ideolojileri ve benzeri birçok şeyi kendi konfor alanlarından çıkmadan bunların bayraktarlığını yaparlar. 

Demokrasiyi savunur; Kendisinin merkezde olduğu bir olay çevresinde aleyhinde bir sonuç çıkınca tağut kesilir.

Haram yemeyi eleştirir; fırsat ele geçince, sol el-sağ el demeden nefessiz tüketir.

Beytülmala sahip çıkma iddiasında bulunur; kamu malını besmeleyle çiğner yutar.

Fakire, mazluma yardım etme çığırtkanlığı yapar; sıra ona geldiğinde, sadece cebindeki bozuk paralardan kurtulmaya bakar.

Bu bataklığa batan zihniyetin örneklerini çoğaltabiliriz. Hatta çevremize baktığımızda aynı türden olmamıza bile imtina ettiğimiz sözde insanlar, yaptıklarıyla benzer örneklerde başrol bile alabilirler. 

Toplumun iyileşmesi temelinde; adalet, güzel ahlak, yaşam kalitesi, insani ilişkilerin pozitif yönde düzelmesi, ekonomik refah seviyesi, ruhsal problemlerin minimize edilmesi gibi birçok olumlu faktör; hastalıklı ruh hali taşımayan herkesin talep ettiği mevzulardır. Ancak bu konuların sadece talep eden tarafında olmanın hiçbir şeyi değiştirmeyeceğini, elini taşın altına koyma misalini söylemden eyleme geçirmeden, bu konuda aksiyon almadan, konforumuzdan feragat etmeden düzelmeyeceği bilinmelidir. 

İbrahim peygamber, babasının ona emanet ettiği putları kırmak yerine bakmayı tercih etseydi, bugün onun adına dillere pelesenk olan "İbrahim'i Duruş"un öznesi olabilir miydi? 

Martin Luther, döneminin ünlü keşişlerinden biriyken cennetten arsa satan din tüccarlarının arasına katılıp konforunu ve ekonomik şartlarını daha da artırmak yerine onlara karşı durup ölümü göze almasaydı, ölümünden yaklaşık 500 yıl sonra hala "risk almak" denince akla o gelir miydi?

Velhasılıkelam;

Feragat etmedikçe mükafat beklemeye hakkımız yok. Almadan vermeye, acının tadını tatlı yerken hatırlamaya, kötüyü yok ederek iyiyi bulmaya çalışmadıkça içinde bulunduğumuz bu ahval değişmeyecektir.

Ve ahvalimizi en güzel şekilde özetleyen Ömer Lütfi METE'nin şu dizeleriyle bitiriyor ve onu rahmetle anıyorum;

"Herkesin putu kendine şirin

Herkes başkasının putuna İbrahim!"