CUMA NAMAZININ ÇİĞNENEN KURALLARI

Cuma namazı ile ilgili bazı kuralların bir kısım Müslümanlar tarafından ihlal edildiğine şahit oluyoruz. Kimisi işinin yoğunluğunu öne sürerek Cuma namazına gitmemekte, kimi ezan okunduktan sonra bile alışverişe devam etmekte, hutbe okunurken konuşanlar, birbirini sesli olarak uyaranlar olmakta, kimileri de hutbe esnasında uygun olmayan bir şekilde oturmaktadır. Kimisi de hutbenin sonuna kadar telefonuyla meşgul olmaktadır. Oysa bu tutum ve davranışlar dinimizce yasaklanmıştır.

Cuma namazı ile ilgili olarak Kur’an-ı Kerim şöyle buyurmuştur: “Ey iman edenler! Cuma günü namaz için çağrı yapıldığında hemen Allah’ın zikrine koşun ve alışverişi bırakın. Eğer bilseniz bu sizin için daha hayırlıdır.” (Cumua Sursi, 9.)

Bu ayette “Cuma günü namaz” ifadesiyle Cuma namazı, “Allah’ın zikri” ifadesiyle de Cuma hutbesi kastedildiği peygamber (ASV)’ın açıklama ve uygulamalarından açıkça anlaşılmaktadır. Ayet, Cuma namazı ve hutbesinin farz olduğuna işaret ettiği gibi, Cuma için ezan okunmasıyla birlikte alışveriş yapmanın da haram olduğuna işaret etmektedir.

Günümüzde Cuma namazı için “dış ezan” ve “iç ezan” dediğimiz iki ezan okunmaktadır. Dış ezan, Cuma vaktinin başlangıcında minarelerden okunur; iç ezan ise imam minbere oturduktan sonra cami içinde minberin karşısında okunur. Oysa Peygamber (ASV) döneminde Cuma namazı için yalnız iç ezan okunurdu, dış ezan okunmazdı. Hz. Ebubekir (RA) ve Hz. Ömer (RA) dönemlerinde yalnız iç ezan okuma uygulaması devam etmiştir. Ancak Hz. Osman (RA) döneminde cemaatin kalabalıklaşması nedeniyle namaza yetişmelerini sağlamak amacıyla dış ezan ihdas edildi. Şehrin ortasında yüksekçe bir yerden okunan bu dış ezan, daha sonraki dönemlerde camilerin minarelerinden okunmaya başlamıştır. Bu uygulama günümüzde de devam etmektedir.

Hz. Osman (RA)’ın başlattığı uygulama, Peygamber (ASV)’ın sahabeye tabi olmayı emretmesi bakımından bid’at değil, o da sünnettir. Bu durumu ve ayetteki “namaz için çağrı yapılması” ifadesinin genel oluşunu dikkate alan Hanefi Mezhebi, Cuma günü alışveriş yasağının dış ezanla başladığına hükmetmiştir. Ancak Şafii Mezhebi, Hz. Peygamber (ASV)’ın uygulamasında dış ezan bulunmadığını, ayet nazil olduğunda namaz için çağrının yalnız iç ezan olduğunu dikkate alarak, alışveriş yasağının iç ezanla başladığına hükmetmiştir.

Ayette alışveriş yasağı olarak belirtilen yasağın aslında sadece alışverişi değil, diğer tüm dünyevi iş ve meslekleri kapsadığı bilinmelidir. İnsanların ekseriyeti alışverişle meşgul oldukları için “zikr-i cüz, irade-i küll” (Bir kısmı söyleyip bütünü kastetme) nevinden alışveriş zikredilmiş ancak tüm işler kastedilmiştir. Buna göre Cuma ezanını duyan mükellef kimsenin her ne işte olursa olsun meşguliyetini bırakıp Cuma namazına koşması gerekir.

Kendisine Cuma namazı farz olmayan kimselerin Cuma ezanını duyduktan sonra da alışveriş ya da diğer herhangi bir iş yapmaları haram değildir. Ancak alışveriş ya­pan iki kişiden biri cuma namazı kılmakla yükümlü olur, diğeri yükümlü olmaz­sa, yaptıkları alışveriş her ikisi için de haram olur. Çünkü bu durumda yüküm­lü olmayan kişi, yükümlü olan kişinin günah işlemesine yardımcı olmuştur. Hanefilere göre, yükümlü kimsenin Cuma saatinde alışverişi tahrimen mekruhtur.

Cuma yasaklarından biri de hutbe okunurken konuşmaktır. Hanefilere göre, hutbeyi dinlemek vaciptir, hutbe esnasında konuşmak tahrimen mekruhtur. Konuşulan sözün uhrevî ya da dünyevî olması, konu­şanın, imamın sözünü duyabilecek kadar yakın veya duyamayacak derecede uzak olması sonucu değiştiremez.

Peygamber (ASV) hutbe sırasında konuşmamak gerektiğini, konuşmanın en azı olan “sus” kelimesinin bile yasak kapsamında bir konuşma olduğunu şöyle ifade buyurmuştur: “Cuma günü imam hutbe okurken arkadaşına “sus” dersen lağvde bulunmuş olursun.” (Buhârî, Cuma, 36; Müslim, Cuma, 11) Hadiste geçen “lağv” kelimesini kimisi “boş söz” anlamında, kimisi de “Cuma hutbesini boşa çıkaran” anlamında yorumlamıştır. Buna göre hutbe okunurken yanındakini uyarmak amacıyla “sus” kelimesini bile söyleyerek konuşan kimsenin hutbesi bozulur, hutbe dinleme sevabından mahrum kalır. Hz. Ali (RA) “Cuma hutbesi okunurken arkadaşına “sus” diyerek lağvde bulunanın bir günah kazanacağını ve cumadan alacağı bir sevabın kalmayacağını” açıklamıştır. (Ebu Davud, Cuma, 1051.)

Uyulması gereken Cuma kurallarından biri de hutbe okunurken oturma şekliyle ilgilidir. Hutbe sırasında, Hibve (veya İhtibâ) adı verilen ve dizleri yukarıya dikip ellerle dizleri kavramak tarzındaki oturuş şekli yasaklanmıştır. Muâz bin Enes el-Cühenî (RA)’den rivayet edildiğine göre Peygamber (ASV) cuma günü imam hutbe okurken dizleri dikip oturmaktan nehyetmiştir. (Ebû Dâvûd, Salât 228; Tirmizî, Cum'a 18.)