RESULULLAH EFENDİMİZİN İSİMLERİ

Muhterem Kardeşlerim…
Her yazımızda olduğu gibi, sizlere önemli konuları öncelikle sahih kaynaklardan, Tam İlmihal Saadeti Ebediyye, İmamı Rabbani Hazretlerinin Mektubat, Hakikat Kitab Evinin İhlas Yayınlarından faydalanarak sizleri bilgilendirelim istiyoruz.

Efendim;

Muhammed aleyhisselamın 400’e yakın ismi Mevahib-i Ledünniyye'de vardır. Bunlardan bir kısmının manası alfabetik olarak kısaca şöyle:

Abdullah: Allah’ın kulu.

Âbid: Kulluk eden, ibadet eden.

Âdil: Adaletli, doğru, doğruluktan, haktan ayrılmayan.

Ahmed: En çok övülmüş, sevilmiş.

Ahsen: En güzel.

Alî: Çok yüce.

Âlim: Bilgin, bilen.

Allâme: Çok bilgili.

Âmil: İşleyici; iş ve hareket adamı.

Aziz: Çok yüce, çok şerefli.

Beşîr: Müjdeleyici.

Burhan: Sağlam delil.

Cebbâr: Kahredici, galip.

Cevâd: Cömert.

Ecved: En iyi, en cömert.

Ekrem: En şerefli.

Emin: Doğru ve güvenilir.

Fadlullah: Allah’ın ihsanı, fazlı.

Fâruk: Hakkı ve bâtılı ayıran.

Fettâh: Yoldaki engelleri kaldıran.

Gâlip: Hâkim ve üstün.

Gani: Zengin.

Habib: Sevgili, çok sevilen.

Hâdî: Doğru yola götüren.

Hâfiz: Muhafaza edici.

Halîl: Dost.

Halîm: Yumuşak huylu.

Hâlis: Saf, temiz.

Hâmid: Hamd edici, övücü.

Hammâd: Çok hamd eden.

Hanîf: Hakikate sımsıkı sarılan.

Kamer: Ay.

Kayyim: Görüp gözeten.

Kerîm: Çok cömert, çok şerefli.

Mâcid: Yüce ve şerefli.

Mahmûd: Övülen.

Mansûr: Zafere kavuşmuş.

Masûm: Suçsuz, günahsız.

Medenî: Şehirli, bilgili ve görgülü.

Mehdî: Hidâyet eden, doğru yola ileten.

Mekkî: Mekkeli.

Merhûm: Rahmetle bezenmiş.

Mes'ud: Mutlu.

Metîn: Sağlam, özü ve sözü doğru, itimat edilir.

Muallim: Öğretici.

Muhammed: Yerde ve gökte çok övülen.

Muktefâ: Peşinden gidilen.

Muslih: Islah edici ve düzene koyucu.

Mustafa: Çok arınmış.

Mutî: Hakka itaat eden.

Mu'tî: Veren, ihsan eden.

Muzaffer: Zafer kazanan, üstün.

Mübârek: Uğurlu, hayırlı, bereketli, feyzli.

Müctebâ: Seçilmiş.

Mükerrem: Şerefli, yüce, aziz, hürmet ve tâzime erişmiş.

Müktefî: İktifâ eden.

Münîr: Nurlandıran, aydınlatan.

Mürsel: Elçilikle gönderilmiş.

Mürtezâ: Beğenilmiş, seçilmiş.

Müstakîm: Doğru yolda olan.

Müşâvir: Kendisine danışılan.

Nakî: Çok temiz.

Nakîb: Halkın iyisi, kavmin en seçkini.

Nâsih: Öğüt veren.

Nâtık: Konuşan, nutuk veren.

Nebî: Peygamber.

Neciyyullah: Allah’ın sırdaşı.

Necm: Yıldız.

Nesîb: Asîl, temiz soydan gelen.

Nezîr: Uyarıcı, korkutucu.

Nimet: İyilik, dirlik ve mutluluk.

Nûr: Işık, aydınlık.

Râfi: Yükselten.

Ragıb: Rağbet eden, isteyen.

Rahîm: Müminleri çok seven, acıyan.

Râzî: Kabul eden, hoşnut olan.

Resûl: Elçi.

Reşîd: Akıllı, olgun, iyi yola götürücü.

Saîd: Mutlu.

Sâbir: Sabreden, güçlüklere dayanan.

Sadullah: Allah’ın mübarek kulu.

Sâdık: Doğru olan, gerçekçi.

Saffet: Arınmış, seçkin.

Sâhib: Mâlik, arkadaş; sohbet edici.

Sâlih: İyi ve güzel huylu.

Selâm: Noksan ve ayıptan emin.

Seyfullah: Allah’ın kılıcı.

Seyyid: Efendi.

Şâfi: Şefaat edici.

Şâkir: Şükredici.

Şems: Güneş.

Tâhâ: Kur'an-ı Kerimdeki rümuz ismi.

Tâhir: Çok temiz.

Takî: Haramlardan kaçınan.

Tayyib: Helâl, temiz, güzel, hoş.

Vâfi: Sözünde duran, sözünün eri.

Vâiz: Nasihat eden.

Vâsıl: Kulu Rabbine ulaştıran.

Velî: Veli, sahip, dost.

Yasîn: Gerçek insan, İnsan-ı Kâmil.

Zâhid: Masivadan yüz çeviren.

Zâkir: Allah’ı çok anan.

Zeki: Temiz, akıllı.

Resulullah’ın has ismi

Kur’an-ı Kerimde, Muhammed [aleyhisselam] İsm-i Şerifinin geçtiği Âyet-i Kerimelerin mealleri şöyledir:

“Muhammed [aleyhisselam] ancak bir resuldür. Ondan önce birçok resuller gelip geçmiştir. Şimdi o ölür veya öldürülürse, siz ardınıza dönecek misiniz [dininizi bırakıp savaştan kaçacak mısınız]? Böyle yapan, elbette Allah’a bir zarar veremez, fakat şükredip sabredenlere, Allah elbette mükâfat verecektir.” [Al-i İmran 144]

“Muhammed [aleyhisselam, kendi sulbünden olmayan] erkeklerinizden hiçbirinin babası değildir. O, Allah’ın Resulü ve Nebilerin sonuncusudur.” [Ahzab 40]

“İman edip salih amel işleyenlerin ve Rableri tarafından bir gerçek olarak Muhammed [aleyhisselama] indirilen kitaba inananların kötülüklerini Allah örter ve durumlarını düzeltir.” [Muhammed 2]

“Muhammed [aleyhisselam] Allah’ın elçisidir. Onunla birlikte olanlar [Eshab-ı Kiram], kâfirlere karşı çetin [ve metin], kendi aralarında merhametlidir. Onları rükû ve secde hâlinde [namaz kıldıklarını], Allah’ın fazlını ve rızasını kazanmaya çalıştıklarını görürsün. Yüzlerinde secdelerin izinden nişanları vardır [yüzleri nurludur]. Bu, onların Tevrat’taki vasıflarıdır. İncil’deki vasıfları da şöyledir: Onlar [Eshab-ı Kiram], filizlenmiş, gittikçe onu kuvvetlendirerek kalınlaşmış, gövdesi üzerine dikilmiş, ekicilerin hoşuna giden ekine benzerler. Allahü Teâlâ, böylece onları [Eshab-ı Kiramı] çoğaltıp güçlendirmekle, Kâfirleri öfkelendirdi. İman edip salih amel işleyenleri mağfiret edip, onlara [Eshab-ı Kirama] büyük ecir vereceğini vadetti.” [Fetih 29]

Yukarıda da görüldüğü gibi Allahü Teâlâ, bütün Peygamberlere “Yâ Âdem, Yâ Musa, Yâ İsa” diyerek ismiyle hitap ederken, Peygamber Efendimize o şekilde ismiyle hitap etmemiştir. Muhammed aleyhisselama, “Ya Eyyühennebiyyu, Ya Eyyüherresul” diyor, Resulüm, Habibim gibi güzel sıfatlarla anıyor.

İslam Âlimleri buyuruyor ki: Kur’an-ı Kerimi okurken, Peygamber Efendimizin ismi geçince, hemen o mübarek ismi sevgiyle, saygıyla öpen Müslüman, çok nimete kavuşur.

Kur’an-ı Kerimde, Allah’ın ve meleklerin Resulullah’a salât ettiği bildiriliyor, müminlerin de salevat getirmeleri emrediliyor. Bu emre uyarak salevat getirme nimetine kavuşmaya çalışmalıdır.

Allahü Teâlâ cümlemizi Kendisine layık Kul, Habibine layık Ümmet eylesin inşaallah. (Amin)