Harran, tarihi ve kültürel zenginliğiyle öne çıkan, kadim medeniyetlere ev sahipliği yapmış bir şehirdir. Fakat günümüzde Harran'da umutsuzluk ve karanlık bir yaşamın hakim olduğu bir tablo ile karşı karşıyayız.
Mesela:
Hayatınızdan, çevrenizden, toprağınızdan, veriminizden, havadan, sudan, siyasetten, gelecekten, geçmişten, eğitimden, sağlıktan, insanların duyarsızlığından her şeyden şikayetçisiniz. Fakat şikayet ettiğiniz her şeye katkıda bulunan da yine sizlersiniz.
Doğadan şikayet ediyorsunuz, ama ağaç dikmiyorsunuz, temizliğe dikkat etmiyorsunuz.
Eğitimden şikayet ediyorsunuz, çocuğunuzu okula göndermiyorsunuz, onları ırgat gibi tarlada çalıştırmaktan zevk alıyorsunuz.
Sağlıktan şikayet ediyorsunuz, hastane ile ilgili siyasetçileri sorgulamıyorsunuz, şuraya mı olacak buraya mı olacak tartışmaları arasında boğulup gidiyorsunuz.
Siyasetten şikayet ediyorsunuz, her dönem size bir trafo, bir kamyon kum ve küçücük hesaplarınızın karşılığında 5 yıllığına iradenizin dışındaki kişilere veriyor, sonra 5 yıl isyan ediyorsunuz.
Elektriğin kesintisinden şikayet ediyorsunuz, ancak hiçbir zaman sizin haklarınızı savunan siyasetçilere değer vermiyorsunuz, onları desteklemiyorsunuz.
Birbirinizi eleştiriyorsunuz ama hiçbir zaman birbirinize karşı dinleyip düşüncelerine saygı göstermiyorsunuz. Ufacık bir muhtarlık seçiminde bile birbirinizi katletmekten ileri gitmiyorsunuz.
Topraktan şikayetçisiniz ama vahşi sulamayla toprağın bütün verimini öldürüyor ve çoraklaşmasını sağlıyorsunuz.
Küçücük bir alacak için birbirinizi öldürüyorsunuz, daha sonra alacağınızın 100 katı kadar pahalı Barış yemekleri yapıyorsunuz.
Ulaşım yollarından şikayetçisiniz, traktörlerinizle güzelim asfaltı sürmekten çekinmiyorsunuz.
Size yardım elini uzatan insanlara "bizden ne menfaat umuyor" deyip elinizin tersiyle itiyorsunuz. Bir tane dahi sivil toplum kuruluşu, cemiyet, vakıf gibi hiçbir yardım kuruluşunu ne destekliyorsunuz, ne de böyle bir kurum açmak için girişimde bulunanları destekliyorsunuz.
Tarih ve medeniyetin inşa edildiği bir yer olduğunuzu iddia ediyorsunuz, ancak halen tezek kokusuyla birlikte ilçede yaşamaya devam ediyorsunuz.
Eğitimli çocuklarınıza görev vermek yerine onları ezmek için yok sayıyorsunuz. Hala bu reis olsun şu reis olsun gibi tek adam kafasıyla ortaçağ zihniyetinin varlığı sizde bir medeniyet yansıması gibi görüyorsunuz.
Tarih ve turizmin gelişmesi için bırakın destek olmayı, bir çivi çakanı bile şikayet ederek Harran'a ihanet ediyorsunuz.
Peki, Sahi Siz Ne İstiyorsunuz?
Harranlılar, bu sorunun cevabını siz vermelisiniz. Şikayet etmekten öteye geçip, somut adımlar atmanız gerekiyor. Doğaya sahip çıkmanız, eğitime önem vermeniz, siyasette bilinçli seçimler yapmanız, birlik ve beraberlik içinde hareket etmeniz gerekiyor. Geçmişe takılıp kalmak yerine, geleceğe yatırım yapmanız gerekiyor. Harran'ın tarihi ve kültürel zenginliklerini korumak ve geliştirmek için el ele vermeniz gerekiyor.
Unutmayın: Harran'ın kaderi sizin ellerinizde. Bu karanlık yaşamı aydınlığa dönüştürmek sizin sorumluluğunuzdadır.