Kur'an-ı Kerim, 1400 yıldır Müslümanları Yahudi zulmüne karşı uyarıyor:
"Kuşku yok ki iman edenlerin, insanlar içinde en amansız düşmanlarının Yahudiler ve şirk koşanlar olduğunu göreceksin.." (Maide, 82.) İslam ümmetinin bu ayetten yeterince ders çıkarmadığını ve Yahudi mezalimine karşı hiçbir tedbir almadıklarını şimdilerde daha iyi anlıyoruz.
Yahudilerin insanlığın başına nasıl bir bela, insanlık için nasıl bir tehdit olduklarını da şu ayetten anlamak mümkündür:
“İnsanlardan öylesi vardır ki dünya hayatı hakkındaki sözü senin hoşuna gider. Ve kalbinde olana Allah'ı şahit tutar. Oysa o düşmanlıkta en azılı olandır. Dönüp senin yanından ayrıldığında, yeryüzünde fesat çıkarmaya, tarlayı (ekinleri) ve nesilleri helâk etmeye çalışır. Oysa Allah bozgunculuğu sevmez.” (Bakara, 204-205.)
Buhari’nin ayette geçen “en azılı düşman” ifadesini başlık yaptığı bapta kaydettiği, Hz. Aişe annemizden gelen rivayette Peygamber (s.a.v.): "Allah'ın en çok buğzettiği kişi, düşmanlığı en azılı olan kimsedir." Buyurmuştur. (Buhari, Tefsir, 33.)
Hz. Peygamber’e (s.a.v.) Allah'ın Fatiha suresindeki “gazaba uğrayanlar” ifadesiyle ilgili olarak “Yahudiler, gazaba uğrayanlar ve Hristiyanlar, dalâlete düşenlerdir.″ buyurmuştur. (Tirmizî, Tefsiru’l-Kur’ân, 3.)
Hadis rivayetleri ile Bakara suresinin 104. ve 105. ayetleri birlikte düşünüldüğünde, ayetteki “düşmanlıkta en azılı olan..” cümlesiyle Yahudilerin kast edildiği açıkça görülür. Bu itibarla, “yeryüzünde fesat çıkarmaya, tarlayı (ekinleri) ve nesilleri helâk etmeye çalışanların” da Yahudiler olduğu kesin bir kanaat derecesinde anlaşılır.
Yine ayette insanların istikbalinin en önemli iki esasına dikkat çekilmiştir: Birisi, maddî ve ekonomik hayatın gereksinimlerini sağlayan tarım; diğeri de manevî ve toplumsal hayatın gereksinimlerini ve devamını deruhte eden sağlıklı yeni nesillerin iyi yetiştirilip eğitilmesidir.
Müfessirlerin açıklamasına göre, tarım olarak tercüme ettiğimiz ayetteki “hars” kavramından maksat, tahıl ürünleri, insanların faydalandığı her türlü gıda, sebze ve meyvelerdir. “Nesil” kavramıyla da, insanlık soyu, zürriyeti, nesli kast edilmiştir.
İnsanın dünya hayatı, tarımla elde edilen gıda, sebze ve meyvelerin tüketilmesiyle devam eder. Hatta tarımla, hastalıkların tedavisi için çeşitli tıbbi ve bitkisel ilaçlar da üretilmektedir. Bunları yok eden kimse insanların dünya hayatına kastetmiş olur.
İsrail tohumunun bir kez ekildikten sonra ikinci bir defa ekilemediğini, ekilse de hiçbir verim alınamadığını tarımla uğraşan insanlarımız bilmektedir. İnsanlarımız İsrail ürünlerinin gösterişli görüntüsüne aldanmakta ve bu tohumlar için üstelik yüklü paralar ödemektedirler. Tüm coğrafyamızda yaygınlaştırılan İsrail tarım üretimi ve halk arasında “İsrail tohumu” denilen, genleriyle oynanarak doğası bozularak elde edilmiş olan GDO’lu, hormonlu ürünler, hayvan ve insan nesli üzerinde yapılan tahribatlar, ona bağlı olarak ortaya çıkan hastalıklar, bu ayetlerin işaretleri arasındadır.
Son yıllarda büyük artış gösteren Alzheimer, otizm, Parkinson gibi hastalıklarının gerek genleriyle oynanarak, gerekse de kimyasal zehirli tarım ilaçlarıyla doğasından saptırılmış, bozulmuş tarım ürünlerinin bu hastalıklara yol açtığı araştırmalara dayanan düşünceler oluşmuştur.
Kur’an ve sünnet çizgisinde ve ona dayalı olması gereken Müslüman nesillerin manevi hayatını bozan, bilhassa gençleri Kuran ve sünnetten uzaklaştıran çeşitli örgütlerin ve ideolojik hareketlerin de İsrail kökenli olması hiç tesadüf değildir.
Tarımı bütün gücüyle bozup tahrip eden İsrail sosyal hayatta da nesli bozuyor. Tahrip edilmiş tarım ürünlerinin ve tarım ilaçlarının insan sağlığını gelecek nesilleri etkileyecek ölçüde bozmakta ve insanların geleceğini karartmaktadır. Bir de kurdukları hemen her ülkede çeşitli terör örgütleriyle gençleri kullanarak nesilleri Bu yönüyle de bozmaktadır. Bütün terör örgütlerinin İsrail yapımı olduğu artık sır değildir. İslam coğrafyasını sürekli kana bulayan terör örgütlerinden hiç birinin İsrail'e veya herhangi bir Yahudi’ye saldırdığı asla vaki değildir.
“Allah’ın sevmediği” olarak bildirilen ve tarımı da, insan neslini de bozan bozguncuların haber verildiği ayetin bebek katili İsrail’e işaret ettiğinde hiç kuşku yoktur.
İnsanlığa karşı hangi kötülüğü araştırsanız altından İsrail çıkıyor. Yeni doğmuş bebekleri bile tereddütsüz öldürebilen cani ve vahşi zihniyet, insanlık düşmanıdır, insanlığa karşı her türlü kötülük organizasyonunu oluşturur, bu ondan beklenir. İsrail insanlık içinde çıkmış bir belâ, sadece Müslümanları değil, bütün insanlığı tehdit eden bir hastalık, adeta bir “habis ur” hükmündedir. İnsanlık içinden sökülüp atılmalı, insanlık ondan temizlenmelidir. Yoksa bu habis ur, insanlığı maddi ve manevi olarak çürütmeye, tahrip etmeye devam edecektir.