Kütüphane Haftasını bu yıl 25-31 Mart tarihleri arasında kutluyoruz. Kitaba dair, okumaya dair, kitapla olmaya dair etkinlikler düzenleniyor. Ülke olarak bu konuda iç açıcı bir durumda değiliz. Kitap ve okuma oranlarının istenilen seviyede olmasa da arttığı yönünde yayıncılarımızın araştırmalarını en azından bu konuda umudumuza azık kılabiliriz. Araştırmalar farklı şeyler söylese de kesin olan bir şey var ki kitabın okunmadığı toplumlar, kitaba dokunmayan, kitapla temas etmeyen toplumlar hayatın her alanında sıkıntılar yaşayacaktır. Kitapla, okumayla, kütüphaneyle her dem bir ilişkimizin olması gerekiyor. “Okuyun” diyordu Ali Şeriati; “okuyun çünkü mürekkebin akmadığı yerde kan akacaktır.” Kitaba dokunmalı insan, kitap dokunmalı insana, değmeli insana ve hayata. Her insanı bir kitap olarak görmeli, okumalı insan, her insanı bir kitap gibi okumalı. Hayat bir kitap olmalı, okuyarak tanımalı, okuma irfana ulaştırmalı. Evet, okudukça yanmalı, yandıkça okumalı, kitapla hem dem olmalı, hâsılı kitap hayatın merkezinde olmalı. Kitabı keşfetmeli, kitapla keşfetmeli, kitapla keşfolmalı insan…
Okumak en soylu eylemidir insanın, okumak fikir sahibi olmanın yoludur. Bilgiye araçtır, zihne ilaçtır, zekâya harçtır okumak. Düşünceye yoldur, karanlıktan çıkabilmek için ışıktır okumak. Huzurdur, sükûnettir ve en asil eğlencedir okumak. Okumak hayatı keşif çabasıdır, var olmanın anlamını aramaktır, bilgi ile d/olmaktır, bilince ulaşabilmektir okumak. Bazen kaçıştır, bazen arayış, bazen yangındır, bazen yangından kurtuluş. Ve İnsana can veren kandır, hiçbir zaman kapısını kapatmayacak dosttur kitap. Kitap bir arınma çabasıdır, yaşamın tüm kirlenmişliğine ve kirletme saldırılarına karşı; bizi, kendimizi, içimizi onarma faaliyetidir okumak. Dağınık halimize bir düzendir, kaosta hayatlarımıza bir ahenktir, bozukluğa, karmaşaya karışmama çabasıdır okumak.
“İnsanlar kıyıcıydılar kitaplara kaçtım.” Böyle diyordu Cemil Meriç. Okumak insanın hayatı keşif, çabası, var olmanın anlamını kavrama çabası. Her kitap yeni bir başlangıçtır, sımsıcak bir merhabadır hayata. Özgürlük, özü gürleştirmektir, Güzelliktir kitap, var olmaktır, var olmak için, kendini aramaktır. “Hiçbir gemi, bizi bir kitap kadar uzaklara götürmez” Okumadan hiçbir şey olmuyor, okumadan dokunmuyor hayat. Hayatı dokumanın yolu okumaktan geçiyor. İlk emriydi yaradanın; “oku” diyordu.
Evet, insan okuyarak hayatı anlamlı kılacaktır. Hayatı değerli kılabilmenin yolunu bize sunacak olan anlamlandırılmış bir okumadır. Okuyabiliyor musunuz, diyordu Geothe öyleyse anlamalısınız. Okumak; var olmanın anlamını kavrama çabası, hayatı anlamlı kılma gayreti. Okumak; okı-mak, çağırmak, davet etmek, söylemek, demek, anmak. Nedir, okumak kendimize çağrı, kendimizi kendimize davet etme ve de kendimize söylemek. Kafka’yı dinleyelim; “Bir kitap, içimizdeki donmuş denize indirilmiş bir baltadır.” Kitabın aydınlığı ve sıcaklığı ancak içimizdeki karanlıkları aydınlatacaktır. Kitap bir diriliştir. İyi bir liman, dahası sığınak, belki kaçış, belki kurtuluş belki yalnızlık… Ama asla fildişi kulelere hapsolma değil.
Ne kadar kitap okuyorsanız, ne kadar sahih bir bağınız varsa kitapla, esasen kitap tarafından o kadar dokunuyorsunuz. Okuduğunuz her kitap sizi d/okuyacaktır. Yeter ki siz okuyun, yeter ki biz doğru kişiyi, doğru kitapla, doğru zamanda buluşturabilelim. O zaman sıkıntısını çekmiş olduğumuz kitapla hem dem olma sorununu çözeceğiz. Okumak diyorum azizim! Okumak lazım. Hayatı okumak lazım. Geceyi, göğü, yıldızları, göğe asılı ayı okumak lazım. Doğan güneşi, sabahın aydınlığını, okumak lazım. Günü okumak lazım, zamanı, anı, akan suyu, çiçeğe duran ağacı, havada uçan kuşu okumak lazım. Elbette insanı okumak lazım. Hâsılı baştan sona hayatı okumak lazım azizim, hayatı…
Herkesin huzur anlayışı farklıdır elbet. Ancak bir kitabın ya da bir kütüphanenin verdiği huzur bambaşkadır. “Bir bahçen ve bir kitabın varsa hiçbir eksiğin yoktur demektir.” Sizce de haklı değil mi Çiçero. Kitap bahçesidir kütüphane. Her kitapla başka dünyalara temas ederiz, her kitap başka bir âlemle tanışmamızı sağlar. Kitabı sevmek gerekiyor, kitapla olmak, kitapla dolmak gerekiyor. Hayatımızı ve dünyamızı yaşanılır kılabilmek, dünyanın ve hayatın yazıya geçmiş halini okumaktan geçiyor.
“Okumaktan mana ne, kişi Hakk’ı bilmektir./Çün okudun bilmedin, ha bir kuru emektir.” Kâinatı, insanı, zamanı ve de kitabı okumak. Niçin okuyacaktır insan; bilmek için değil, öğrenmek için değil, yaşamak için, bilgi ile d/olmak için. Bilgiyi bilince çevirebilmek için… Bilince dönüşmeyen okumanın, hakikate götürmeyen kitabın insanı kafa karışıklığına götürmekten öte bir işlevi olamayacaktır. Bir dünyadır kitap. Dünya baştan aşağıya bir kitaptır. Ve ancak kitapla olanlar ol’acaktır ve ancak kitapla olanlar var olacaktır.