Muhterem Kardeşlerim…
Her yazımızda olduğu gibi, sizlere önemli konuları öncelikle sahih kaynaklardan, Tam İlmihal Saadeti Ebediyye, İmamı Rabbani Hazretlerinin Mektubat, Hakikat Kitab Evinin İhlas Yayınlarından faydalanarak sizleri bilgilendirelim istiyoruz.
Efendim;
“Ramazan günü Orucu bozup kefaret gerektirenler ve gerektirmeyenler nelerdir?” Kısaca anlatalım…
Kefaret gerektirenler şunlardır:
1- Bilerek yiyip içmek.
2- Cinsel ilişkiye girmek.
3- Ramazanda, kaza gerektiren bir şey yaparak Orucunu bozanın, aynı Ramazanın başka gününde de bu şeyi, "nasıl olsa kefaret gerektirmiyor" diye kasten yine yapması.
4- Sigara içmek.
5- Gıybet, sürme çekmek ve kan aldırmak gibi, Orucu bozmadığı iyi bilinen şeyden sonra, Oruç bozuldu sanarak, yiyip içmek.
Ramazan Orucunu kasten bozduğu hâlde, kefaret gerektirmeyen bazı hâller:
Bir kadın, Orucunu kasten bozsa, sonra o gün iftardan önce hayz olsa kefaret gerekmez. (Tahtâvî)
Orucunu kasten bozduktan sonra, o gün bayılana veya Oruç tutamayacak kadar hastalanana kefaret gerekmez. (Hindiyye, Kadıhan)
Ciddi bir tehditle Orucu bozdurulan kimseye kefaret gerekmez. (Kadıhan)
Susuzluktan hastalanacak veya ölebilecek durumda olan kimse, Orucu bozup, kaza edebilir. Kefaret gerekmez. (Redd-ül-muhtar)
Niyetli Orucu sefere çıkınca bozmak günahtır, ama günah işlese de, seferde bozduğu için kefaret gerekmez. (Cevhere)
Ağız dolusu kusan veya ihtilam olan kimse, Orucum bozuldu sanarak yiyip içerse kefaret gerekmez. (Redd-ül-muhtar)
İğne olduktan sonra yiyip içse, kefaret gerekmediği gibi, kâğıt, taş, pamuk, ot, pişmemiş pirinç gibi ilaç ve gıda olmayan şeyi kasten yutmak da kefaret gerektirmez. (Nimet-i İslam)
Daha imsak vaktine vakit var sanarak veya güneş battı diye yiyip içenin Orucu bozulur, kefaret gerekmez. (M. Zühdiyye)
Şâfiî'de, ilişkide bulunan erkeğe kefaret gerekir, hanımına kefaret gerekmez. (Tuhfe)
Ramazan ayı dışında, ne sebeple Oruç bozulursa bozulsun kefaret gerekmez.
Oruç kefareti var mıdır?
Elbette vardır. Geceden niyetli Orucunu, kasten bozana kefaret lazım geldiği din kitaplarının hepsinde yazılıdır. Kütüb-i Sitte isimli meşhur altı Hadis kitabından Buhari, Müslim, Ebu Davud, Tirmizi ve Nesai'de mevcuttur. En kıymetli bu beş Hadis kitabına inanmayan eğer misyoner değilse cahil veya hain biridir.
Hazreti Ebu Hüreyre'nin rivayet ettiği Hadis-i Şerif şöyledir:
Bir kimse, Peygamber Efendimize gelerek, “Helak oldum ya Resulallah” dedi. Peygamber Efendimiz, ne olduğunu sordu. O da Ramazan Orucunu kasten bozduğunu söyledi. Peygamber Efendimiz, bir köle azat etmesini bildirdi. Kölesi olmadığını bildirince, aralıksız iki ay oruç tutmasını emretti. Bunu da yapamayacağını bildirince, fakir doyurmasını bildirdi.
İslam Âlimleri de, geceden niyetli Orucunu bir mazeretsiz kasten bozan kimsenin kefaret olarak, varsa bir köle azat etmesini, yoksa peş peşe 60 gün Oruç tutmasını, Oruç da tutamazsa, 60 fakiri doyurmasını bildirmişlerdir. (Redd-ül Muhtar)
Peygamber Efendimizin bildirdiği hükmü kabul etmeyen, Allahü Teâlâ’nın emrini kabul etmemiş olur. Çünkü Kur'an-ı Kerimde mealen buyuruluyor ki:
“Resule itaat eden, Allah’a itaat etmiş olur.” [Nisa 80]
Oruç kefareti nasıl tutulur?
Oruç kefareti için peş peşe, 60 gün Oruç tutar. 60 gün sonra, tutmadığı her gün için, birer gün daha tutar. Birkaç Ramazanda kefaretleri olan veya bir Ramazanda, 2 gün kefareti olan kimse, birinci kefareti yapmamış ise, ikisi için yalnız bir kefaret yapar. Birinci kefareti yapmış ise, ikinci kefareti de, ayrıca yapar.
Kefaret Orucu, hastalık, yolculuk gibi bir özür ile veya Bayram günlerine rastlamak sebebi ile bozulursa veya Ramazana rastlarsa, yeniden 60 gün tutmak gerekir. Bayram günlerinde bozmazsa, yine yeniden başlaması gerekir. Hayz ve nifas sebebi ile bozunca, yeniden başlamaz. Temizlenince, geri kalan günleri tamamlar.
Ramazanda mazeretsiz Oruç tutmamak haramdır, büyük günahtır. Önce, tutulmayan Oruçlar için tevbe edilir. Sonra gününe gün, yani kaç gün tutulmamışsa o kadar gün kaza Orucu tutulur. Bir kimse, Ramazan ayında 30 gün Oruç tutamasa, tutamadığı gün kadar kaza Orucu tutar. Bu Oruçlara kefaret gerekmez. Kefaret, Oruç tutmamanın değil, niyetli iken Ramazan Orucunu kasten bozmanın cezasıdır. Çok yaşlanıp, ölünceye kadar Ramazan Orucunu veya kaza oruçlarını tutamayacak ihtiyar ve iyi olmasından ümit kesilen hasta, gizli olarak yiyip içer.
Hadis-i Şerifte, “Oruç tutamayacak kadar yaşlı veya iyi olmasından ümit kesilen hasta fidye verir” buyuruluyor.
Çok yaşlı olup Oruç tutamayan kimse, zengin ise, her günün Orucu için fidye verir. Fakir olan fidye vermez, dua eder.
Fidye olarak, her gün için bir Fıtra miktarı Un, Hurma veya Üzüm verilir. Mesela 30 gün Oruç için 53 kg Un veya 105 kg Hurma veya Üzüm verilmesi kâfidir. Yahut bu kadar Unun kıymeti kadar Altın veya Gümüş para, tutulamayan otuz gün Orucun fidyesi olarak, bir veya birkaç fakire, Ramazanın başında veya sonunda verilebilir. Fakir, aldığı fidyeyi kendisi kullandığı gibi, başka birine de verebilir. Fidye verdikten sonra, Oruç tutabilecek hâle gelen kimse, tutamadığı Oruçlarını kaza eder. (Nehr-ül-fâık)
Hastalık, yaşlılık gibi bir özürden dolayı Ramazan Orucunu tutamayan zenginin, bu durumu ölünceye kadar devam etse, fakirlere yemek verilmesini vasiyet eder. Velisi de; onun tutamadığı her Oruç için, fakire bir fıtra veya değerini verir. (Bedâyi)
Devamlı hasta veya çok yaşlı olup, kefaret Orucunu tutamayan ne yapar?
Devamlı hasta veya çok yaşlı olup, 60 gün kefaret Orucunu tutamayan kimse, 60 fakiri sabah akşam veya öğle akşam olmak üzere, bir günde iki kere doyurur. Hepsinin aynı günde yemeleri şart değildir. Bir fakiri her gün iki defa doyurmak üzere 60 gün veya her gün bir defa doyurmak üzere 120 gün yedirmek de olur. Yahut 60 fakirin her birine, bir Fıtra miktarı, Fıtra olarak verilen ürünlerden birini verir. Yahut bunların kıymeti kadar Ekmek, başka mal veya Altın vermek de caizdir. Kendisini doyurması için fakire kâğıt para da verilebilir. Fıtra miktarı ürün veya mal, bir fakire 60 gün devamlı verilir. 60 günlüğü, bir fakire bir günde toplu verilirse, bir günlük verilmiş olur. Buna dikkat etmek gerekir. Diyelim ki, sabah akşam iki ekmek yiyorsa, her gün iki ekmek vermek gerekir. 120 ekmek bir seferde verilirse, bir günlük verilmiş olur.
Allahu Teâlâ bu mübarek günler, geceler hürmetine günahlarımızı affeylesin, ahir ve akıbetimizi hayreylesin inşaallah. (Amin)