Muhterem Kardeşlerim…
Her yazımızda olduğu gibi, sizlere önemli konuları öncelikle sahih kaynaklardan, Tam İlmihal Saadeti Ebediyye, İmamı Rabbani Hazretlerinin Mektubat, Hakikat Kitab Evinin İhlas Yayınlarından faydalanarak sizleri bilgilendirelim istiyoruz.
Bu günkü yazımızda da sizlere kaynakları ile birlikte Hadis-i Şerifler ışığında Oruç tutmak faydalıdır, vücuda zarar vermez konusundan bahsetmek istedik.
Efendim;
Allahü Teâlâ zararlı olan bir şeyi emretmez.
Tıp uzmanları diyor ki:
Oruçlu kimselerde adrenalin ve kortizon hormonları kana daha kolaylıkla karışmaktadır. Bu hormonlar, tesirlerini kanserli hücreler üzerinde de göstermektedir. Böylece bu hormonlar kansere karşı bir çeşit kalkan rolünü oynamakta, yani kanser hücrelerinin çoğalmasını önlemektedir. Oruç tutan bünye, adeta bakıma girer, iç organları saran yağlar erir, vücudun zindeliği artar, direnme gücü kazanır, mide, böbrek, şeker, kalb ve karaciğer hastalıklarına karşı mukavemeti artar.
Karaciğer, Oruçlu iken, 3-5 saat istirahat eder, gıda depolama işine bir müddet ara vermiş olur. Bu arada, korunma sistemini güçlendirici globülinleri hazırlar. Midedeki kaslar ve salgı ifraz eden hücreler, Oruç müddetince birkaç saat dinlenir. Kan hacmi de azaldığı için tansiyon düşerek kalb rahatlar.
Gıda artıkları iyi yakılmayınca, damarları yıpratır. Yakılmayan yağlar, damarları daraltır, damar sertliği denilen rahatsızlığa sebep olur. Akşama doğru vücutta gıda hemen hiç kalmaz. Yani bütün gıdalar yakılmış olur. Bu bakımdan bazı hastalıklara, bilhassa damar sertliği olanlara oruç tutmak iyi gelmektedir. Oruç iken vücudun diğer organlarında da dinlenme olur. Az yemek ve Oruç tutmak vücudun sıhhati için önemlidir. Zekât, malın kiridir. Zekât veren, malını kirden koruduğu gibi, oruç tutan, vücudunun zekâtını ödemiş, onu hastalıklardan korumuş olur.
Peygamber Efendimiz, “Her şeyin bir zekâtı vardır. Vücudun zekâtıysa oruçtur. Oruç tutun, sıhhat bulun” buyurmuştur. (İbni Mace, Taberanî)
Orucun faydaları çoktur.
İki Hadis-i Şerif:
“Oruç, eti eritir ve Cehennem ateşinden uzaklaştırır. Gözlerin görmediği, kulakların işitmediği ve hiç kimsenin hatırına gelmeyen nimetler, ancak oruç tutana nasip olur.” [Taberanî]
“Allah rızası için bir gün oruç tutan kimseyi Allahü Teâlâ, bu bir günlük oruç sebebiyle Cehennem ateşinden 70 yıl uzak tutar.” [Buhârî]
Orucun sevabı diğer ibadetlere göre daha fazladır.
Hadis-i Kudside, “Her iyiliğe, 10 mislinden 700 misline kadar sevab verilir, fakat Oruç bana mahsustur, onun mükâfatını ben veririm, çünkü kulum, benim için şehvetini ve yeme içmesini bırakmıştır” buyuruldu. (Buhârî)
Her iyiliğin sevabını Allahü Teâlâ verdiği hâlde, Orucun sevabı için, “Ben veririm” buyurmasının hikmeti vardır. Yeryüzünün tamamı Allahü Teâlâ’nın mülkü olduğu hâlde, Kâbe’ye "Beytullah) yani (Allah’ın evi) denmesi, ona şeref vermek içindir. “Oruç bana mahsustur” demekle de ona özel bir şeref vermiştir. Oruç tutana verilecek sevabın muayyen bir ölçüsü yoktur. Oruçlunun durumuna göre, çok sevab verilecektir. Başkaları Oruç yerken Oruç tutmak daha sevabdır.
Hadis-i Şerifte, “Oruçlunun yanında oruçsuzlar yiyince, Melekler Oruçluya dua eder” buyuruldu. (Tirmizî)
Herhangi bir sebeple Nafile Oruç tutamayan, şükretmeli; misafirlere, fakirlere yemek yedirmelidir.
Hadis-i Şerifte, “Şükredip yemek yediren, sabredip oruç tutan gibidir” buyuruldu. (Tirmizi)
Şükredenlere çok mükâfat verilecektir. Şükür, İslamiyet’e uymak demektir.
İmam-ı Rabbani hazretleri, “Ramazanda nafile ibadetlere verilen sevap, başka aylarda yapılan Farzlar gibidir. Bu ayda yapılan bir Farz, başka aylarda yapılan yetmiş Farz gibidir. Bu aya saygısızlık edenin, bu ayda günah işleyenin bütün senesi günah işlemekle geçer” buyurmaktadır.
O halde bilhassa Ramazan ayında günah işlemekten daha çok sakınmak gerekir. Mübarek yerlerde yapılan ibadetlere de daha çok sevap verilir.
Hadis-i Şerifte, “Mekke’de bir Ramazan Orucu tutmak, başka yerde tutulan bin Ramazan Orucundan efdaldir” buyuruldu. (Bezzar)
Cuma günü yapılan ibadetlere de kat kat sevap verilir. Cuma günü işlenen günahlar da iki kat yazılır. Kıymetli günlerin değerini bilmek ve gereğini yapmak gerekir.
Oruç tutmak, insan sağlığı için zararlı değil, aksine çok faydalıdır. Çünkü Allahü Teâlâ, kullarına, zararlı bir şey emretmez. Zira Peygamber Efendimiz de;
“Oruç tutunuz, sıhhat bulunuz” buyurmuştur.
Oruç tutmak, mide rahatsızlığına sebep olmadığı gibi, aksine midenin sıhhati için çok faydalıdır. Bu husus, doktorlar tarafından, kesin bir şekilde ispat edilmiştir. Yabancı dillerde, mütehassıs doktorlar tarafından yazılmış tıp kitaplarında, birçok hastalıkların perhiz yapmakla tedavi edilecekleri, yahut perhiz yaparak tedavinin kolaylaşacağı bildirilmektedir.
Oruç, durmadan çalışan mide ile beraber bütün sindirim sisteminin istirahate sevk edilmesi ve insan vücudunun bir tasfiyeye tabi tutulmasıdır. Böylece, sindirim sistemi dinlendirilmiş olur.
İnsanlarda en çok görülen rahatsızlık, sindirim bozukluğudur. Bu hâl, şişmanlık, kalp, damar, şeker hastalıklarına ve tansiyon yüksekliğine sebep olmaktadır. Oruç, bütün bu hastalıklara karşı, koruyuculuk vazifesi yaptığı gibi, bir de tedavi vasıtası olmaktadır.
Oruç tutan, güçlü bir irade kuvveti kazanır. Bu sebeple alkol, uyuşturucu gibi, kötü alışkanlıklardan Oruç vesilesi ile kurtulanlar çok görülmektedir.
Oruç, vücuttaki karbonhidrat, protein ve bilhassa yağ depolarının harekete geçirilmesini sağlar. Oruç sayesinde madde süzmekten kurtulan böbrekler, dinlenme ve tamir, yenilenme imkânı bulurlar.
Oruç tutma zamanı, Kamerî aylara göre tayin edildiğinden, her sene, şemsî sene hesabıyla önceki seneye göre 10-11 gün evvel gelir. Bu sebepten, yaklaşık otuz üç sene içinde her mevsimde Oruç tutmak mümkün olmaktadır.
Oruç tutmanın güç olduğu yerlerde, Oruçlarını bozmayanlara, daha çok sevap verilir. Mazeretsiz açıkça Oruç yiyen, bu aya hürmet etmemiş olur.
Oruç, insan sağlığı için her bakımdan faydalıdır. Zira Oruç tutanlarda, gündüz kan hacminin, doku suyunun azaldığı ve sonuçta minima, küçük tansiyonun düştüğü, kalbin rahatladığı tetkikler sonucu anlaşılmıştır. Oruç tutan kişinin sinir sistemi de, bir rahatlama içindedir. Bir ibadeti yerine getirme mutluluğu, gerginlikleri, sıkıntıları azaltır hatta yok eder.
Orucun manevi faydası da vardır
Oruç, insanlara hem maddi, hem de manevi faydalar sağlamaktadır. Bütün bir sene, çeşitli yemekleri eritmek için yorulan insan midesi ve bağırsakları, senede bir ay dinlenerek sağlığını korumuş olmaktadır. Bunlar maddi faydalarındandır.
Manevi faydası ise, Oruç tutan bir insan, aç kalmış bir insanın çektiği ızdırabı hissederek, muhtaçlara yardım etmek ihtiyacını duyar. Bu da, insanların birbirlerine yardım etmelerine sebep olur. Birbirlerine yardım eden insan topluluğu arasında ise, çekişmeler olmaz. Ayrıca Allahü Teâlâ’nın emrini yerine getirmek için gündüzleri bir ay Oruç tutan bir Müslüman, Cenab-ı Hakkın diğer emirlerini yerine getirme alışkanlığını da kazanır ve başka emirleri yapmaya istidat yani kabiliyet elde eder.
Oruç tutanın, yalnız mideyi dinlendirmeyi, perhiz yapmayı düşünmesi, Orucun sahih ve makbul olmamasına sebep olur. Zira Oruç, yalnız aç ve susuz durmaktan, zahiri ve lüzumsuz amellerden ibaret değildir. Orucun, batıni birçok faydaları da vardır. İlmi ve anlayışı yüksek olanlar, bedenin ruhun mekânı ve nefsin arzularının dönüp durduğu yer olduğunu biliriler. Nefsin, bedeni arzuları ne kadar çok olur ve bedene ne kadar galip gelirse, ruhun gelişmesi de, o kadar az ve hatta hiç olmaz. Bütün dinlerde, nefsin arzularını yapmamak yani riyazet çekmek, Allahü Teâlâ’ya yaklaşmaya vesile olur diye bildirilmiştir. Sadece yeme, içmeyi terk ederek, yalandan, gıybetten uzaklaşılmayarak tutulan bir Orucun, faydasız bir amel olduğunu, İslâm Âlimleri bildirmişlerdir.
Oruç, senede bir ay yani Ramazan ayında, yalnız gündüzleri orucu bozan şeylerden uzaklaşmak demektir. Aç ve susuz kalmanın ne demek olduğu, Oruç tutarak daha iyi anlaşılmakta, fakirlere, muhtaçlara yardım etme ihtiyacı duyulmakta ve insanların birbirlerine yardım etmelerine sebep olmaktadır. Böylece insanlar arasında çekişme, kavga değil, sevgi, muhabbet ve huzur oluşmaktadır.
Orucun Allahü Teâlâ’nın emri olduğuna inanmak ve sevap beklemek lazımdır. Günlerin uzun, Oruç tutmanın güç olmasından şikâyet etmemelidir. Günün uzun olmasını, oruç tutmayanlar arasında güçlükle oruç tutmasını fırsat hatta ganimet bilmelidir.
Allahu Teala, mübarek Ramaza ayı hürmetine ümmeti Muhammed’in günahlarını affeylesin. (Amin)