İnsan hem Rahmani, hem şeytani yeteneklerle donatılmış bir varlıktır. Erdemleri de kötülük hisleri de sınırsızdır. Yani kötülüklere de iyiliklere sınırsız şekilde kabiliyetlidir. Bu itibarla iradesini kullanarak tüm yaratılmışların en üstünü olabildiği gibi, en aşağılık bir duruma da düşebilir. İnsanın sahip olduğu sınırsız kötü güçlerinden biri de zulüm damarıdır. Kur’an-ı Kerim, “İnsan çok zalim ve çok cahildir.” (Ahzab, 72.) buyurarak insanın zalimlik damarına işaret etmektedir.
Zalimlik damarı benlikten kaynaklanır. Zalimler kendilerini putlaştırırlar. Firavunları, Nemrutları oluşturan budur. Kendini ya da kendisiyle ilgili bir çıkarını korumak için aklın alamayacağı nitelikte zulüm yapma meyli ve yeteneği bulunur. Bu konuda hiçbir ayırım gözetmez; hayvan, çevre veya kendi gibi diğer insanlara yönelik olabilir. En kötü zulüm ise, masum insanlara karşı yapılanıdır. İnsanlık tarihi, günümüze kadar uzanan vahşette sınır tanımayan bu tür zulümlerle doludur.
Bu dünya, nice haksız katliamlara, cinayetlere sahne olmuştur. Hz. Âdem’in oğullarından Kabil’in Habil’i öldürmesiyle başlayan cinayetler, asırlar boyu savaşlarla, katliamlarla ve soykırımlarla günümüze kadar artarak devam etmiştir. Peygamberlerin, âkil adamların çabaları, adil gayretler, maddi ve manevi korkutmalar, zalimleri durdurmada çözüm olmamıştır.
Ancak hiç bir zamanda hiçbir zalim, bugünkü terörist İsrail kadar zulüm ve vahşette ileri gidememiştir. Gazze’de bir avuç Müslümana aylardır sınır tanımaz bir vahşet, bir soykırım uygulamaktadır. Hem de zenginlikleriyle, ordularıyla övünen, İslam ülkelerinin ve iki milyar Müslümanın gözüne baka baka ve hepsine meydan okuyarak vahşetini aralıksız olarak sürdürüyor. Ne kahredicidir ki, bütün küfür ülkeleri İsrail’i silah, araç, mühimmat, ekonomik, psikolojik, basın-yayın kısaca her alanda canla başla desteklerken, İslam ülkelerinin çoğu bırakın Filistinlilere yardım etmeyi, İsrail’i kınamaya bile cesaret edemiyor. Bunun yanında bir de “Yahudi Müslümanlar” türemiştir. Sözde Müslüman görünen bir yığın vicdansız topluluk, parçalanmış binlerce şehit bebek, çocuk ve masumlara gözünü kapatmış, Arş-ı A’la’yı titreten çığlıklara kulağını tıkamış, soykırım uygulayan İsrail ile ticaretini, çıkar ilişkilerini sürdürüyor.
Diplomatik çabalar, demokratik tepkiler, kınamalar, hatta bu zalime destek veren ülkelerin mahkemeleri zalimleri ve terör şebekesi İsrail’i durduramaz, aksine canavarlık iştahını daha da arttırır. Zalimlerin anladığı tek şey, kuvvet ve şiddettir, kafalarına vurmaktır. Masumlara yaptıklarını misliyle kendilerine uygulamaktır. İşte zalimleri ve canileri durduran, kendilerine özenenleri ve destekçilerini de caydıran bu kısastan başka değildir.
Zalim İsrail, Filistinlileri çocuk, bebek, kadın, yaşlı, hasta ayırımı yapmaksızın büyük bir vahşetle, canavarca topyekûn bütün aileleriyle öldürüyorlar. Bilmeyenler, Filistinlilerin İsrail topraklarını işgal ettiğini, İsraillilerin evlerini, tarlalarını ele geçirip Filistinli aileleri yerleştirdiklerini zanneder. Oysa tam tersi İsrail, Filistinlilerin topraklarını, evlerini, mülklerini, haksız yere barbarca ellerinden alıp Yahudi işgalcileri yerleştirmiştir. Ancak Filistinlilerin bunu kabullenmemeleri, mertçe-yiğitçe vatanlarını savunmaları, bir de gerçek Müslüman olmaları İsrail’i soykırım yapmaya sevk etmiştir.
İsrail’in hiç çekinmeden bu kadar masum insanı öldürebilmesi, vahşette sınır tanımayan gerçek yüzünü göstermektedir. Gerçekte bütün savaşlar, masumların gözetilmediği bütün saldırılar bunun gibi vahşettir. Kur’an-ı Kerim, Maide suresinin 32. Ayetinde “Kim haksız yere bir canı öldürürse, bütün insanları öldürmüş gibidir!” buyurarak aslında haksız yere bir cana kıyabilen bir kimsenin, bütün insanları öldürme potansiyeline sahip korkunç bir vahşet ruhu olduğuna işaret etmiştir. Haksız yere bir cana kıymak ile bütün insanları öldürmek arasında vahşet yönünden fark yoktur, bunu yapan onu da yapabilir, demektir. Bu nedenle Kur’an sıklıkla, zalimlerin bu özelliğine dikkat çekerek insanları buna karşı uyarmaktadır. İşte Siyonist Yahudiler, bütün insanlık için tehdit olan böyle bir ruh haline sahiptirler.
Haksız olarak Gazze halkını öldüren zalim İsrail, eğer durdurulmazsa daha birçok canları yakacaktır; bütün insanları öldürmeye varan aç bir canavarlığa dönüşecektir.
Günümüzde zalim güçler tarafından geliştirilen nükleer ve kimyasal kitle imha silahları, Kur’an’ın zalimlere yönelik bu işaretinin ne kadar haklı olduğunu ortaya koymuştur.
İnsanlığın en başından beri zulüm, defalarca başı ezilmiş ama ne yazık ki ikiyüzlülerin, destekçilerin, ahmakların ve zalime karşı ne yapılması gerektiğini bilmeyenlerin sayesinde dokuz canlı bir canavar gibi yeniden canlanmıştır. İsrail’in zalimliği de “Yahudi Müslümanlar” sayesinde bu dereceye varmıştır. Unutulmamalıdır ki aç bir canavara yalvarmak onun iştahını arttırdığı gibi, zalime yalvarmak, ondan korkmak da zalimin canavarlığını arttırır, kendini haklı görmeye başlar. Kassam’ın ve Husilerin cesareti İsrail’in korkusunu artırdı. Husi Müslümanlar gibi korkusuz birkaç Müslüman grup daha Kassam’a destek olsaydı, İsrail bu kadar zulmü yapamaz, kuyruğunu bacaklarının arasına kıstırır, rezil ve zelil olup giderdi.
Peygamber (ASV) zulme razı olmanın, zalimi desteklemenin de zulüm olduğunu bildirmiştir. Bu itibarla İsrail zulmüne sessiz kalanlar, çıkar ve ticari ilişkilerini sürdürenler, İsrail’i boykota katılmayanlar ve tarafsız duran Müslümanlar da İsrail kadar zalimdir.
Başta zalim İsrail olmak üzere, cennet gibi yaratılan dünyayı cehenneme çeviren zalimler için ebedi cehennem hazırlanmıştır. Bu da bu fani dünyada müminler için bir tesellidir. Zalimlerin, yürek dağlayan vahşice katliamları elbette cezasız kalmayacaktır.