KAYBEDENLER

 

 

İnsanlık tarihine de bakıldığında; bir şekilde göze çarpan olgunun sınav olduğunu, tüm savaşım ve mücadelelerin; tüm tarzların ve yaklaşımların, tüm kazanç ve kayıpların da hep bu sınav kapsamında olduğunu söylemek mümkün…

 

Kazanmak veya kaybetmeye bakışımız da neyi ne ile ölçtüğümüze yani değerlerimize/ölçütlerimize göre değişir. Ancak insanlığın ortak değerleri denen bazı değerler vardır ki hemen hemen hiçbir din ve öğretinin bunları pek değiştirmediği, olduğu gibi kabul ettiğini görmekteyiz. İnsanın fıtratına kodlanmış bu değerlere insani/vicdani değerler diyoruz.

 

 İşte genel anlamda zalimler/gücü, zulmetmek için kullananlar, zulmetmek için güç toplayanlar, hiçbir kural tanımadan gücü/parayı önceleyenler ve bu yönde davranan toplumlar, kazanmış gibi görünseler de insani/vicdani anlamda bu sınavı kaybetmişlerdir. 

 

Bu bağlamda, Gazze’ de, bu göreceli güçlüler, bu soykırımcı katiller, bu kural tanımayan emperyal kesimler kaybetmiştir.

 

Hiçbir şey olmamış gibi hayatına devam edenler, kapısını, penceresini kapatanlar kaybetmiştir.

 

Hatırlamaktan, gündeme almaktan rahatsız olanlar, unutturmaya çalışanlar, saptıranlar, mağdur olanı suçlayanlar, zalimin yanında duranlar kaybetmiştir.

 

Eliyle, diliyle, gönlü ile, vicdanı ile, imkanları ile müdahale etmeyenler kaybetmiştir. 

 

Bu soykırımı fırsata çevirenler kaybetmiştir.

 

Bu soykırımı normal bir savaş olarak tasvir eden ve bu tarz algılar yayan ve böyle yaklaşanlar kaybetmiştir.

 

Sorumluluktan kaçanlar, korkanlar kaybetmiştir.

 

Toplumu içindeki protestoları bastıranlar kaybetmiştir.

 

Toplum olarak sivil protestolara katkı olsun diye soykırımcıların mallarına karşı yapabildiği kadarıyla tavır alan toplumun bu davranışına karşı, bu eylem sonucu bu malların fiyatları indirildiği ve raflarda kaldığı bir ortamı fırsata çeviren ve kendi mallarının fiyatını yükselten, içinde yerli ve milli olduğu iddiasında bulunanların da olduğu firmalar kaybetmiştir.

 

Soykırımcılarla ticareti kesmeyen, bunu tevil eden, bunun, soykırıma uğrayan çocuk sayısını arttırdığını bildiği halde buna devam edenler kaybetmiştir.

 

Bu ticareti eleştirmeyenler, karşı durmayanlar, bu ticareti yapmayın diyenleri eleştirip; bu ticareti yapanları savunanlar kaybetmiştir. 

 

Direkt veya dolaylı yollardan da olsa savaşarak Gazze’nin yanında olmayanlar; soykırımın/soykırımcıların karşısında olmayanlar, sivil tavırlarla ve uluslararası yargı mekanizmalarında da Gazze’nin yanında durmayanlar, destek açıklamayanlar, Güney Afrika’nın açtığı soykırım davasına müdahil olma imkânı olup bunu yapmayanlar kaybetmiştir.

 

Geçmişte de ağır bedeller ödemiş ve şimdi de ağır bedeller ödeyen ve tüm kuşatılmışlıklarına, imkansızlıklarına rağmen direkt ve/veya dolaylı olarak açıkça soykırımcı emperyalizme karşı duran ve savaşan Yemen, Irak, Lübnan, Suriye, İran ve diğer bazı toplumlara ve hatta Filistin direnişine bile çamur atanlar kaybetmiştir. 

 

Başta Avrupa ve batı olmak üzere Müslüman toplumlar da dahil yapılan sivil ve etkili eylemlerin önünü kesmeye çalışanlar kaybetmiştir.

 

İnsanlığın ortak değerlerine karşı konumlanmış küresel elitizm/elitler ve onların, çıkarları için kullandıkları ve evrensel olduğunu iddia ettikleri tüm seküler değerler kaybetmiştir. 

 

Gazzeli çocuklar kazanmıştır, sünnisi ve şiisiyle Hüseyin’in, Ali’nin torunları ve takipçileri kazanmıştır.

 

Iraklı çocuklar, Suriyeli çocuklar, Yemenli çocuklar kazanmıştır.

 

İnsanlığın ortak vicdanı ve değerleri, ilahi kurallar ve ilahi paradigma kazanmıştır. 

 

Emperyalist, faşist, soykırımcı, talancı zihniyet ve değerler kaybetmiştir.