Havaların soğumaya başlamasıyla, insan vücudunda yağlanmanın artması ve buna bağlı olarak da halsizlik, isteksizlik ve yorgunluğun ortaya çıkması görülür. Bunun sonucunda da soğuk kış aylarında vücut, viral ve bakteriyel enfeksiyonlara karşı daha savunmasız bir duruma gelir. Vücudun bağışıklık sisteminin zayıflamaya başlamasıyla da ve grip, nezle gibi bulaşıcı ve soğuk algınlıklarına yakalanma riski oldukça artar. Son günlerde Şanlıurfa'da ciddi bir salgının olduğu, hatta uzmanlardan edindiğimiz bilgilere göre en az dört virüsün etkili olması bunun bariz bir örneğidir.
Vücut direncinin düşmesi kişinin kendini yorgun ve bitkin hissetmesiyle beraber, vücudunda oluşan enfeksiyon ve yaraların daha yavaş iyileşmesine, doku iltihaplanmalarına, kaslarda zayıflamalara neden olabilir. Bu nedenle kış mevsiminde beslenme alışkanlıklarında bazı değişikliklerin yapılması söz konusu sıkıntıların yaşanmaması veya minimize edilmesi açısından önemlidir. Bu değişikliklerin başında bol, yağlı yemeklerden kaçınma, et ve yağ ağırlıklı beslenme yerine sebze ve meyve ağırlıklı beslenme vitamin dengesi açısından önem arz eder.
Ayrıca bu aylarda bol sıvı tüketimi de önemlidir. Sıvı tüketiminin bir kısmının kış çayları olarak adlandırılan bazı bitki çayları ile giderilmesi bağışıklık sisteminin güçlendirilerek vücudun hastalıklara karşı etkin bir koruma sistemini sağlaması açısından önemlidir. Ancak bu çayların kullanılmasında bir sınır ve bir kural olmalıdır. Bu çayların ilaç olarak, iyileştirici ana unsur görülmesinden ziyade yardımcı bir destek olarak görülmesi daha uygun olur. Toplumda bitkidir bir zararı yoktur gibi var olan algı yanlıştır. Zira her bitki faydalı olamayacağı gibi, bazı bitkilerin de ancak bazı özellikleri açısından önemli olduğu ve bu özelliklerin aşılmaması şartıyla faydalı olabildiği unutulmamalıdır.
Kış çayları, genellikle yaprak ve çiçeklerinden faydalanılan ıhlamur, adaçayı, kekik (zahter), papatya, zeytin yaprağı, hibiskus, nane vb. elde edilen çaylardır. Bu bitkilerin kullanılan çiçek veya yapraklarının her birisi ayrı olmak üzere, karıştırılmadan yeteri miktarda çay gibi demlenmesi (infüzyon metodu) ile elde edilen bitki çayları gün içinde iki fincanı geçmeyecek şekilde tüketilmesi faydalı olur. Söz konusu bitkilerin bir gün içinde hepsinin ayrı ayrı veya karıştırılarak değil, her birisi ayrı ayrı kullanılması gerektiği gibi bir gün içinde en fazla iki bitkiden elde edilen farklı çayların içilmesi önerilir. Özellikle kronik hastalığı olan kişilerin bu çayları tüketmeden önce doktora danışmaları gerekebilir. Zira kullanılan bazı ilaçların etken maddeleri bazı bitkilerde var olan maddelere tepki oluşturması söz konusu olabilmektedir. Ayrıca bazı bitki çaylarının fazla tüketilmesi kan basıncında artma (tansiyon yükselmesi) gibi sorunlara yol açtığı uzmanların dile getirdiği durumlardır. Bu nedenle kış çaylarının abartılmadan (1-2 fincan), kararında ve birbirinden bağımsız olarak tüketilmesi önerilir.
Her bitki sadece bitki olması açısından masum olarak görülmemesi gerekir. Özellikle Komşumuz, akrabamıza, veya köylümüz vb. gibi birileri tarafından önerilen ve daha önce tanımadığımız, görmediğimiz bir bitkinin veya bir karışımın kullanılmasından da mutlak surette kaçınılması veya uzman birinin görüşüne başvurulması gerektiği hususunda titiz davranılması gerekir.
Afiyette kalın