HER İHTİMAL MÜMKÜN

 

 

Küresel egemen iradenin gerçekleştirmekte olduğu soykırım devam ediyor. İsrail’in durmasına izin verilmiyor. Hem ABD hem de Britanya dışişleri bakanlarının son yaptıkları açıklamalar ve sahadaki eylemleri bu algıları güçlendiriyor. Üstelik Lübnan cephesinde orta yoğunlukta devam eden savaşın alevlendirilmesi dillendiriliyor. Lübnan direnişinin bu hafta yaptığı iki eylem dikkat çekiciydi. Biri İsrail demir kubbe bataryalarının bombalanması, diğeri ise İsrail rejiminin elektronik casusluk altyapısına yönelik operasyonun füze kamerası ile çekilmiş görüntülerinin servis edilmesi. Daha doğrusu bu füzelerin ilk kez kullanılması. Bu taktiğin, olası Lübnan’ a saldırı girişimleri öncesi önleyici bir caydırıcılık gösterisi olması ihtimal dahilindedir. Muhtemelen daha ne gibi sürprizler ve sürpriz silahlar olabileceğine dair bir algı oluşturma ve uyarıya da tekabül etmektedir…

 

Kızıldeniz’i tekrar İsrail’e açmak için ABD ve Britanya öncülüğünde Yemen’ e yapılan hava saldırılarının da Ensarullah’ ı bu duruşundan vazgeçiremeyeceği net olarak ortaya çıkmıştır.

 

Gazze’de de direnişin tahrip etme, imha ve kayıp verdirme etkisi artmaktadır.

 

*

 

Soykırım davasında da ilk kararın bugün (26.01.2024) verilmesi bekleniyor. HAMAS, Uluslararası Adalet Divanı'ndaki soykırım davasında ateşkes kararının çıkması durumunda, işgal rejimi buna uyduğu müddetçe kendilerinin de ateşkese uyacakları açıklamasında bulundu.

 

İslam ülkelerinin mahkeme kararı öncesi sessiz ve ilgisiz konumları dikkat çekici.

 

Terörizmi aşan yöntemlerle Gazze halkını aç bırakan ve temel insani ihtiyaçlarını kısan İsrail, yardım/yemek almaya giden çocuklara bile ateş açmaktan imtina etmiyor. Dün yemek almaya gidenlere açılan ateşle vurulan çocuklardan biri yere düşünce, onu yerden kaldırmak üzere yanına giden diğer kardeşine de ateş açılması sadece rutin örneklerden biri…

 

Hem dava hem de devam eden soykırım hakkında umut verici açıklamalar da yok değil.

 

Finlandiya Dışişleri Bakanı Elina Valtonen, Alman medya kurumu Redaktions Netzwerk Deutschland'a (RND) verdiği röportajda, her gün Gazze’de çok sayıda sivilin öldüğünü ve İsrail’in bunu önlemek için yeterli çabayı göstermediğini belirten açıklaması bunlardan biri.

 

Valtone, “…meşru müdafaa dönemi bitti. Çok açık söylüyorum, artık yeter, Gazze'deki sivil halkın çatışmalarda derhal 'insani ara'ya ve insani yardıma ihtiyacı var. Çok sayıda kamyonun sınırı geçmesine izin verilmeli ve herkese gıdalar dağıtılmalı. İsrail, insani yardım malzemelerinin Gazze Şeridi'ne girişine izin vermek için daha fazla sınır kapısını açmalı.

 

Bir diğer açıklama ise UCM'de Filistinli mağdurları savunan Fransız avukat Gilles Devers’ten. Devers, Uluslararası Ceza Mahkemesinin (UCM) İsrailli yetkililer hakkında yakalama kararı çıkarması için savcılığın elinde yeterince delil bulunduğunu belirtmesi bunlar arasında sayılabilir. Elbette bu açıklamalar, yaşanan dehşet ve soykırım konusunda çok yetersiz, ayrıca sahada bir etkisi yok ama yine de olumlu yansımaları olabiliyor. Bu insanlık suçunun cazası, Batının Bosna’ da yaptığı Srebrenitsa soykırımında olduğu gibi bir ceza olmamalı. Bu konuda insanlığa büyük görevler düştüğü muhakkak. Bunun en hafif cezası; İsrail denen cerahattan dünyayı kurtarmak olmalıdır. Bu da küresel bir irade ve bilinci gerekli kılmaktadır.

 

Sonuç olarak genel gidişata dair ve özellikle Gazze’ de devam eden soykırıma yönelik her ihtimal mümkün. Yeni bir cephe ile savaşın bölgeselleşmesi yada ani bir karar değişikliği ile ani bir ateşkes…