Aksa Tufanı'nın başladığı 7 Ekim 2023 süreciyle birlikte, ak ile karanın, iyi ile kötünün, doğru ile yanlışın, netleşmesini beraberinde getirdiğı gibi; durulması gereken ve gerekmeyen yerleri de en belirgin; hemde vazıh bir şekilde tüm insanlığın vicdanına sundu! Artık bu günden sonra, mazeretlerin kapısı kapanmış, kim kimin/kimlerin safında duracağına/durduğuna karar verme anı gelmiş oldu... İzzeddin el-kassam tuğayları, Hamas mücahidleri olan kardeşlerimiz, Aksa Tufanı hareketiyle; izzet ve şerefin yalnızca Allah'a Resûlüne ve mü’minlere ait olduğunu, uyguladıkları savaş hukukayla herkese göstermiş oldular... Özellikle Esirler takasında, tüm dünya insanları bu gerçeği gördüklarinde, şaşkınlıklarını gizleyemediklerini herkes sosyal ve görsel medya gördü zaten. Bakınız bu gün, dünyanın tüm devletlerinin bayraklarını yana yana getirirseniz; tümünün Filistin bayraklarının dalgalandığı kadar dalgalanmadıklarını görürsünüz! Hâlbuki kendi öz vatanında bile, siyonistler bunu yasaklamışken hem de! İşte izzet ve zillet ehlinin kim olduğu böylece ortaya çıkmış durumdadır!
"Müminleri bırakıp kâfirleri dost edinenler, onların yanında izzet mi arıyorlar? Bilsinler ki bütün izzet yalnızca Allah’a aittir. (Nisa.139)
Bu ayet, tüm dünyaya bir ultimatomdur aynı zamanda. Ona göre, kim nerede durması gerektiğine karar vermelidir.
"Hâlbuki bütün izzet ve üstünlük Allah'ın, elçisinin ve müminlerindir. Fakat münafıklar bilmezler. Onlar, “Andolsun, eğer Medine'ye dönersek, üstün olan, zayıf olanı oradan mutlaka çıkaracaktır” diyorlardı. Halbuki, asıl üstünlük ancak Allah, Peygamber'i ve müminlerindir. (Münafikun. 8)
Siyonistlerin, ABD ve Avrupa'nın kağıttan gemileri yardıma geldiklerini görünce; Haması bir iki günde bitireceklerini zannettiler... Jalbuki yanıldılar. Kim ki Allah'ın arzında, Allah'a kafa tutarsa; Allah onları zelil ve rezil eder. Bakınız İsrail’in ne demir kubbesi işe yarıyor ne de zırhlı araçları. Çamura saplanan kefere, utancından geri adım da atamıyor!
Onun için, Gazze ve Filistini konuşurken, İzzeddin el-kassam tuğaylarını ve Hamas'ın yiğitlerini gündemde tutmaya çalışırken, lütfen zihin kodlarımızı; Kur'an ve Sünnet süzgecinden iyi geçirmeliyiz... Çünkü zihin kodları, Kur'an ve sünneti referans almayan fertler ve toplumlar; sağlıklı düşünemedikleri gibi, hak sahiplerine haklarını da teslim etmeyi bilemezler.
Onun için biz Müslümnalar olarak, her işimizde, hatt-ı hareketimizde Kur'an ve sünneti referans almak zorundayız. Evet, insanlığın onur sınavı Gazze deyince; aklımıza, Küçük Rim'in kardeşi Tarık'ın ve yüz binlerce çocukların hunharca katledildiği resimlerini gözlerimizin önüne getirmeliyiz...
Müslümnaların derdiyle dertlenmeyen bizden değildir, nebevi buyruğu yolumuza ve rotamıza pusula yaparak; kimlerin ne dediğine değil, Allah ve Resulü'nün ne buyurduklarına bakarak, Gazze'yi, Filistini, Aksa'yı ve Hamas'ı konuşmalıyız...
Yaşadığımız coğrafyada, kan ve gözyaşının eksik olmadığı günlere tanıklık ederken, hep birlikte büyük bir sınavdan geçiyoruz... Bu gün, insanım diyenin; Gazze şeridinde yaşananlara karşı, kayıtsız ve duyarsız kalmalarının mümkün olmadığı günlerdir! Her birimize ayrı ayrı vazifeler düşmektedir. Kim neyi yapabiliyorsa, onunla Mükelleftir. Kalem sahipleri kalemleriyle, sosyal medya kullanıcıları kullandıkları ağlarla, televizyon sahipleri ekranlariyla, hasılı kelam her bir insan; mahşeri vicdanın ortak sesini yükseltip Gazze için haykırmalıdırlar...
Hz. Ali’nin, bir zulme engel olamıyorsan onu insanlara duyur, bilinç ve sorumlukla hareket etmek; başta Müslümnaların, dolayısıyla insanlığın ortak vazifesidir. Bu gün itrail terör devleti, orantısız güç kullanmakla, açık hava hapishanesini andıran Gazze şehrine aylardır tonluk bombalar yağdırmaktadır!
Tüm dünya liderlerinin, bu mezalime, soykırıma, vahşet ve yıkıma; kör, sağır ve lal kalmaları elbette ki karşılıksız kalmayacaktır!
Mazlumun bedduasından sakının, zira onunla Allah arasında hiçbir perde yoktur, nebevi haber, zalimler için kötü bir akibetin habercisidir.
Rabbimizin:
Sakın, Allah’ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma! O sadece, onların işini bir güne erteliyor ki, o gün gözler dehşetten dışarı fırlamış;
Başları yukarıya kalkık, bakışları bir noktaya sabitlenmiş, zihinleri bomboş kalmış olarak toplanma yerine koşarlar. (İhrahim/42,43) buyurduğu gibi, zalimlerin yaptıkları yanlarına kar kalmayacaktır!
Bu gün, kendi topraklarında; din, namus, vatan, can ve mallarını savunmak adına, çağın en modern silahlarına sahip olan itrail'e karşı büyük bir Cihad ile mücadele eden İzzeddin el-kassam tuğaylarının şerefli mücahidleri sahipsiz değillerdir. Zalimlerin zulmü varsa mazlumun da Allah'ı vardır. Zalimler bir gün; "Zalimler, nasıl bir devrim ile devrileceklerini bileceklerdir. Ancak iman edip iyi ameller işleyenler, Allah'ı çok çok ananlar ve haksızlığa uğratıldıklarında kendilerini savunanlar müstesna; haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir. (Şuara.227) böyle bir sayha ile uyanıp cehenneme postalanacakları günler yakındır...
O zaman Kalem ve kelam sahibi olan herkese büyük görevler düşmektedir. Kimi şiirleriyle, kimi de yazı makale ve sosyal medya paylaşımlarıyla; Gazze'nin onur savaşına destek vermeleri ve onu dünyaya duyurmaları üzerlerine/üzerimize önemli bir vazifedir... İnsanlığın ortak meselesi haline gelmiş olan Gazze, Filistin ve Mescid-i Aksa'nın haklı savaşının yanında olduklarını her platformda dile getiren Avrupa halklarının; her gün ayrı bir meydanda protesto gösterileri yapmakla; sus pus olmuş İslâm ülkelerinin yöneticilerinin gözlerine adeta biber gazı sıkmaktadırlar... Adeta onlara, uyanın diyorlar ama bir türlü şirin (!) uykularından uyanamıyorlar. Ama bir gün gelecek, hepimiz mezarlarımızdan uyanacağız?
Çünkü hep söylüyoruz, yinede; Filistin, Aksa ve Gazze'yi savunmak için illaki Müslüman olmanın gerekmediği, (tabi temennimiz herkesin iman etmesi) insan olmanın yeterli olduğunu söylüyoruz... Onun için, İnsanlığın onur sınavı Gazze diyoruz. Bu gün, özellikle İslâm ülkelerinin başında bulunan idareciler ve onların arka bahçeleri mesabesinde olanlar; Gazze sınavında ya sınıfta kalıp zillet gömleğini giymeye razı olacaklar, ya da dik duruşlarını sergileyip sağa ve sola bakmadan biz de Müslümanlar olarak buradayız Gazze'nin ve Filistin'in yanındayız deyip, hem itrail'e hem de onun babacıklarına ayar vermiş olacaklar, hem de onur sınavını başarıyla geçeceklerdir. Ne dersiniz? Olur mu acaba, zaman herkesin nasıl bir yerde, kimin yanında duracağını tefsir edecektir muhakkak!
Bekleyip göreceğiz!