Gerçek dindar, bir vakit namazı kaçırdığında günlerce gözüne uyku girmez. Bir gıybet yaptığında pişmanlıktan içi içini yer. Bir kul hakkına girdiğinde o hakkı ödemeden ve helallik dinlemeden başını yastığa koymaz. Kamu malına zerre miskal zarar vermekten kalbi tir tir titrer. Faiz, yolsuzluk, hırsızlık, adaletsizlik gibi şeylere adının karışmasındansa ölmeyi tercih eder... Ne ki günümüzde böyle gerçek bir dindar bulmak imkansız değilse de çok çok zor. Ve itiraf ediyorum ben gerçek bir dindar değilim.
Hava sisli ve bulanık. Kar soğuğu var. Öğle namazı için camiye çıktım, dondum. Birkaç saattir elektrikler kesik. Şehit haberleri. Ateş düşen ocaklar. Ateş düştüğü yeri yakıyor. Değişmeyen yazgılar. Zenginin çocuğu parayı basar, askere gitmez, ihaleden ihaleye koşar. Fakirin çocuğu zenginin çocuğunu korurken ölür. Dünyanın adaleti bu. Rezil bir dünya, rezil bir düzen. Diyanet, siyaset, ticaret hepsi bu düzeni korumaya çalışıyor. Ateş düşen ocakların tek tesellisi mahkeme-i kübra. Yılbaşı yaklaşıyor. Başladı tartışmalar. Caiz mi, değil mi? Film yüzlerce kez tekrar ediyor. Ama her defasında yeni gibi.
Bir haberde İslam dünyasında Hz. İsa'nın doğum gününü ilk kutlayan millet Kürtlerdir diyor. Eğer doğruysa yılbaşı bid'atının da müsebbibi Kürtler. Nedir bu Kürtlerden çektiğimiz. Bu ülkenin İslam'la kalan tek bağı birkaç ritüel. Bunun dışındaki her şeyimiz batılı. Keşke giyimde, kuşamda, kutlamalarda onları taklit ettiğimiz kadar hukuk, demokrasi, insan hakları gibi evrensel şeylerde de taklit edebilsek! Ama ikincisi işimize gelmiyor. Sadece son dönemlerde değil, cumhuriyet kurulduğu günden beri işimize gelmiyor. Hiçbir şeyimiz orijinal değil, her şeyimiz sahte.
Kitap okuyamıyorum. Ziyaüddin Serdar'ın "Cenneti Arayan Adam" kitabını sipariş verdim. Gelince hayal kırıklığı yaşamam umarım. Vakti zamanında "Bilginin İslamileştirilmesi” konulu bazı kitaplarını okuduktan sonra hayal kırıklığı yaşamıştım çünkü. Bilginin İslamileştirilmesi neyse de günümüzde bazıları "Bilginin Türkleştirilmesi" için bütün bir insanlık müktesebatını seferber ediyor. Bunu bilgi adına yapmıyorlar, irreel bir dava uğruna yapıyorlar. Bir zamanlar bütün dünyayı kılıçla fethettiğine inandığı gibi bütün düşünceyi de fethedeceğine inanıyorlar. "Tefekkür kılıçla fethedilmez" diyen merhuma selam olsun!