Yapanı alçaltır.
Yapılanı mahveder.
Yapan, bir menfaat uğruna yapmakta olduğundan gününü kurtarma gayesine adice de olsa ulaşır. Ancak yapılan, bundan umduğu medeti elde edemez. Uyuşturucu ile tedavi olduğunu zannetmek gibi ahmakça bir yola girmiş olur. Ağrısını kısa süre dindirir ancak etkisi geçince kral çıplaktır ve çıplak olduğunu kendisi de görmektedir. Bu çıplaklık ya da işe yaramazlık kendisini öyle rahatsız eder ki, uyuşturucu niyetine yalakalarını yine devreye sokar.
Artık hazin sona doğru giden sarmalın içine girmiştir. Günlük dozunu almasa nefesi çıkmaz.
İflah olmaz bir haysiyet ve beceri sorunu, layık olmadığı makama getirilenler için yalakalara yaslanma ihtiyacı doğurur.
Bir müddet sonra kendisi de inanmaya başlar.
Çevresindekiler de bu durumdan hoşnut olurlar. Çünkü artık daha rahat kumanda edebilme imkanı doğmuştur.
Öyle ki,
Akıllı bir insanın etmeyeceği bir lafı etse bile, derhal utanmadan her mecradan yayınlarlar. Üzerine bir de “Aman efendim ne güzel konuştunuz” diyerek rezilliğin üzerine tüy dikerler.
Tabi bu durum yukarıda da vurguladığımız gibi, genellikle haysiyet ve beceri kemâlatına sahip olmayanların hasbelkader üç beş beden büyük bir konuma getirilmiş olmasıyla ortaya çıkan bir durumdur.
Bu tiplerin ıslahı kolay kolay mümkün değildir. Rehabilitasyon süreçleri çok uzun sürebilir. Yapılacak en iyi şey, derhal bertaraf etmektir.
Fakat bir daha aynı hatayı yapmamak üzere bertaraf edilmelidir. Yani yerine gelecek olan yine liyakat sahibi olmayacak biri olursa sadece kukla değiştirmiş olursunuz ki buna değişim denilemez.
Söz gelimi, teknik bilgi ve tecrübe gerektiren bir konuma teknik formasyonu ve tecrübesi olmayan birini getirecek olursanız işte bu durum sadece kuklacılara yarar.
İşin özü,
Neyi, kime emanet edecekseniz “Liyakat, liyakat, liyakat”
Aksi takdirde “Fecaat, fecaat, fecaat”
İyi okumalar...