Mezopotamya yemeklerini araştırma çerçevesinde, Urfa ve yöresinin yemekleri konusunda biraz detaylı bir araştırma yapmak istedim. Gerçi konuyla alakalı daha önceden yaptığım çalışmalarım var ise de bu defa Urfa yöresel yemeklerinin tariflerini, bu yemeklerin pratiğini defalarca yapmış olan insanlardan almak istedim. Bu amaçla Bazı Urfalı arkadaşların Altmış beş- Yetmiş yaşın üzerinde olan anneleri ile görüşüp bu yemeklerin yapılışını ve tarifini almak istedim. Ancak amacıma pek de ulaşamadım, zira onlardan da pek tatmin edici bilgiler çıkmadı. Genellikle artık bu yemeklerin yapılmıyor olması ve buna dayalı olarak da bu yemeklerin yapılışının unutulmaya yüz tutması ve unutulması “eskiden çok yapardık ama şimdi artık çocuklarımız yemiyor” gibi ifadelere sığınılarak anlatıldı. Onlardan aldığım bilgileri, alanında uzman aşçı arkadaşlardan, internetten ve kitaplardan yaptığım detaylı araştırma ile güçlendirmek istedim.
Bu konuda birçok kişiden “Yapılmasa da bu yemekler Urfa yemek kültürünün zenginliğini gösterir” gibi düşüncelere rastladım. Böyle düşünenlere ben de şunu söyledim;
“Evet, doğrudur, ancak geçmişte böyle bir zenginlik yaşanmış ise bugün de bunun devam ettirilmesi gerekir. Mesela bir insanın çok elbiseleri var olduğunu düşünelim. Bu elbiseleri gardıroplarda saklayıp istimal etmez ve hep paspal kıyafetlerle dolaşırsa o gardıroplar dolusu elbiselerinin varlığı hiç hükmündedir. Aynen bunun gibi sadece geçmişte, tarihte yemeklerin çokluğu ve sofranın zenginliği eğer bugün yaşanmıyor ve bu zenginlik üç beş tane fırın yemeğine mahkûm edilmiş ise burada bir sorun var demektir.”
Çok önemli bir geçmişe sahip bir kültürü yaşatmamak ve bugün dar kalıpların içerisine sokmak akıl karı değildir. Birçok medeniyete ev sahipliği yapmış ve birçok medeniyetin izlerini yemeklerinde taşımış bir kültürün bugün yaşatılmamasından mütelsilen her kes sorumludur. Bir yemeğin yapılması kadar sunumu da önemlidir. Mesela çok güzel hazırlanan bir yemeği, kalayı çıkmış bakır bir sahan da sunmak yerine, porselen, cam vb. gibi bugünün modern usulleri ile sunmak yemeğe olan cazibeyi arttıracaktır diye düşünüyorum.
Şanlıurfa yemek kültürü içerisinde yer alan yöresel ev Yemeklerinin artık yapılmıyor olması veya az yapılıyor olmasının en temel sebeplerinden biri de kolay yemeklerin tercih edilmesidir. Gün geçtikçe insanların yemek yapma konularında harcadıkları zaman ve çabaların azaldığını görmekteyiz. Yemek yapma konusunda kolaya kaçmak, tencere yemeklerinin yapılmayıp fırın yemeklerinin ekseriyetle yapılması gibi bir durum oluşturmaktadır. Eskiden günlerinin önemli bir bölümünü evde yemek yapmakla geçiren ev hanımları dahi artık tencere yemekleri yerine fırın yemeklerini tercih etmektedirler. Bu durumun en önemli sebeplerinden biri kolay hazırlanmasıdır. Lahmacun, tepsi kebabı gibi yemekler çoğunlukla kasap tarafından hazırlanmaktadır. Bir diğer önemli sebep ise, fırında pişirilmesinden dolayı evde tüp gaz, doğalgaz, elektrik vb. herhangi, bir enerjinin kullanılmaması dolayısıyla ekonomik oluşudur. Yemeklerin fırın tarafından pişirilmesinden dolayı da yemek kültürü içinde var olan yemekler sadece sözde kalmaktadır. Özellikle çocuklar ve gençler birçok yemek hakkında bilgi sahibi değildir. Ayda yılda bir kez yapıldığından dolayı da o yemeklerin lezzetlerine, aromalarına karşı yabancı kalmakta ve sevmemektedirler. Boranı, Lılıkı köfte, Döğmeç, Kenger aşı, Yarpuz ekşisi, Çağla aşı gibi daha birçok sayılabilecek hem lezzetli hem de faydalı yemeklerin bu günkü konsepte veya damak zevkine uyarlanarak yorumlanması ve bu şekilde yaşatılması gerekir.
Ayrıca fırın yemekleri, döner. Kebap vb. yemekler genellikle dürüm şeklinde yendiğinden dolayı fazla ekmek tüketimine sebep olmaktadır. Fazla ekmek tüketimi ile birlikte zaten yağlı olan yemek tüketimi de aşırı kilo alma (obezite) gibi durumları oluşturmaktadır.
Eskiden yaşanan güzelliklerin kaybolmaması ve bugün yaşanan “sentetik” hayatın kısmen de olsa doğal bir seyre girmesine vesile olması dileğiyle…
Afiyette kalın