TARİH BİLGİSİNDE YAHUDİ UYDURMASI

 

Allah’ın kitabını tahrif ettikleri Kur’an-ı Kerim’de de anlatılan Yahudiler, tahrifat ve uydurmalar konusunda ustalaşmışlardır. Tevrat'ı da İncili de onlar tahrif etmiştir. Kur’an, “Onlardan bir grup, kitapta olmayanı ondan sanasınız diye kitabı okurken dillerini eğip bükerler ve Allah katından olmadığı halde, “Bu Allah katındandır” derler. Onlar bile bile Allah hakkında yalan uydurmaktadırlar.” ( Âl-i İmran. 78) ayetiyle Yahudilerin bu şenaatine dikkat çekmiştir. Bir tür tahrifatları da kelimeleri anlamından saptırmaları yani gerçek anlamından çıkarıp kendi istedikleri anlamı yüklemeleri şeklindedir.  “Yahudi olanlardan bir kısım, kelimeleri konulduğu manalarından saptırıyorlar..” (Nisa, 46.) ayetinde de bu durum belirtilmektedir.

Eskiden beri bilgi uydurmak, yalan yanlış hikâyeler anlatıp yaymak Yahudilerin vazgeçilmez bir huyu olmuştur. Kutsal metinlerle ve peygamberlerle ilgili olarak ürettikleri hayali ve uydurma hikâyeler Medine’deki Yahudilerin etkisiyle vaktiyle Tefsir gibi İslami kitaplara da girmiştir. Yahudi kaynaklı bu uydurma hikâyelere İslamî literatürde “İsrailoğullarının uydurdukları” anlamına gelen “İsrailiyât” adı verilmektedir.   

Yahudilerin tahrifat ve bozgunculukları yalnız Allah’ın kitaplarıyla sınırlı kalmamış, her alanda devam etmiş, her konuda yalancı olmuşlardır. “İşin başına geçtiğinde yeryüzünde bozgunculuk çıkarıp tarla ürünlerini ve nesilleri yok etmeye çabalar. Allah ise bozgunculuğu sevmez.” (Bakara, 205.) ayetinin işaretiyle, genleriyle oynayarak dünyaya yaydıkları İsrail tohumları ve daha başka çeşitli sinsi ilaçlarla tarla mahsullerini de insan neslini de bozan birçok hastalıklara ve anormal durumların çıkmasına yol açmışlardır. 

İşte böyle, bütün insanlığı yok etmekten çekinmeyecek ölçüde canavarca hislere sahip Yahudilerin, her alanda tahribat ve tahrifat yaptıkları artık sır değildir. Buna binaen tarihi bilgileri de tahrif ettikleri ve birçok hayli bilgi uydurdukları anlaşılıyor. Dağdan gelen bağdakini kovmuş misali Filistin topraklarını işgal eden bu zalim Yahudiler, Filistinlilerin bu toprakların asıl sahipleri olmadıkları, sonradan buraya göç eden bir kavim oldukları safsatasını üretmişlerdir. Girit arasından geldikleri uydurmasını çeşitli platformlarda yaymaya çalışıyorlar. Amerika ve Avrupa kaynakları bilgiler Yahudilerin bu uydurmasına destek veriyorlar. Dünya çapında ünlü ansiklopediler, Wikipedia gibi Yahudi ve Hristiyan kaynağı kitaplar Yahudilerin işgalini hakkını göstermeye çabasındadırlar. Güya Yahudiler işgalci değil de bu toprakların asıl sahipleriymiş de Filistinliler ise Avrupa kökenli bir halk olup Girit anasından buraya gelip yerleşmişlerdir. Yahudi söylemlerinin ve tahrif edip kendi uydurdukları Tevrat’taki yorumlarını referans gösteren kitapların etkisiyle, Filistinlilerin Arap olmadıkları ve bu topraklara sonradan geldikleri yalanını yayarak dünya kamuoyunu inandırmaya çalışıyorlar. Oysa bu bilgiler ırkçı ve bilimsellikten uzak uydurmalardır, hezeyanlardır. Filistinlililer, Mescid-i Aksa ve çevresinin yani Filistin topraklarının asli sahipleridir, binlerce yıl önceden bu topraklarda yaşamış olan Kenanlıların, Yebusilerin, Aramilerin ve Filistîlerin torunlarıdırlar.

Filistinli tarihçi Nazmi el-Cabe’nin beyanına göre, Filistin halkı, binlerce yıldır Filistin topraklarında varlık gösteren halkların ve medeniyetlerin devamıdır.

Filistin’de Filistinlilerin tarihi köklerini inkâr, Filistin devletini engellemek, Yahudi işgalini ve bir fırsatını bulup ilhak etmeyi haklı gösterme çabasıdır.

Kudüs Tarihi araştırmacısı Cemal Amr ise, konuyla ilgili şu tespitleri yapmıştır: Filistinliler mine’l-kadim çok eskiden Filistin topraklarının sahibidirler, Buna karşılık İsrail halkı yakın bir tarihte 70’i aşkın farklı ülkelerden buraya toplatılmıştır. Cemal Amr, mevcut İsraillilerin daha çok Doğu Avrupa, Rusya ve Etiyopya’dan geldiğini, bazılarının Yahudi de olmadığını ifade etmiştir.

Müslümanlar olarak her alanda Yahudilerden uzak durmamız gerektiği gibi, Yahudi kaynaklı hiçbir bilgiye de itibar etmemeliyiz.