Siyaset, bir toplumun kaynaklarını yönetmek için kullanılan bir araçtır. Bu araç, toplumu oluşturan farklı kesimlerin çıkarlarını dengelemek ve ortak bir iyilik için kullanılabilir. Ancak, siyaset aynı zamanda çıkar ve güç için bir araç olarak da kullanılabilir.
Bu yazıda, siyasette söz sahibi olmak isteyen insanları kendimce beş gruba ayırdım. Bu gruplar, siyaseti hangi amaçlar için kullandıklarını ve bu amaçlara ulaşmak için ne tür yöntemler kullandıklarını 5 başlık altında kısaca özetlemeye çalıştım.
1. Siyaseti kendi çıkarı için yapanlar
Bu siyasetçiler tamamen kendi çıkarlarından başka kimseyi düşünmezler. Yaptıkları her türlü kamu yatırımından kendi çıkarlarına uygun bir avanta alarak “memleket sevdalısı” pozunda sağlam bir dünyalık yaparlar. Her seferinde “bir daha aday olmam” diyerek her seçimde en önde adaylık başvurusu yaparlar.
2. Dürüst ve ilkeli gibi görünüp kendileri yemez, yedirirciler
Bu tip siyasetçiler, herkese dürüst ve ilkeli siyaset yaptığını iddia ederek, herkese eşit davranırlar. Bu tür siyasetçilerin parayla işleri olmaz. Ancak bu işin avantasını yakınındaki insanlar götürür. Mesela kamu ihalelerinde yandaşı olan ve seçim sürecinde malıyla ve canıyla yanında duran kamu ihalecilerini korur ve kollarlar. Bu tür müteahhit veya iş adamlarının devletin malını gasp ederken bir sorunla karşılaştıkları zaman bütün enerjisini ve devletin kendisine tanıdığı her türlü yetkiyi bunlar için kullanırlar. (vergi kaçırmıştır, işçi maaşını veya sigortasını ödemediği için iş yargıya taşınmıştır, yaptığı işlerde usulsüzlük tespit edilmiştir. Vs..) bu tür siyasetçilerin adını kullanarak artık iş yapılır. Bu iş öyle büyür ki, artık onun aramasına bile gerek kalmadan selamıyla ya da artık suratı kayışa dönmüş yakınlarının şöyle bir görünmesiyle ihaleler, doğrudan teminler bağlanır, eş dost nemalanır. Özellikle bu tür siyasetçiler herkes tarafından sevilir, baş tacı edilir, önünde kurbanlar kesilerek yüceltilir.
3. Her dönem adaylık için kapı kapı gezenler
Siyasette en çok acıdığım grup her dönem adaylık başvurusu yaptığı halde eline bir muhtarlık bile geçmeyen siyasetçiler. Bu tipler her seçimde karşınıza çıkar. Mesela her genel seçim döneminde milletvekili aday adayı, olmadı belediye başkanlığı aday adaylığı, olmadı belediye meclis üyeliği, olmadı muhtarlık…
4. Emekli olan veya görevde olan bürokrat siyasetçiler
Eskilerin bir lafı vardır, “60’ından sonra zurna öğrenen, mezarda çalar” derler. Yıllarını bürokraside dosya kâğıdı olarak harcayan tipler, emekli olunca biraz da çevrelerinin gazıyla “Bu kadar zaman devlete hizmetim var, evde oturup kadın programı izleyeceğime, gideyim bir partiden aday olayım da, memleket hizmet görsün” diyen bürokratlar var. Diğer gurup ise bürokraside hiçbir mahareti olmayan, bulunduğu makama da büyük torpillerle gelmiş, kendini ifade etmekten aciz koltuk sevdalısı bürokratlar. Bunlarda her seçimde aday adayı olup kendi makamını bir üst makama taşıma sevdasında olanlar veya mevcut saltanatını korumaya çalışanlar.
5. Durumuna göre vaziyet alan siyasetçiler
Bu tip siyasetçilerin herhangi bir siyasi görüşü veya ideolojisi, omurgası hatta bunlara sahip bir yakın çalışma arkadaşı dahi yoktur. Yağmur nereye yağarsa tarlayı oraya taşırlar. Bu tipleri konuşmalarında, tavır ve davranışlarından o partinin adamı olmadığını hemen anlarsınız. Örneğin konuşurken muhafazakar kalabalığa “kıymetli yoldaşlarım” der, sağ partide “kıymetli örgüt üyelerimiz” der, sol partide “ezanlar susmaz, bayrak inmez” der. Anlayacağınız bu tipler kendilerine siyasi bir zemin bulmak için her türlü taklayı atmayı erdem bilen tiplerdir.
Siyaset, toplumun en önemli alanlarından biridir. Bu alanda söz sahibi olmak isteyen insanların, öncelikle kendi çıkarları ve menfaatleri değil, halkın çıkarları ve menfaatleri için hareket etmeleri gerekir. Aksi takdirde, siyaset, halkın değil, belirli bir kesimin çıkarlarına hizmet eden bir araç haline gelir.
Sonuç olarak, siyasetin karmaşıklığı içinde farklı amaçları olan beş farklı siyasetçi profili ortaya çıkıyor. Her bir grup, siyaseti kendi çıkarları doğrultusunda kullanma, dürüstlük maskesi altında çıkar sağlama, sürekli adaylık arayışında olma, emeklilik sonrası siyasete atılma ve duruma göre vaziyet alma gibi farklı stratejilerle hareket ediyor. Bu anlayış maalesef her seferinde bizi biraz daha gerilere doğru itiyor.
Artık bu toplumun daha bilinçli ve hamaset kokan siyasi anlayıştan uzak, daha nitelikli adaylara itibar edilmesi gerektiği kanaatindeyim. Bütün siyasi partilerinde aday tercihlerinde mutlaka daha nitelikli ve halkın çıkarlarını kendi çıkarlarının önünde tutan siyasetçilerden yana tavır koymalarını bekliyoruz.