Günümüzde artan enflasyon ve hayat pahalılığın verdiği birçok olumsuz durum var. Bunlardan birisi geçim derdi. Alınan maaşın aylık bazda bölüp oraya buraya verince ne kadar tutumlu olursan ol geriye hiçbir şey elde kalmıyor.
İnsanlar genç yaşlarda işsizlik derdinden ziyade geçimsizlik derdi yaşıyor. Gençler helal yoldan yuva kuramıyorlar. En büyük şikâyeti “abi evlenmek için tomarca paraya ihtiyaç var, babamızın arazisi, dedemizden miras kalmadı nasıl evleneceğiz?” diye dert yanıyorlar. Ki bu haykırış haklı bir haykırış.
Patron – işçi haksızlığı had safa ileride olduğu bir dönemin içindeyiz.
İşçiler olmasa patron kavramı ortaya çıkmayacak ancak patron kat ve kat para kazanmasına rağmen işçiye iki kuruş verince işçinin burnundan fitil fitil getirip kanını emiyor.
Ve grevler, yürüyüşlerin haklılık sebebinin olduğu gözler önüne seriliyor. Devletimiz bu hususta kazanca göre maaş belirlemesi gerektiğini düşünüyorum. Yoksa sebepsiz zenginleşme mantığı türüyor.
Bir ülkenin ekonomik açıdan sorun yaşamasının bir diğer nedeniyse kendi kanaatimce ekmeğe yaptığı hürmetsizliktir.
Ekmek bir topluma küsünce bir daha geri gelmezmiş. 2022 yılında Türkiye’de günlük israf edilen ekmeğin 4.9 milyon gibi dudak uçuklatan bir rakamın olması ekonomimizin kötü olmasındaki manevi sebeplerden birisidir.
Günlük israf edilen ekmekle Afrika’da 1 aydan fazla açlık sorunu giderilir. Ekmeğe hürmet bakanlığı kurulmalı.
Ekonominin bir diğer sistemi ise dayanışma paylaşmadır. Devletimiz bazı bakanlıklarıyla bunu yapmış olsa da bu yetersizdir. Biz toplum olarak birbirimize daha çok destek daha çok yardım etmeliyiz. Bölüşürsek tok, bölünürsek yok oluruz sözü çok önemli bir sözdür.
Osmanlı döneminde zimme olayı zimme defteri vardı.
Bir mahalledeki herhangi bir bakkala girilir orada bulunan borç defteri alınır ve tüm borçlar silinirdir. Dayanışmaya, yardımlaşmaya çok estetik bir örnektir. Ülkemize zekât, sadaka, dayanışma gibi bir çatı altında toplanacak bir bakanlık kurulmalıdır diye düşünürüm hep. Osmanlı’da olduğu gibi arazisi olandan yıllık vergi alınıyor amenna ancak bu alınan vergi devletin hazinesine değil de yine mazlum fakir halkın cebine girmesini gerçekleştirecek bir kurum olmalıdır.
Kaşgarlı Mahmut’un Kutadgu Bilig adlı eserinde “ Hakanın görevi halkın karnını tok, sırtını pek tutmasıdır. Şayet aksi olursa halk baş kaldırır ki haklıdır.” Umarım tez zamanda ülkemiz bu çetin sınavı da anlının akıyla atlatır yine refahlı günlere geri döneriz.