Kâ’be’ye uzak bir mesafede bulunduğundan dolayı “uzak mescid” anlamında Mescidü’l-Aksâ adıyla meşhur olmuş ve Kur’an’da bu isimle ifade edilmiştir. Peygamberimizin (ASV) Mi’rac mucizesinin anlatıldığı İsra Suresinin ilk ayetinde, “etrafını mübarek kıldığımız” şeklinde vasfedilen Mescid-i Aksa, Hadis-i şeriflerde “kutsal ev” anlamına gelen Beytü’l-Makdis ismiyle de ifade edilmektedir.
Tarihi kaynaklardan Mescid-i Aksa’yı ilk olarak Süleyman peygamberin (AS) inşa ettiği anlaşılmaktadır. Yeryüzünde insanların ibadeti için yeryüzünde ilk evin Mekke’nin Bekke mevkiinde kurulan Ka’be olduğu Kur’anda zikredilmiştir. Peygamberimiz (ASV) sahabeden Ebu Zer (RA)'in sorusuna cevap olarak yeryüzünde ilk inşa edilen mescidin Mescid-i Haram, ikinci inşa edilenin Mescid-i Aksâ olduğunu bildirmiştir. (Buhârî, Enbiyâ. 10). “Yolculuk ancak şu üç mescitten birine olur: Mescidi Haram'a ve Mescidi Aksa'ya ve benim şu mescidime." (Müslim, Hac, 15.) hadisiyle de İslam’da büyük öneme sahip üç mukaddes mescitten biri olduğunu beyan buyurmuştur.
Mescid-i Aksa’nın önemini gösteren hususlardan biri de Mi’rac mucizesinin buradan gerçekleşmiş olmasıdır. Peygamberimiz (ASV) Cebrail (AS) refakatinde Burak adı verilen bir binekle Mescid-i Haram’dan Mescid-i Aksa’ya getirilmiş, burada bütün peygamberlerin ruhaniyetleri toplanmış, onlara imam olarak namaz kıldırmış sonra da oradan da göklere yükselmiştir. Kaynağı bulunmayan ve bilimsel bir aslı bulunmayan bazı söylentilere göre peygamberimiz bir kayanın üzerine çıkmış, oradan göğe yükselirken kaya da kendisiyle birlikte bir miktar yerden yükselmiş ve havada asılı kalmış. Ancak insanlar ondan korkmaya başlayınca, güya taşın altı doldurulmuş. “asılı taş” anlamında “hacer-i muallak” adı verilen bu kaya parçasının üzerinde Emevi halifesi Abdülmelik b. Mervan tarafından kubbe inşa edilmiştir. İşte bu kubbeye “Kubbetu’s-Sahra” denilmektedir. “sahra” kaya demektir. Buna göre Kubbetu’s-Sahra, “kaya kubbesi” anlamına gelmektedir.
Kubbetu’s-Sahra’da bulunan ve havada asılı durduğu iddia edilen kaya parçasına, bazı görsellerde montaj hilesiyle havada duruyor izlenimi verilmiştir. Aslında ve “hacer-i muallak” adı verilen ve üç ayak üzerinde durduğu için bu adla bilinen Suudi Arabistan’ın et-Tüveysîr köyünde bulunmaktadır. İşte bu taş, Kubbetu’s-Sahra’nın altındaki kaya ile bilerek ya da bilmeyerek karıştırılmıştır. Peygamberimizin Kur’an-ı Kerim dışındaki mucizeleri belli bir süre için gerçekleşmiş ve bitmiştir. Ancak yalnız Kur’an daimi bir mucizedir. Bu itibarla fizik kurallarına aykırı olarak taşın havada durması, hem söz konusu mucizenin sona ermiş olması bakımından hem de imtihan sırrını bozmuş olacağı yönünden mümkün değildir. Taşın bir miktar yükselip bir süreliğine havada durmasını, oradaki insanlara gösterilmiş bir mucize olarak düşünmek de yanlış olur. Çünkü mi’raç mucizesi gece vakti herkes uykuda iken gerçekleşmiştir.
Kubbetu’s-Sahra’nın Hz. Süleyman’ın inşa ettiği, Peygamberimizin namaz kıldırdığı ve on yedi ay kadar bir sürede İslam’ın kıblesi olan Mescid-i Aksayla bir alakası yoktur.
20-30 yıldır Mescid-i Aksa söz konusu olduğunda Kubbetu’s-Sahra’nın öne sürüldüğünü görüyoruz. Çoğu gençlerimiz olmak üzere Müslümanlardan önemli bir kesim altın renginde sapsarı gösterişli büyükçe kubbesi olan Kubbetu’s-Sahra’yı Mescid-i Aksâ zannediyor. Dikkat ederseniz sosyal medyadaki bütün paylaşımlarda, görselli anlatılarda herkes Mescid-i Aksa diye Kubbetu's-Sahra'yı gösteriyor. İsrail kaynaklı olduğuna inandığım birileri tarafından kasıtlı olarak Kubbetu's-Sahra'nın Mescid-i Aksa olduğuna dair bir algı oluşturuluyor. Çünkü mel’un İsrail, ağlama duvarı için bitişikteki Mescid-i Aksa'yı yıkmayı hedefine koymuş. Yeni nesil Mescid-i Aksa diye Kubbetu's-Sahra'yı bilse ve bu yaygınlaşsa, İsrail, Mescid-i Aksa'yı çekincesiz yıkabilecek. Sanki bu algı gittikçe başarılı da oluyor. Mescid-i Aksa'yı tanımayanlar çoğaldıkça yıkım için İsrai’in eli güçlenmiş olur. Mesela çevremde sorduğum insanların (okumuş, okumamış, Mesci-i Aksa’yı dilinden düşürmeyen dostlarımız dâhil) yüzde doksandan fazlasının Kubbetu's-Sahra'yı Mescid-i Aksa zannettiğine şahit oldum. Bence bu ciddi bir sorundur. Onun için ulaşabildiğimiz herkese gerçek Mescid-i Aksa'yı öğretmeliyiz.