PADİŞAHIM ÇOK YAŞA

Platon ideal devleti ve demokrasinin tam oluşma şartlarını tanımlarken; her bir bireyin direkt yönetime ve denetime katılım sağlaması gerektiğinden bahseder.

Bu katılım şimdi dünyada uygulanan şekli ile temsilciler vasıtasıyla değil direk seçmenin katılımıdır. Onun için de devletin en fazla 5020 kişiden oluşması gerektiğini söyler. Yani çokluk oldukça işler sarpa sarıyor. Bu rakamı nasıl hesapladı kriteri neydi bunu geçelim. 

Peki şu anda dünya nüfusunun kalabalığın da bu mümkün mü?

Değil elbet.

Peki, demokrasi bu sürüleşmiş yığınlar ortamında nasıl sağlanacak?

Onu da şöyle açıklarlar;

Demokrasiyi, devlet yönetimini, seçmeyi ve denetlemeyi, haklarını ve karşısındakinin hukukunu bilen bireylerin yapacağı seçimle…

Var mı seçmende bu kalite? 

Biz ölçeği küçültüp ülkemize ve şehrimize gelelim.

Var mı böyle bir seçmen profili?

Yok elbet…

Onun için mevcut yönetim şekli demokrasi gibi görünmesine rağmen, çoğu zaman seçimle tek adam seçiyoruz. Yani demokrasi denilen aygıt tek adam rejimine ortam sağlıyor.

Peki insanların seçme kriterleri ne?

Su faturasının kabarıklığına göre seçimde karar veren yığınlar içindeyiz.

Peki seçilenler ne yapıyor?

Hemen hemen tüm adayların temel stratejisi algı ile parsayı toplamak üzerine.

Bunun için ne kullanılıyor?

Ebetteki Medya…

Şimdi medyayı yönlendiren, yöneten, ele geçiren, memnun eden bir adım önde.

Geçen Büyükşehir’in organize ettiği, köşe yazarlarının katıldığı toplantıyı gözlemleme fırsatım oldu.

Seviye ve ondan vücut bulan soruları görünce durumun vahametini bir kez daha anladım.

Sorular ve görüşler hep “Padişahım çok yaşa “modundaydı.

Hemen hemen tüm katılımcılar, icraattan ve gidişattan memnun idi.

Memnun edilince sorular da yumuşuyor haliyle…

Neyse konumuza dönelim.

Seçenler, seçilenlerde kendi menfaatlerini devam ettirecek zemin arayışı olduğu müddetçe en yüce idealler, fikirler bu ortamlarda birer algı aracı olarak görülüyor maalesef…

Tek adamlık hayali kuranlar için niteliksiz kalabalıklar, dengesiz, nüfus artışı can simidi oluyor.

Kafile kafile gelenler oldukça; 

“Sana ihtiyacım yok, oyun kadar konuş” diye azar yediğinle kalıyorsun.