Muhterem Kardeşlerim…
Bir yazar, “Ebu Hanife’nin, Mâlikî'nin elinden öperim, ama yanlışlarını da söylerim. Müslim diye biri veya Buhârî diye biri çıkıyor, bir Hadis yazıyor. Kaynakları ne kadar sağlam olursa olsun, ben o Hadisi Kur’ana arz etmedikçe kabul etmem. Her ikisindeki bazı Hadisleri Kur’ana arz ettim, uydurma olduğunu gördüm” diyor.
Buhârî ile Müslim, Ehl-i Sünnet Âlimlerinin tamamına göre en sağlam iki Hadis kitabıdır. Mezhepsize, Vehhabi’ye ve İbni Sebeci’ye göre sağlam değildir. O yazarın bunlardan biri olduğu kesindir. Ehl-i Sünnet olsaydı, böyle söylemesi imkânsızdı.
Ehl-i Sünnet Âlimleri, bu iki zatın Hadis kitabına, Sahihayn ismini vermişlerdir. Sahihayn, Kur’an-ı Kerimden sonra, doğru oldukları, bütün İslâm Âlimleri tarafından tasdik edilmiş olan altı Hadis kitabından Sahih-i Buhârî ile Sahih-i Müslim'in ikisine birden verilen isimdir. İslam Âlimleri, sahih derken, bu bid’at ehlinin uydurma demesinin hiç önemi olmaz. Mezhepsizlerin Ehl-i Sünnet Âlimlerinin yoluna uymadıkları açıkça görülüyor.
“Müslim diye biri”, “Buhârî diye biri” demek, yani alelade iki insanın ismini söyler gibi söylemek çok çirkindir, Ehl-i Sünnet olana yakışmaz. “İmam-ı Müslim hazretleri”, “İmam-ı Buhârî hazretleri” veya “rahmetüllahi aleyh” demek gerekir. Bunları sıradan biri gibi göstermek, mezhepsizlere, özellikle de İbni Sebecilere has bir taktiktir.
İmam-ı Muhammed Buhârî hazretleri, Hadis Âlimlerinin reisidir. 300 bin Hadis ezberlemiştir. “Benim söylemediğimi Hadis olarak bildiren, Cehennemde çok acı azap görecektir” Hadis-i Şerifinin dehşetinden çok korktuğu için, 600 bin Hadis arasından sadece 7275’ini seçerek Sahih-i Buhârî isimli kitabına almıştır. Her Hadisi yazacağı zaman, gusül abdesti alıp, iki rekât namaz kılar, istihare ederdi. Buhârî-yi şerif’i 16 senede kılı kırk yararak dikkatle yazmıştır. Böyle büyük bir Hadis Âliminin kitabında uydurma Hadis olduğunu söyleyen, deli veya cahil değilse, mutlaka art niyetlidir.
İmam-ı Ebül-Hüseyin Müslim Nişapurî hazretleri de, İmam-ı Buhârî hazretleri gibi büyük bir Hadis Âlimidir. Cami-us-Sahih ismindeki kitabındaki 7275 Hadisi, 300 bin Hadis-i Şerif arasından seçmiştir. Buhârî’den sonra, Müslümanların en kıymetli temel kitabıdır.
Bu iki büyük zata suizan etmek kadar büyük sapıklık olmaz. İmam-ı Buhârî veya İmam-ı Müslim hazretleri gibi Hadiste otorite olan bu büyük Hadis Âlimleri, hem de, Asr-ı Saadete yakın olan o zamanda, bir Hadisi Kur’an’a arz etmesini veya o hadisin Kur'ana aykırı olup olmadığını bilmezse, mezhepsizler, İbni Sebeciler nereden biliyor?
Hadis-i şerif düşmanlarının hilesi
Hadis, kadim [eski] kelimesinin zıddıdır, yani yeni demektir. Ayrıca söz ve haber anlamına da gelir. Kur’an-ı Kerimde geçen bütün Hadis kelimeleri, söz ve haber anlamındadır. Deyim olarak, Resulullah’tan rivayet edilen haberlere Hadis denir. Hadis-i Şerif, Resulullah Efendimizin şerefli, mübarek sözleridir.
Dini yıkmak isteyenler, önce Âlimlerden, mezheplerden başladılar, sonra da Hadis-i Şeriflere saldırdılar. Sahih de olsa Hadis-i Şerife düşmanlıklarını gizlemediler. Ama her Müslüman bilir ki, Hadis-i Şeriflere düşman olmak, “Resulüm vahiyden başka söylemez” buyuran Allahü Teâlâ’ya düşmanlıktır. Bu Allah düşmanları, “Yalnız Kur’an” yaftası altında Hadislerden başlayarak İslamiyet’i yıkmaya çalışıyorlar.
Allahü Teâlâ, Resulüne uymayı, kendine uymak olarak bildirmekte ve Resulün emri ile kendi emrini ayıranlara kâfir demektedir.
İşte Âyet-i Kerime mealleri:
“Resule itaat eden, Allah’a itaat etmiş olur.” [Nisa 80]
“Allah ve Resulüne itaat eden, en büyük kurtuluşa ermiştir.” [Ahzab 71]
“Peygamberin verdiğini alın, yasak ettiğinden sakının!” [Haşr 7]
“Resulüm de ki: -Bana uyun ki, Allah da sizi sevsin-”) [Al-i İmran 31]
“Ona uyun ki, doğru yolu bulasınız!” [Araf 158]
Bu Âyetlere rağmen, Hadislere savaş açıldı. Mezhepsizler, kasten söz anlamındaki Hadis kelimesini sanki Hadis-i Şerif gibi göstermeye çalışıyorlar. Uygunsuz bir söz ifadesini, uygunsuz bir Hadis diye tercüme ediyorlar. Hadis kelimesini söz olarak tercüme etmeyip Hadis olarak söylüyorlar, mesela “Kur’andan sonra hangi söze inanacaklar?” Âyetini, “Hangi Hadise inanacaklar” diye değiştiriyorlar.
Halbuki Kur’anda, Hadis kelimesi bazen, Kur’an anlamında da kullanılıyor. O zaman Hadis kelimesini, Hadis-i Şerif olarak göstermek, kendi aleyhlerine delildir.
İşte Âyet mealleri:
“Bu Hadise [söze yani Kur’ana] inanmayanlar [helak olacakları için] arkalarından üzülerek neredeyse kendini harap edeceksin!” [Kehf 6]
“Allah, Hadislerin [sözlerin] en güzelini bir kitap halinde indirdi.” [Zümer 23]
“Şimdi siz bu Hadise mi [söze yani Kur’ana mı] şaşıyorsunuz?” [Necm 59]
“Âlemlerin Rabbi tarafından indirilen bu Kur’an-ı Kerime ancak temiz olanlar dokunabilir. Siz bu Hadisi mi [sözü mü yani Kur’anı mı] küçümsüyorsunuz?” [Vakıa 77-81]
Kur’an-ı Kerimde Lehv-el Hadis, boş laf demektir.
Bir Âyet meali:
“İnsanlardan öylesi var ki, herhangi bir ilmi delile dayanmadan Allah yolundan saptırmak ve sonra da onunla alay etmek için boş lafı satın alır.” [Lokman 6]
Hadis düşmanları, buradaki boş lafa, Hadis eğlencesi veya uydurma Hadis demişlerdir. Bu hileye, bu oyuna gelmemelidir.
Allahu Teâlâ cümlemizi dinen görevinin bilincinde olan, Kendisine layık Kul, Habibine layık Ümmet eylesin. (Amin)