Muhterem Kardeşlerim…
Resulullah efendimiz, Ölmeden önce ölün buyuruyor. Ölmeden önce ölmek ne demektir? Dünyada inanılan şeyler öldükten sonra görülecek. İnsan ölüp hakikatleri görünce nasıl olacak ise, neleri yapmış olmayı isteyecek ise, şimdiden onları yapması ölmeden evvel ölmek demektir.
Efendim;
Dünyada rahatlık yoktur, istirahat ahirettedir.
Doğru namaz kurtarıcıdır. Doğru namaz, doğru gusle, doğru abdeste, doğru itikada yani Ehl-i Sünnet itikadına bağlıdır. Bunlar tam olmadan namaz tam olmaz. Her şeyden önce oturup bunları öğrenmeli, eksiği varsa tamamlamalı. Mesul olduklarına da öğretmeli.
Her müminin asli vazifesi ateşten korunmaktır. Kendi korunmayan, kendisi yanan, başkasını yanmaktan nasıl kurtarır. Gelişigüzel ibadet, gelişigüzel hizmet olmaz. Yap da nasıl yaparsan yap, din cahillerinin sözüdür.
Fitne çıkarmak düşman edinmektir.
Anne, babası hayatta olup da Cenneti kazanamayana şaşılır.
Müminin günah işlemesi unutkanlığa sebep olur. Çoluk-çocuk, aile ve emri altındakiler de günah işlerse bu da unutkanlığa sebep olur.
Alıcı değil sürekli verici olun.
Anne karnındaki çocuk doğmak içindir, anne karnında yaşamak için değil. Dünyaya gelen çocuk, yani insan da ölmek için yaratılmıştır, kalıcı değil!
Meşgaleniz, asıl maksadı unutturmasın! Asıl maksat, zengin olmak, şan şöhret sahibi olmak değil, ahireti kazanmaktır. Her an son nefes endişesi ile yaşamalıyız. Korkusuz, endişesiz yaşamak tehlikelidir. Gerçi suyun aktığı yönden gideceği yer belli olur. Ancak, milyonda bir de olsa tersi olabilir. Bunun için korkmak lazım.
İnsanın gönlü ne isterse, ne tarafa meylederse, Allahü Teâlâ onu verir. Onun için hep iyi şeyler isteyelim, ahiretimize yarar şeyler isteyelim. Abdullah-i Dehlevi hazretleri Mevlana Halid-i Bağdadi hazretlerine, “benden bir şey iste ama tek şey” deyince, o da, “dinim için dünyalık istiyorum” demiş. Bu çok önemli.
İnsanlara yardım etmek çok iyidir, çok sevaptır. İnsanlara esas iyilik de, onların ahiretine yönelik iyiliktir. Onları yanmaktan kurtarmaktır. Dünyada pişmanlık iyidir. Çünkü, telafisi mümkündür. Ahirette pişmanlığın çaresi yoktur, telafisi mümkün değildir.
Biri, Mevlana Halid-i Bağdadi hazretlerinin yanında, komşusu bir şarapçıdan bahsederken ucba kapılarak, “çok şükür biz onun gibi değiliz” der. Bunun üzerine, Mevlana Halid-i Bağdadi hazretleri, “biz çok şarapçı gördük ki, sonunda tevbe edip, imanla gitti. Nice şeyhler gördük ki, sonunda sapıtıp imansız gitti” der.
Bunun için Hadis-i Şerifte, “İbadet yap, arkasından tevbe et” buyurulmuştur.
Bir nimet geldiği zaman hemen şükrü yapılmalıdır. Üzüntü sıkıntı geldiği zaman istiğfar etmeli, bela, musibet geldiği zaman, “La havle ...” çekilmelidir.
La havle 99 derde devadır. En hafifi sıkıntıdır. Sıkıntının ilacı istiğfar, belanın ilacı da, La havle... dir.
Her iyiliğin anahtarı, her kötülüğün ilacı, doğru kılınan beş vakit namazdır.
Allahu Teâlâ cümlemizi kendisine layık Kul, Habibine layık Ümmet eylesin. (Amin)