Hertaraf.com sitesinde Üstün Bol’ un 29.07.2023 tarihli, ‘Şüheda DAVİTT (SİNEAD O’CONNOR) – RONİ MARGULİES’ başlıklı yazısı etkileyiciydi. İkisi de yakın zamanda vefat eden kıymetli insanlardı.
Yazı çok yönlü olarak üzerinde durup düşünmeyi hak ediyor. Bu konuda bir dönemi de hatırlatan türden ancak beni en çok etkileyen ifadelerden birini, yazıya başlık yapmayı ve yazıyı, yine o ifade ile bitirmeyi uygun gördüm nedense.
Yazı şöyle başlıyor:
“Birkaç gün arayla Roni Margulies ve Senead O’connor ayrıldı aramızdan. İki yakıcı kayıp!
Roni’yle 2005’te e-maille haberleşmeye başladık. 2007 ya da 2008’de Mazlumder İnsan Hakları Okulunda Türkiye’de Yahudi Olmak dersini Filistin dostu Roni vermişti.
Önce itiraz etti, ‘Ben ırk olarak Yahudiyim ama din olarak Yahudi değilim’ dedi. ‘Önemli olan meseleye hakim olman’ deyince kabul etti.
Bir iki yıl sonra MAZLUMDER Ankara Şubesi adına düzenlediğimiz Filistin Günleri’nde konuşmacılarımızdan biri yine Roni’ydi.
İnsanlığa Saldırı: Siyonizm başlığını taşıyan panelin diğer konuşmacıları İsrael SHAMİR ve Cynthia MCKINNEY’di. MCKINNEY Obama’ya rakip olan Yeşiller Partisi Başkan adayıydı.
Dostluğumuz devam etti. 2010 yılında referandum da Yetmez Ama Evet kampanyasında sosyalist devrimcilerle beraber çalıştık. Roni ve arkadaşlarıyla bir çok program, konuşma, panel, söyleşi düzenledik. Sokağa çıktık bildiriler dağıttık.
İsrail’e karşı düzenlediğimiz her toplantıda her eylemde yanımızdaydı. (https://istanbul.mazlumder.org/tr/main/faaliyetler/basin-aciklamalari/1/israil-zulmune-karsi-bir-aradayiz/11189)
İsrail’in Savaş Suçları ve Filistin Direnişi üzerine yazılar yazdı, konuşmalar yaptı. https://www.youtube.com/watch?v=dJNUeAv7Qd8 (Roni’nin İsrail’in Savaş Suçları ve Filistin Direnişi yazısı nedense www.marksist.org ve www.dsip.org.tr adreslerinden kaldırılmış.)
İsrail’in terörist saldırıları sonrasında yaptığımız sayılarının kaç olduğunu bilmediğim panel ve söyleşilerde her aradığımda oradaydı. Hiçbir mazeret üretmedi, ‘Zevkle, tabi katılırım ama boşa konuşuyormuşum gibi geliyor artık’ derdi.”
*Şahsen ahlaklı/adalet ve barıştan yana dinimden olmayan insanın, dinimden olduğunu söyleyen itibarsız insanlardan daha fazla toplumlara katkısı olduğunu düşünüyorum ve düşünün; bu itibarsız insanlara rağmen, bu barışçıl ve dürüst ama dinimden olmayan insanların kimisi İslam’ ı seçebiliyor. Bunlardan biri de tabii ki; Şüheda DAVİTT (SİNEAD O’CONNOR). Bir anekdot olarak; İslam’ a tevdi etmiş insanların, kendi dillerindeki ismi olumsuz bir anlam taşımıyorsa değiştirmelerini gerekli bulmuyorum veya Müslüman birisinin ismi olumsuz bir anlam taşıyorsa değiştirmesinin uygun olacağını düşünüyorum. Tabii, tercih onlara kalmış.
Yazıda, farklı kimi yaşanmışlıklardan söz ediliyor. Okunması faydalı olur diye düşünüyorum. Yazarın, Şüheda için söylediklerine geçmeden evvel sosyal medyada sık paylaşılmış ve ona atfedilen bir ifadeyi nakletmek istiyorum:
“Neden müslüman oldun?
“Çünkü İslam kadar din karşıtı başka bir din bulamadım, Kilisenin tanrısı bana gelmek için Papa'ya gidin Kiliseye gidin, Rahiplere ve Rahibelere gidin önce onlara tapın, yalvarın, onlar halinizi bana getirecektir/gösterecektir diyor. Bir insanın inanamayacağı kadar aptalca bişey bu!
Oysa Islam'ın Tanrısı benden başka kimseye eğilme, kimseden medet umma, sen hiç kimseye muhtaç değilsin, ben seninleyim sadece beni an! söz ben de seni bütün eksiklerine rağmen yüceltecegim diyor!
Islam'ın Tanrısı ne Kiliseye ne de Papa'ya muhtaç.
Şimdi düşünsenize gözlerini iktidar, para hırs ve güç bürümüş Kilisenin elinde oyuncak olmuş bir Tanrı’ya benim gibi Irlanda’lı bir kadın neden inansın ki? Ben Kuranın, Islamın Tanrısına inanıyorum, bu benim hayatimda elde edebileceğim en büyük konfor, bu konforu neden terkedeyim ki, bir insanın Tanrı’ya tapmak istediğinde başına gelebilecek en kötü şey karşısına çıkan kiliseler ve Rahiplerdir, onları geçebildiğinizde islamın tek kudretli ve merhametli Tanrısı ile karşılaşabiliyorsunuz…”(Sinead O’Connor/Şüheda Sadakat)”
Bu yazının çook uzun tahlilleri yapılabilir ancak kimi başlıklarım ortaya atarak gerisini size bırakmak isterim.
Örneğin, Şüheda’ nın şu ifadesi:
“Çünkü İslam kadar din karşıtı başka bir din bulamadım.”
Şimdi burada ilk etapta Ali Şeriati’ nin “Dine karşı Din” adlı eseri akla gelir. Tabii ki, burada iki defa kullanılan din kelimesi farklı anlamlar taşır. Bu konu günümüzde de çok önemli ve hala güncel. Belki de hep öyle olacaktır zira hep öyleydi…
Bizim papaz ve rahiplerimiz oysa o kadar çok ki. Gavs mı desen, şeyh mi desen, lider mi desen, star mı desen... Putlarımız çok yani. Aklıma, 'müslümanlara baksam, müslüman olmazdım' sözü geldi...
Diğer bir husus, iyi ve doğruyu aramak ama bulamamak veya tebliğin insana ulaşmamış olması. Yani Allah, bizi uyarmadan, haberdar etmeden, peygamber/uyarıcı göndermeden ceza verecek olmadığını belirtiyor. Bu konuda gençken şöyle yorumları okurduk: Mesela adam ücra bir yerde, iyi bir insan ama İslam’ dan hiç haberi olmamış, böyle bir dinden haberi yok, ona ulaşmamış…
Burada önemli noktalar var zira Şüheda, bir konuşmasında ‘Kuran’ ı okumaya başladığımda gördüm ki zaten müslümanmışım, onu anladım’ gibi ifadeler kullanıyor. Bu, dehşet derecede çarpıcı. Bunun tersi üzerinde durmalı insanlar. Yani meğer ki ya da zaten Müslüman değilmişim gibi. Dediğim gibi bu hususu Allah’ a bırakırız ve sorum şu:
İslam, gerçekten de dünyanın ücra bir yerinde yaşayanlara mı ulaşmıyor ve onlar İslam’ dan haberdar olmuyor, İslam, bu dijital çağda mı insanlara ulaşmıyor veya İslam’ ın insanlara ulaşmaması için küresel anlamda en güçlü odakların nasıl canhıraş bir çaba içinde olduklarını ve bu uğurda neler yaptıklarını hakkıyla görebiliyor muyuz?
Yazının son paragrafı:
“Ve Roni! Adam gibi bir ateistti Roni. Gerçekten devrimci bir sosyalist görmek istiyorsanız ona bakabilirdiniz. Kemalizmle kirlenmemişti. Solcular gibi muhafazakar değildi. Hemen hemen hiçbir konuda önceden defansı yoktu. Konuşabilir ama anlaşamayabilirdiniz. Anlaşamadığımız ve asla anlaşamayacağımız bir çok konu vardı. Bu dostluğumuzu engellemezdi. Allah’a ya da başka bir dine inanmazdı. Toprağı bol olsun. Aradığına ama bulamadığına şahitlik ederim.”
“Aradığına ama bulamadığına şahitlik ederim.”
Selam ve dua ile.