BORÇLUYA MÜHLET VERMEK

Muhterem Kardeşlerim…

Borcunu gerçekten ödeyemeyenlere mühlet vermek farzdır, çok sevabdır. 

Hadis-i Şeriflerde buyuruldu ki:

“Kıyamet gününün dehşetinden kurtulmak ve Allahü Teâlâ’nın himayesine sığınmak isteyen, darda kalan borçluya mühlet versin!” [Taberani]

“Darda olanı feraha kavuşturan veya böyle bir kimsenin borcunu ödeyeni, Allahü Teâlâ kıyamet gününün dehşet, korku ve sıkıntılarından kurtarır.” [Müslim]

“Fakir borçluya, borcunu ödemesi için kolaylık gösterene, her gün o borç miktarı kadar sadaka sevabı yazılır.” [İ.Ahmed]

“Bir kimse, borcunu ödeyebileceği vakte kadar fakire mühlet verse, günahlarından tevbe etmesi için Allahü Teâlâ da ona mühlet verir.” [Taberani]

“Musibetten kurtulmak, istediğine kavuşmak ve Arşın gölgesine sığınmak isteyen, eli darda olanın borcunun vâdesini uzatsın veya o borcu bağışlasın!” [Abdürrezzak]

“Kıyamette günahı çok bir Müslüman’ı hesaba çekerler. O kimse de, ‘Benim hiç iyiliğim yoktur. Sadece çırağıma, -Fakir olan borçluları sıkıştırma, ne zaman ellerine geçerse, o zaman vermelerini söyle, bir şey isterlerse yine ver, boş çevirme- diye söylerdim’ der. Allahü Teâlâ da, o kimseyi affederek buyurur ki: -Ey kulum, bugün sen fakir, muhtaçsın. Sen dünyada benim kullarıma acıdığın gibi, bugün biz de sana acırız.-” [Buhari]

 

Bazı kimselerde alacağımız var ise ve verecek güçleri yok ise, vermeleri için sıkıştırmak günah olur. Borcunu veremeyen fakirleri sıkıştırmak haramdır. 

Hadis-i Şeriflerde buyuruldu ki:

“Kıyamet gününün sıkıntılarından kurtulmak isteyen, eli darda olana, alacağını tehir etsin veya bağışlasın!” [Müslim]

“Bir Müslüman’a Allah rızası için ödünç verene, her gün için sadaka sevabı verilir. Fakirden alacağını çabuk istemeyene, her gün için malın hepsini sadaka vermiş gibi sevap verilir.” [Hakim]

“Kim, fakirdeki alacağını tehir eder veya bağışlarsa, Allahü Teâlâ da, kıyamet günü onu kendi himayesine alır.” [Taberani]

 

Borcu geciktirme cezası

 

Borcunu vaktinde ödemeyen kimsenin, gelip mühlet istemesi gerekir. Ödeme imkanı olduğu halde, borcunu geciktirmek günahtır. 

Hadis-i Şeriflerde buyuruldu ki:

“Herhangi bir kimse, imkanı olduğu halde, borcunu vermeyip geciktirirse, [borcunu verinceye kadar] her gün amel defterine zulmetme günahı yazılır.” [Taberani]

“Ödememek niyetiyle borçlanan, Kıyamete hırsız olarak gelir.” [İ. Mace]

“Aldığı borcu ödemek istemeyene Allahü Teâlâ, kıyamette, ‘Bu kimsenin hakkını sende bırakacağımı mı zannettin?’ buyurarak, o kimsenin iyi amellerini alıp diğerine verir. Eğer borcunu vermeyenin iyi ameli yoksa, borç verenin kötü amellerini, günahlarını borçluya yükler.” [Taberani]

“Zenginin [ödeme imkanı olanın] borcunu ödemeyip, oyalaması zulümdür.” [Buhari]

[Borcu vaktinde ödememeye zulüm, ödemeyene de zalim denmiştir.]

“Allahü Teâlâ zalim zengini sevmez, ona buğzeder.” [Bezzar]

 

Borcu olan, borcunu ödemeden sadaka vermemelidir. Çünkü Hadis-i Şerifte, “Borcu var iken verilen sadaka kabul olmaz” buyuruldu. (Buhari)

 

Verilmeyen zekât da borçtur. Borcu ödemek, zekât vermek farzdır. Zekât borcu olanın verdiği sadaka kabul olmaz. Önce bu borçları ödemek gerekir. Bunun gibi farz borcu olanın nafile namazları da kabul olmaz. Sünnetler de nafile demektir. (N. Fıkhıyye)

 

Borçlanmamaya çok dikkat etmelidir! Hazreti Lokman Hakim, “Borç yükü altında ezilmektense, taş taşımayı tercih ederim” buyuruyor. Çünkü borçlanmak, insanı küfre kadar sürükler. Peygamber Efendimiz, “Ya Rabbi, küfre düşmekten ve borca girmekten sana sığınırım” buyurarak, borçlanmanın çok kötü olduğunu bildirmiştir. (Nesai)

 

Efendim;

Müteahhit yapacağı evi, anlaşma tarihinde teslim etmezse, geciken her gün için belli bir gecikme tazminatı vermesini şartnameye koymak ve geciktiği takdirde gecikme tazminatı almak caiz caizdir.

 

Ancak, vaktinde ödenmeyen alacak için caiz olmaz. Çünkü alacak, evi teslim etmeye benzemez. Alacağını tehir ederek fazla istemek faiz olur. Alacaklının zarar etmemesi için, paranın o günkü kıymeti altın olarak hesaplanır. Ödeneceği gün, altın olarak verilir. Dolara veya herhangi bir eşyaya göre hesaplanmaz. Kıymet denilince, altın anlaşılır, başka mal ve para anlaşılmaz. Çünkü eşyanın kıymeti altın ile anlaşılır. (Keşfi Rümuz-i Gurer)

 

“Elektrik, doğalgaz, su parasını geciktikten sonra ödenince alınan fazlalık faizdir, büyük günahtır. Kredi kartlarını zamanında ödemeyince de alınan fazlalık da böyledir” deniyor. Unutulduğu için veya elde para olmadığı için ödenemezse, verilecek fazlalık faiz değil, gecikme cezasıdır. 

 

Kırmızı ışıkta geçince ceza yazarlar, adına faiz dense de cezadır. Bir malı belli bir kârla satan kimse, “Şu kadar kâr alıyorum” yerine, “Şu kadar faiz alıyorum” dese faiz olmaz. Zaruretsiz gecikme cezasına çarpılmak da günahtır. O ayrıdır. Gecikme cezalarına faiz denilse de, faiz olmaz.

Efendim;

Bir arkadaşa verdiğim ödünç parayı almak için çok sıkıntı çekiyorum. Verme imkânı olduğu hâlde, alışkanlığından mıdır nedir, kaç kere istedimse de vermiyor, her gün bir başka güne erteliyor. Hep oyalıyor. Borcu yokmuş gibi davranıyor. Oğlu da, babası gibi herkesten para almış, vermiyormuş. 

 

Soya çekenler olabilir. Ama, “Babam borcuna sâdık değil, ben de onun gibi yapmalıyım” demek çok yanlış olur. 

Hadis-i Şeriflerde buyuruldu ki:

“Borç, dindarlığın lekesidir.” [Kudaî]

“Borç, gece kaygı, gündüz zillettir.” [Deylemî]

“Borç, din ve şerefi eksiltir.” [Deylemî]

“Borçlu, kabrinde hapistedir.) [Taberanî]

“Borçlu, kabrinde zincirlerle bağlıdır.” [Deylemî]

“Müminin ruhu, borcu ödeninceye kadar bağlıdır.” [Tirmizî]

“Borçlanarak korku içine girmeyin!” [Beyhekî]

“Ölülerinizin borçlarını ödemede acele ediniz!” [İbni Mace]

 

Âcil verilmesi gereken borcu ödemeden, sadaka vermemeli.

 

Taksitli borçlar, bundan müstesnadır. Taksitlerin ödeme günü geldikten sonra mazeretsiz ödenmezse, o zaman bu hükme girer.

 

Gecikme zammı

Elektrik, su faturalarını zamanında ödemeyince, verilen gecikme zammı faiz değil, cezadır, ama mazeretsiz, zamanında ödemeyip ceza vermek haram olur. Bir mazeretle olursa haram olmaz. Mesela unutulmuşsa, para bulamamışsak günah olmaz.

 

Allahu Teâlâ cümlemizi Kendisine layık Kul, Habibine layık Ümmet eylesin. (Amin)