ALIŞVERİŞ ADABI
Edep aynı zamanda, güzel terbiye, iyi davranış, güzel ahlak, hayâ, nezaket, zarafet gibi manalara gelir. Buradan hareketle oturmanın, kalkmanın, konuşmanın, su içmenin, yemek yemenin, alışveriş yapmanın bir adabı olmalıdır. Adap ise, “edep” kelimesinin çoğulu durumunda olup, Yol, yordam, yöntem ve kurallar bütünü anlamına gelmektedir. Hayatın iyi ve değerli olabilmesi için her alanda bazı kurallar olmalıdır. İyi Yaşayabilmek için edep dairesini terk etmemek gerekir. Evde, pazarda, çarşıda kısacası hayatın her aşamasında kurallar olmalı ve kişi bunlara uymalıdır. Amaç birlikte yaşamada başkalarının haklarını çiğnemeden, aksine başkalarının da haklarını gözeterek daha kaliteli ve daha huzurlu bir yaşam sürmektir.
Bayramdan bir iki gün önceydi. Bazı ihtiyaçları almak üzere bir markete girdim. Kalabalıktı. Her kes bayram alışverişi yapıyordu. En çok da şeker standı önünde kalabalık vardı. Ben de biraz şeker almak üzere almak istediğim şekerin önünün boşalmasını beklemeye başladım. Şeker çeşitleri bir hayli fazlaydı. Şeker satın almak isteyenler kendileri istediği çeşit şekeri istediği miktarda poşete doldurup görevliye uzatıyor, görevli de tartıp barkot yapıştırıyordu. Bu sırada kelli felli sayılabilecek, düzgün giyimli, giyimindeki marka amblemlerinden de zengin olduğu anlaşılabilen, Urfa tabiri ile" Qürre görünümlü" bir adam şeker standının önünde duruyordu. Yaptıkları dikkatimi çektiği için seyre koyuldum. Adam (sözün gelişi adam diyorum, yoksa kanaatimce insanlıktan zerre nasibini almamış bir yaratık idi) her bir şeker çeşidinden bir tane alıp, bir elinde bazı poşetler olduğu için tek bir eli boşta olduğundan dişleri yardımıyla ambalajını çıkarıp yere atıyor ve şekeri ağzında gezdirerek yiyordu. Güya hangi şekerin lezzetini beğenirse ondan alacaktı. Yaptığı davranışa göre yüklü bir miktar şeker satın alacağını düşündüm ama yanıldım. Adam en az on iki çeşit şekerin her birinden birer tane yedikten sonra, yarım kilo kadar, yani yediği miktardan azıcık daha fazla bir şeker poşete koyup görevliye uzattı. Stant görevlisi de imalı bir şekilde "Hepsi bu kadar mı dayı?" diye bir soru sordu. Adam başını sallayınca, görevli dayanamadı ve: "Bundan fazlasını yedin dayı" deyince adam bu sefer görevliyi azarlayan cinsten "Sen işine bak seni şikâyet ederim ha" diye sert bir edepsiz cümle saffetti.
Çarşı Pazar da zaman zaman bu ve bunun gibi durumlarla karşılaşmak mümkündür. Özellikle de sebze meyve pazarlarında bazı insanların kiraz, kaysı, erik gibi meyveleri fiyatını sorarken bir veya birkaç tane yediklerine şahit olabiliyoruz. Düşünüyorum da bin kişi tezgâha uğrasa ve her biri bir tane alıp yese tezgâhta ne kadar meyve kalır? Bu durumda yenen meyveleri satan kişi nasıl karşılar?
Benzer durumlara kuruyemişçilerde de rastlamak mümkündür. Bazı edep yoksunu insanların çerez satın alırken, elini daldırıp birkaç tene çekirdek alp yediğini, yerken çekirdeklerden eline mutlaka tükürük bulaştığı halde aldırmayıp diğer yemişlerin içine daldırıp onlardan da bir iki fıstık, fındık ne varsa alıp ağzına götürdüğünü görüyor ve şahit olabiliyoruz. Bu türden edepsiz insanların varlığı maalesef yaşam kalitesini ciddi mana da zedelemektedir.
Bu tür davranışlar gösterenler sadece kendi nefsini düşünüp diğer insanları önemsemeyen, kendi davranışlarının kötü olduğunu kabul etmeyen ve hatta farkında dahi olmayan kişilerdir. Bu şekilde bencil davranarak sadece kendi nefsini düşünen insanlar aynı zamanda söz edepten adaptan açılınca da tabir caiz ise, "mangalda kül bırakmayan", bu konuda vaaz vermeye dahi kalkan kişilerdir.
“Gerçekten, insan, ‘bencil ve haris’ olarak yaratıldı. Kendisine bir şer (kötülük) dokunduğu zaman feryadı basar. Ona bir hayır dokunduğunda engelleyici olur (veya cimrilik eder).” (Mearic Suresi, 19–21). Ayetleri daha dikkatli olunması noktasında dersler içermektedir.
Afiyette kalın