MÜSTAKİM YOL
Dosdoğru yol olarak tarif olunan müstakim yol, nas-ı kur-an ile sabit olan Tevhid yoludur. Tevhid yolundan sapanlar, dalalet bataklığından yakalarını asla kurtaramazlar.
Müstakim yol; hakkın ve hakikatın hatırını her şeyden üstün tutanların yoludur. Müstakim yol; yüz yirmi dört bin Peygamberin mübarek yoludur. Müstakim yolda hayatlarına düzen vermeyen fertler ve toplumların, şerli yolların tuzaklarından kurtulmaları mümkün değildir. Yaşadığımız modern çağ, dünya sathında toplumların; çıkar ve menfaat uğrunda kıyasıya mücadele ettikleri ve manevi hastalıkların tırmandığı bir çağ haline gelmiştir.
İlâhi davayı savunanların bu çağda, sözleri geçmez oldu. Nebevî öğretide geçtiği gibi; gün gelecek yalancılar doğrulanacak, doğru söyleyenler ise yalanlanacaklardır. İdeolojilerin amentü haline geldiği günümüzde, islami davayı/Müstakim yolun ilkelerini savunanların çoğu; beşeri yasalarla ya yargılanmakta, ya da birçoğu ise yalan ve iftiralarla karalanıp içeri tıkılmaktadırlar.
Ne garip ve bir o kadar da trajedik hadiselere tanıklık eder hale geldik?... İslam coğrafyasında Müslümanlar, frenklerin nam-ı hesabına birbirlerini vurup kırmakta, sözde özgürlük adı altında batının kokuşmuş ideolojileri için mücadele etmektedirler. Demokrasi Laiklik, Liberalizm vs. Gibi izmler; girdikleri toplumları yangın yerine çevirmişler de hala pek anlayanımız olmadı gibi görünmektedir.
On dokuzuncu asırdan bu yana, ittihatçı kafalı kadroların yalan ve uydurmalarıyla binlerce insanın hayatı karardı; yüz binlerce insana dini değerleri unutturuldu, yazılan yalan tarihlerle bu kadim coğrafyanın evlatlarını geçmişlerine birer düşman olarak yetişmeleri için var güçleriyle çalıştılar. Korkuttular, sindirdiler, ötekileştirdiler...
Hal böyle olunca, tabiatiyle mururu zamanla, müstakim yolda yürüyenleri; gericilikle, yobazlıkla ve bağnazlık gibi edeb dışı yaftalarla isimlendirip potansiyel bir suçlu olarak ilan ettiler. Hâlbuki mülkün tek ve yegâne sahibi olan yüce Allah, müstakim yolu da, dalalet yollarını da kerim kitabında beyan edip bize tanıtmıştı. Ne yazık ki ilâhi tekliflere karşı kulaklarını tıkayan bir dönemin yobaz kadroları; idraklerine giydirilen ateşten gömlek misali izmlere kurban verdikleri bir nesli heba edip erittiklerinden habersiz idiler.
Müstakim yol; her halu karda, dün olduğu gibi bu gün de yarında, bedel isteyen bir yoldur. Nasıl ki dikensiz gül dalı yoksa, engel ve barikatları olmadan müstakim bir yolun olması da düşünülemez... Bu kutlu yolda, en ağır bedelleri ödeyen mürselat-i kiram (hepsine selâm olsun) bu kutlu davanın nesilden nesile, devirden devire günümüze kadar ulaşması için canlarıyla mallarıyla en ağır bedeller ödeyen kişiler oldular. Onlardan kimi bu yolda canından oldu, kimi malını ve vatanını bırakmak zorunda kaldı ama asla, ilahi davadan yani müstakim yolun ilkelerinden taviz vermediler vaz geçmediler...
Bin dört yüz yıldan bu güne kadar, her gün; günde beş vakit kırk defa (sünnet namazları dâhil) dünyanın her tarafında milyonlarca insan, "ihdines-siratel müstakim" bizi müstakim yola hidayet eyle diye, Allah'a niyazda bulunuyolar... Fakat acı bir gerçek var ki, müstakim olan yolda; sağlıklı bir şekilde yürümeyi tam olarak başaramadık. Şayet başarmış olsaydık, islâm âleminin bu gün için de bulunduğu içler acısı durum olmayabilirdi... Hiç istisnasız Müslümanlar olarak, Kendimizi sorgulamamız gerekmektedir. Allah'ım! Cümlemizi Müstakim yoluna hidayet eyle. Âmin.