OY KULLANMAYIP, KÖTÜ KİMSELERİN SÖZ SAHİBİ OLMASINA SEBEP OLMAYALIM
Muhterem Kardeşlerim…
Nasib olursa, 14 Mayıs 2023 günü seçim yapılacak ve sandık başına giderek oy kullanacağız. Tabi oylarımıza ve sandıklara da sahip çıkacağız. Bizden önce kolluk kuvvetleri zaten yasa gereğini üzerlerine düşeni yapacaklar. Bizlerde onların yükünü hafifletmek ve sorumluluğumuzu yerine getirmek maksadıyla da olsa üzerimize düşeni yapmalıyız.
Efendim;
Oy kullanmayıp, kötü kimselerin söz sahibi olmasına sebep olmayalım. Ülkeye, dünyaya zarar verecek kötü kimselerin söz sahibi olmasına sebep olmak, veballi bir iştir. Bu vebale girmemek için oy kullanmalı ve zarar, gücümüzün yettiği nispette önlenmelidir. Birkaç kişi zarar görecek diye, bütün milletin zararına razı olmak akıl kârı değildir. Geçmiş tecrübelerden ibret almak lazımdır.
Oy kullanmamak veballi iştir. Mecelle’nin 29. maddesinde “Ehven-i Şerreyn ihtiyar olunur” buyuruluyor. İki şerden en az zararlısı tercih edilir.
Yani iki zararlı şeyden birini tercih etmek mecburiyeti hasıl olursa, daha az zararlı olanı tercih edilir. Daha kötüsünü önlemek için, ondan daha az zararlıyı tercih etmek günah olmaz. En kötünün başa geçmemesi için, elbette zararı az olana oy vermek gerekir.
Hattâ kazanamayacağı bilinen faydalı olan partiye oy vermek, oyların bölünmesine ve kötülerin iş başına geçmesine sebep olacaksa, daha az zararlı olanın başa geçmesi için, faydalı olana oy vermemek gerekir.
Bir iş, neticesiyle ölçülür. Yani netice önemlidir. Bu inceliği iyi düşünmeli. Ülkeye, dünyaya zarar verecek kötü kimselerin söz sahibi olmasına sebep olmak, veballi bir iştir. Bu vebale girmemek için oy kullanmalı, zarar, gücümüzün yettiği nispette önlenmelidir.
Kanuna uymakla, karşı gelmemek ayrıdır. Bir kimse kanunu beğenmiyor, ama karşı da gelmiyorsa, kanuna aykırı hareket etmiş sayılmaz. Bir de kanunun zorladığı işleri yapmak günah olmaz. İkrah, bir insanı istemediği bir şeyi yapması için, haksız olarak zorlamak demektir. Bu durumda, zorlanan işi yapmak zaruret olur. Hapis, dayak, nafakayı kazanmaya ve çalışmaya mâni olmak gibi hususlar birer ikrahtır. Sultanın [kanunların] emirleri de ikrah demektir. (Redd-ül-muhtar, Dürer-ül-hükkam)
“Müminin başına iki bela gelirse, hafifini seçsin” Hadis-i Şerifine benzeyen Mecelle maddeleri de şöyledir:
“Şiddetli zarar, en az, en hafif zarar ile önlenir.” [m. 27]
“Birbirine zıt iki zarardan büyük olanınkinden kurtulmak için az zararlı olanını tercih etmek gerekir.” [m. 28]
Önümüze çıkan şer iki de, beş de olabilir. Bizi ölüme mahkum edebilirler. “Ölümlerden ölüm beğen” diyebilirler. Yahut işkenceye tâbi tutabilirler. Elbette bunlardan bize tercih imkânı verilirse, en hafifini kabul etmek gerekir.
Şer gurubunun içinden iyi niyetli biri de çıkabilir. Fakat kuvvetliler mevcut iken, iyi niyetlinin yanına gitmek, hem bizim, hem de iyi niyetlinin felaketine sebep olur. Hayrı yapmadan önce şerrin yok edilmesi gerekir.
Mecelle’de buyuruluyor ki:
“Def-i Mefâsid, Celb-i Menafiden evladır.” [m. 30]
Yani mevcut zarardan korunmak, bozgunculuğu yok etmek, menfaat sağlamaktan önce gelir. Yani önce zarar yok edilir. Zarar yok edilmeden fayda temin edilemez. Farzla haram, sünnetle mekruh çakışınca, haram işlememek için farz tehir edilir. Mekruha düşmemek için sünnet de tehir veya terk edilir.
Dünya sevgisini kalbden çıkarmadan Allah sevgisini koymak mümkün olmaz. Kalbine Allah sevgisini koymak isteyenin, haramlardan kaçarak dünya sevgisini kalbinden çıkarması gerekir. Kalbden dünya sevgisi çıkınca, Allah sevgisi kendiliğinden girer.
İman ile küfür birbirinin zıddıdır. İki zıt bir arada bulunamaz. Yani hem Allah sevgisi, hem de Ebu Cehil’in sevgisi bir kalbde bulunamaz.
“Ben hayrın tâ kendisiyim” dediği hâlde, şerle ittifak kurup harâmîlerin bağlanmış ellerini açan, hayrı da, şerri de bilmeyen gâfil kimsedir. Küfre hizmet etmek, gafletin ötesinde hainliktir.
Mühim bir husus da şudur:
Sevdiğimiz birkaç kişinin hatırı, menfaati için birçok kimseye zarar vermek veya zarara razı olmak asla doğru olmaz. Aksine bu birkaç sevdiğimizi feda etmek yerinde olur. Çünkü Mecelle’de buyuruluyor ki:
“Çok kimseyi zarardan kurtarmak için bir veya birkaç kimseye zarar yapılabilir.” [m.26]
Birkaç kişi zarar görecek diye, bütün milletin zararına razı olmak akıl kârı değildir. Geçmiş tecrübelerden ibret almak lazımdır.
Allahu Teâlâ cümlemizi dinen görevinin bilincinde olan kullarından eylesin. (Amin)