MUKADDİMESİ DOĞRU OKUNMAYAN MUSİBETLER!
Rabbimiz buyuruyor:
"Başınıza gelen her musîbet, kendi ellerinizin kazandığı günahlar, ihmal ve kusurlar yüzündendir. Bununla beraber Allah, o günah ve kusurların pek çoğunu da affediyor. (Şuara 30)
İmtihan dünyasında, önümüze çıkan ve çıkacak olan bela ve musibetlerin; ne zaman, nerede ve nasıl çıkacaklarını bilemeyiz. Ancak, toplumsal yaşamı zora sokan bazı sıkıntı ve musibetleri doğru okuyup ve onlardan her birimizin kendi payına düşenden ders çıkarıp, huzur ve berekete tebdil olunmasına sebep olabiliriz. Mesela, işlediğimiz bazı yanlışların farkına varır varmaz; ardından hemen tövbe ve istiğfar etmemiz, Âziz ve Celil olan Rabbimizin; başımızdaki musibetleri kaldırmasına vesile olabilir.
Gerek fert ve gerekse toplumsal olarak, başımıza gelen sıkıntı, hastalık ve benzeri musibetlerin mukaddimesi doğru okuyup ve onlardan ders çıkarmak durumundayız.
Nasıl ki, her şeyin bir mukaddimesi varsa; öyle de bela ve musibetlerin de bir ön mukaddimeleri vardır. Biz bir kitabı elimize alırken önce onun ön sözünü okuruz. Çünkü okuduğumuz ön söz/mukaddime, bize o eserin içeriğiyle ilgili özetsel olarak malumatlar verir. Tabi bunun toplumsal yasamımıza dair olan kısımları da vardır. Bundan dolayı mukaddimesi iyi okunmayan veya hiç okunmayan toplumsal küçük sıkıntıların, daha büyük bela ve musibetlere davetiye çıkaracağını bilmemiz lazımdır! Mesela geçen iki yılda, dünya ve özellikle ülke olarak, kardeşi kardeşten, anneyi çocuğundan, babayı evladından korkar hale getiren Korona illetini iyi okuyamadık... Evlere kapandık, sokağa serbest çıkamaz olduk, ağzımızda maskelerle dolaştık, sonra aşılar falan filan derken; rahatlama dönemine girdik... Girince tekrar şımarmaya başladık. Günah ve isyanlarla sınırları aştık.
Aldık elimize tokmağı ve taktık boynumuza günah davulunu, çal oynasın vur patlasın türünden; hiç bir şey olmamış gibi, İsyan, günah, taşkınlık, haksızlık ve haksızlığımıza kaldığımız yerden tam hız devam ettik! Sonra
Pahallılık belası geldi dayandı kapıya, kıtlık ve kuraklık yoktu, ama büyük bir zam furyası almış başını gidiyordu. Dur durak bilmeden devam ediyordu. Her sabah, yeni zamlarla uyanıyor ve bir türlü aklımızı başımıza almıyorduk! Tevbe istiğfarı unuttuk, vicdanlarımızı iyilik namına uyandıramadık. Atı alan Üsküdar'ı geçmenin derdine düştü. İnsanlarda acıma ve merhamet hisleri gün geçtikçe yok olmaya başladı.
Kapitalist ruhlar, olan durumdan memnun ve kasalarına yeni kasalar eklerken, dar gelirli olan insanların anası ağlıyordu... Dünya genelinde ve ülkemiz özelinde felaket ve bela geliyorum diyordu aslında, ama gözlerimizi kan bürümüş bir türlü önümüzü göremiyorduk!!! Hani biz, Müslümandık ya, bize bir şey olmazdı (!), sakat, çürük, bid'at, hurafe ve batıl olan bin bir manevi hastalığın inancımızı zedelediğinin farkında bile değildik. Hala farkında mıyız sanki, ne gezer? Yani, ilk uyarıların mukaddimesini iyi okuyamadığımız için, bulmaya çalıştığımızı haliyle yanlış adreslerde arayınca, bu kez önümüze kocaman engeller çıktı ve hayatımızı çıkmaza soktu...
Şimdi oturup düşünmemizin vaktidir. Ölüm Allah'ın emridir amenna. Bir gün mutlaka hepimize uğrayacak olan hakkitak, ölüm gerçeğidir. Ama velakin, sorumlu olduğumuz şeyler kosusundaki ihmalkarlığımızın, başımıza büyük felaketlerin gelmesine sebep olacağını unutmamalıyız.
Ülke olarak, yaşadığımız bu son depremde; on bir şehir, onlarca ilçe ve yüzlerce köyün ağır hasara maruz kalıp, binlerce insanın ölümüyle neticelendiğini gördük... Hemen akabinde, sel felaketi Şanlıurfa ve Acımayanı vurdu... Peki, biz ne yapmaya çalışıyoruz Allah aşkına? Hırsızlık yapanlar, hayâsızlıkta sınırı aşanlar, onun bunun hakkına girenler, yetim malı yiyenler, devletin kasasından çalıp cüzdanlarını şişiren Karun iştahlı herifler; hala iş başında mesai yapmaya devam ediyorlarsa, (ki ediyorlar); bu daha büyük felaketlerin bizi beklediği demektir maâzaAllah...
"Biz bir memleketi helâk etmek istediğimiz zaman, oranın azgınlık ve şımarıklıkta ileri gitmiş olanlarına itaati emrederiz; ama onlar bunu dinlemez, tam aksine orada isyân edip günah işlerler, böylece üzerlerine azap hükmü kesinleşir, biz de orasını darmadağın eder, altını üstüne getiririz. (İsra 16)
Ne dersiniz, bu ayet her şeyi özetlemiyor mu sizce? Aman Allah'ım!
Kerim kitabımızı, ömrüm boyunca belki yüzlerce kez okumama rağmen, sanki bu ayeti ilk kez görüyor ve okuyorum. Rabbim cümlemizi uyandırsın. Bize tövbe ve istiğfar etmeyi nasib eylesin. Toplumsal olarak, kur'an'ın ahkamına göre yaşama hidayetine erdirsin. Bize, Şeriâtı garrayı Ahmediyye ile yeniden serfiraz eylesin... Erkek, kadın ve gençlerimizin içinde bulundukları gaflet ve buhranın karanlığından uyandırsın. Başımıza gelen musibetlerin, mukaddimesini akl-ı selim ile okumamızda bize basiret versin.
Kalın sağlıcakla efendim. 30 Mart 2023.