VEKÂLETTE LİYAKATSİZLİĞİN SONUCU

  Partiler aday adayları arasından vekil listesi yapmayı, ağırlıklı bir teamül/adet haline getirdiklerinden beri “vekil liyakat trendi” sürekli aşağı yönlü oldu. Bir yandan şekil olsun diye aday adayı havuzuna girenler, bir yandan ticari hedeflerle girenler, bir yandan da bürokratik yükselme hedefiyle aday adayı havuzuna girenler, liyakat sahiplerinin bu mecradan iyice uzaklaşmasına neden oldular. Partilerin kendi açılarından bakıldığında ise büyük bir handikap doğdu. Zira artık partiler çoğunlukla aday adayı havuzuna hapsoldular. Çok değil bundan 30 yıl öncesinde partiler, o günkü kıt imkanlarla araştırmalar yaparlardı. Her şehrin eşrafıyla istişâreler yaparlardı ve neticesinde belirledikleri isimlere teklif götürürlerdi. Böylece isteyen parti; kendini bilen, ülkenin, şehrin ve partinin gelişimine katkı sunabilecek insanları aday edebilirdi. Malum, şu an iletişim çağındayız. 30-40 yıl öncesine göre araştırma yapmak çok daha kolaylaşmış durumda olmasına rağmen parti yönetimleri bu tip bir araştırma sürecine girmeden eski Aksaray dolmuş muavinleri misali “dolunca kalkar ablaa” dercesine kim gelirse dolduruyor ve ardından içlerinden birkaçını ön koltuğa buyur ediyorlar. İşte bu durum, dolmuşları/partileri; semtin/şehrin ağır başlı, saygınlık kazanmış, başarılı, belli bir medeni kültürle yoğrulmuş kimselerinden mahrum ediyor ve sadece “koşa koşa kendini dolmuşa atanlar” içerisinden seçim yapmaya mahkum ediyor. Evet, bu büyük bir mahkumiyettir. Partiye, şehre ve nihayetinde ülkeye katkı sunamayacak hatta geri götürecek kimselere mecbur kalmak mahkumiyettir. Peki halk bu tutumlara karşı nasıl bir tepki sübabı kullanacak gözüküyor? —Özellikle son anayasal değişikliklerle birlikte seçmen, oy taksimatı imkanına da kavuşunca bu taksimat işini ciddi ciddi yapacak gözüküyor. Yani, Cumhurbaşkanlığı için bir adaya oy verip, milletvekilliği için başka partinin aday listesine oy vermeyi planlıyor. Tabi ki bu durum dişe dokunur bir seviyeye ulaşırsa, seçilecek cumhurbaşkanının mecliste çoğunluğa sahip olamama sonucunu da doğurabilecektir. Zaten halk “ancak o durumda tepkim anlaşılır” diye düşünüyor. Bakalım ilerleyen günlerde neler göreceğiz, partiler vekil adayı belirlerken ülkesinin ve şehrinin kalkınmasını hedefleyenleri mi aday yapacak? Yoksa çakarlı ve siyah camlı araçlarıyla emniyet şeridinden “kurtlar vadisi” dizi karakterlerinin çakması olarak seyahat etmeyi, iş takipçiliği yapmayı, düğün/taziye/nikah töreni gezmeyi, kendisine ait olmayan laflarla twit atmayı, odacısını mecliste danışman kadrosuna atamayı hedefleyenleri mi aday yapacak? İyi okumalar.