TEHECCÜD, SEHER VAKTİ VE SAHUR
Muhterem Kardeşlerim….
Seher vakti şer’i gecenin yani güneşin batışından imsak vaktine kadar olan zamanın son altıda biridir. Yaz ve kış bu vakit azalıp çoğalır.
Teheccüd Namazının vakti ise, şer’i gecenin son üçte biridir.
Gece yarısından sonra kılınan Teheccüd Namazı, gündüz kılınan bin rekâttan daha faziletlidir. Müzzemmil suresinin ikinci âyetinde mealen, “Gecenin yarısında gece Namaz kıl” buyuruldu. (İslam Ahlakı)
Teheccüt Namazı, gece yarısından sonra kılınabildiği gibi, gecenin son üçte birinde kılmak iyidir. Seher vaktinde kılmak ise daha iyidir. Hadis-i Şeriflerde buyuruldu ki:
“Gecenin sonunda uyanamayacağından korkan, gecenin evvelinde Vitri eda etsin! Sonra yatsın! Gece sonunda uyanacağını ümit eden, Vitri o zaman kılsın! Çünkü gecenin sonundaki kalkmakta rahmet melekleri hazır olur.” [Müslim]
“Gece seher vaktinde ve namazlardan sonra yapılan dua kabul olur.” [Tirmizi]
“Seher vakti Allahü Teâlâ buyurur ki: İstiğfar eden yok mu, onu mağfiret edeyim. İsteyen yok mu, istediğini vereyim, duasını kabul edeyim.” [Müslim]
Seher vakti, dua ve istiğfarların kabul olduğu zamandır. Ramazan ayında sahur için kalkınca seher vaktinde kalkılmış olur. Bu vakitte dua etmeyi ganimet bilmelidir! Allahü Teâlâ iyileri överken, “Onlar seher vaktinde istiğfar eder” buyuruyor. (Zariyat 18)
Yakub aleyhisselam, oğullarına, “Sizin için yakında [seher vakti] Rabbime istiğfar edeceğim” dedi. (Yusüf 98)
Âl-i İmran suresinin 17. Âyetinde, sabredenler, sadıklar [söz, iş ve niyetlerinde doğru olanlar], Namaz kılanlar, Zekât verenler ve seher vakitlerinde istiğfar edenler övülmektedir. Hepsinden sonra, istiğfar edenlerin bildirilmesi, insanın her ibadetini kusurlu görüp, daima istiğfar etmesi içindir.
Fırsat ganimettir. Ömrü faydasız işlerle geçirmemeli, Hak Teâlâ’nın rızasına uygun şeylere sarf etmelidir! Beş vakit Namazı, Tadil-i Erkan ile ve cemaat ile eda etmelidir! Teheccüd Namazı kılmalı, seher vakitlerini istiğfarsız geçirmemeli, gaflet uykusuna dalmamalı, ölümü ve ahireti düşünmeli, haram olan dünya işlerinden yüz çevirip, ahiret işlerine yönelmelidir! Zaruri olan dünya kazancı ile meşgul olup, diğer vakitleri, ahireti imar etmekle meşgul olmalıdır! (Mek. Masumiyye)
Sahura kalkmanın önemi
Sahura kalkmadan oruç tutmak günah değildir, ancak sahura kalkmak çok sevabdır. Bir yudum su içmek için de olsa, sahura kalkmak iyi olur.
Hadis-i Şeriflerde buyuruldu ki:
“Sahur yemeği mübarektir. Sahurun tamamı berekettir. Bir yudum su için de olsa sahura kalkın! Allahü Teâlâ ve melekleri, sahura kalkanlara salât ve selam ederler.” [İ. Ahmed] “Yani Allahü Teâlâ, sahura kalkanları mağfiret eder, melekler de onlar için dua eder.”
“Sahura kalkın, sahurda bereket vardır.” [Buhari]
“Sahurda yemek yiyerek, oruç tutmanıza yardımcı olun!” [Beyhekî]
“Sahur yemeğine kalkmak Allah’ın size bağışladığı berekettir, bunu kaçırmayın!” [Nesai]
“Yedikleri helâl olmak şartıyla hesaba çekilmeyecek üç kişi: oruçlu, sahur yemeği yiyen ve Allah yolunda nöbet tutandır.” [Nesaî]
“Sahur yemeğine kalkmak Allah’ın size bağışladığı berekettir, bunu kaçırmayın!” [Nesai]
“Bir lokma da olsa sahur yemeği yiyin, çünkü onda bereket vardır.” [Deylemî]
“Müminin sahurunun hurmayla olması ne güzeldir.” [Ebu Davud]
“Allahü Teâlâ, sahura kalkanlara rahmet eder.” [Taberanî]
Kur’an-ı Kerim, Ramazan’da indi. Kadir gecesi, bu aydadır. Ramazan-ı Şerifte, iftarı erken yapmak, Sahuru geç yapmak sünnettir. Resulullah bu 2 Sünneti yapmaya çok önem verirdi.
İftarda acele etmek ve Sahuru geciktirmek, belki insanın aczini, yiyip içmeye ve dolayısıyla her şeye muhtaç olduğunu göstermektedir. İbadet etmek de zaten bu demektir.
Bu ayda, her gece, Cehenneme girmesi gereken, binlerce Müslüman affolur, azat olur. Bu ayda, Cennet kapıları açılır. Cehennem kapıları kapanır. Şeytanlar, zincirlere bağlanır. Rahmet kapıları açılır. Allahü Teâlâ, bu mübarek ayda O’nun şanına yakışacak, kulluk yapmayı ve Rabbimizin razı olduğu, beğendiği yolda bulunmayı, hepimize nasip eylesin! Âmin. (Mektubat ,1.c. 45.m.)
Resulullah Efendimizin Rüyası
Sevgili Peygamberimiz (sellalahu aleyhi ve selem) Efendimiz şöyle buyuruyor;
“Rüyamda acayip şeyler gördüm. Ümmetimden birini Azap Melekleri yakalamıştı. Aldığı Abdestler gelip, onu içindeki zor durumdan kurtardı. Birini gördüm, Kabri onu sıkıyordu. Kıldığı Namazlar gelip, onu Kabir Azabından kurtardı. Birine Şeytanlar musallat olmuştu. Ettiği Zikirler gelip, Şeytandan onu kurtardı. Birinin de susuzluktan dili çıkmıştı. Tuttuğu Ramazan Orucu gelip, susuzluğunu giderdi. Birini zulmet sarmıştı. Yaptığı Hac gelip karanlıktan çıkardı. Birine Ölüm Meleği gelmişti. Ana babasına yaptığı iyilikler gelip, ölümüne engel oldu, geciktirdi. Birini Müslümanlarla konuşturmuyorlardı. Sıla-i Rahim gelip, ona şefaat etti, onlarla konuştu. Peygamberinin yanına gitmek isteyen birine engel oluyorlardı. Aldığı Gusül, onu alıp yanıma getirdi. Ateşten korunmak isteyen birine, Sadakası gelip ateşe perde oldu. Birini Zebaniler alıp Cehenneme götürürken, yaptığı Emr-i Maruf ve Nehy-i Münker gelip kurtardı. Biri Cehennem ateşine atılmıştı. Allah korkusu ile döktüğü gözyaşları gelip oradan kurtardı. Birine Amel Defteri solundan verilirken, Allah korkusu gelip, defterini sağa aldı. Sevapları hafif gelen birine, kendinden önce ölen çocukları gelip, sevabını ağırlaştırdı. Cehennemin kenarında, korkudan titreyen birine, Allahü Teâlâ’ya olan Hüsnü Zannı gelince, titremesi durdu. Sırattan zorla geçen biri, Cennete geldi. Fakat kapılar kapalıydı. Kelime-i Şehadeti gelip, onu Cennete koydu.” [Taberani, Hakîm-i Tirmizi]
Allahü Teâlâ, ümmeti Muhammed’i, bu mübarek Ramazan ayının feyzinden, bereketinden hakkıyla faydalanabilen salih kullarından eylesin. (Amin)