ELMA KOKUSU VE HALEPÇE
Tarihin, en gaddar katliamı. Yaşlı, çocuk kadın demeden, ansızın gelen bir kimyasal bomba ile yok oldular. Mazlumların FERYADI, yeryüzünü inledi. Tek suçları ise, Halepçeli olmak. Zalim, Saddam Hüseyin ve onun babaları emretmiş idi. Gökyüzün de, yağmur yerine, bombalar yağıyordu Halepçe üzerine.
Yalnız ve kimsesiz, Mazlum Halepçe Kürt halkı.
Zamanın, Silah baronları, sınırsız kimyasal silah ve bomba vermişti Saddam Hüseyin'e. Karşılığın da ise, petrol.
Bu kimyasal bombayı, denemeleri gerekiyor idi. Bunu da, Halepçe de yaptılar. Kimi kucağındaki bebesi ile, kimi de kapı eşiğinde yakalandı ateş topuna.
Öyle bir ateş ki, düştüğü yer yakıyordu. Öyle bir bomba ki, kıyamet sahnesi. Her kim, nefes alıyor ise, nefessiz bırakan bir duman.
Aman Allah' ım!
Kimsesiz, yalnız ve çaresiz olmak ne kadar zor imiş.
Ne anaların feryadı ne de çocukların çığlığı fayda ediyor idi.
Bu, cehennem ateşini söndürmeye. Her gelen uçak, bir ateş topu yağdırıyor idi Halepçe üzerine.
Yaklaşık, 5 bin Halepçe Kürdü.
Çocuğun "Baba elma kokusu" gibi dediği kimyasal silah ile yok edildi.
Evet, o zaman ki, silah baronları belki kazandı. Ancak, bunu not eden biri vardı. O da, mazlumların ahını duyan, Rabbimiz.
Yaptığı zulmü, daha beteri ile ödettirdi zalim, Saddam Hüseyin' e.
Hem de, bir Zalimin eli ile.
Bu dünyada, bazen ahı bırakmıyor, öbür dünyaya Rabbimiz.
Foseptik çukurunda yakalandı, Saddam Hüseyin.
Hem de, hayvan muamelesi ile. Sonu ise idam.
Artık, siz düşünün Ahiret azabını. Mazlumların ahını, kimseye bırakmayan Allah, her kim ne yaparsa yapsın, karşılığını da veriyor.
Ey Halepçe! seni unutmadık ve unutmayacağız.
Kalın selametle..