DEPREMLER KÂFİRLER İÇİN BİR CEZA, MÜSLÜMANLAR İÇİN BİR MÜKÂFATTIR
Muhterem Kardeşlerim…
Bilindiği gibi Kahramanmaraş merkezli Malatya, Hatay, Adana, Adıyaman, Gaziantep, Şanlıurfa’nın da aralarında bulunduğu, özellikle 11 ili kapsayan Doğu ve Güneydoğu illerinde çok net bir şekilde hissedilen deprem korkuttu, evleri yerle bir etti, insanların ölümüne sebep oldu. Takdiri ilahi diyelim, ancak gerekli tedbiri almaktan da kaçınmayalım…
Efendim;
Bu arada depremde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, ailelerine, yakınlarına baş sağlığı diliyoruz. Yaralılara da acil şifalar diliyoruz.
Deprem bölgesine Bakanlarını gönderen ve kendiside giderek incelemelerde bulunan, vatandaşları her konuda teselli ederek rahatlatan Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, önceki depremde ziyaret ettiği yerlerde geçmişteki Erzincan depremini de hatırlatarak Müslüman olduğumuzu, kadere inandığımızı ve böyle depremlerin ilahi bir ikaz ve imtihan olduğunu söylemişti. Kısaca; depremlerin olması kâfirler için bir ceza, Müslümanlar için bir mükâfattır.
Hele bazı bilim adamları ve kendini öyle zannedenler, bilgin geçinenler, hoca geçinenler, kısaca her şeyi kendileri bilir gibi öne çıkanlar, hele birde deprem olayından ders çıkarmak yerine siyasete alet edenler adeta kafa şişirmeye başladılar. Nadirde olsa bu konuda gerçek bilgiler aktaranlar, tedbir almak gerektiğini söyleyenlerde olmadı edersek yanlış olur.
Efendim…
Depremlerin sebebi nedir? Ölenler şehit mi? Depremden kaçmayan intihar mı etmiş olur? Toplu olarak gömmek caiz midir? gibi önemli konulara öncelikle sahih kaynaklardan faydalanarak sizlere aktaralım istiyoruz ve devam edecek yazılarımızda da değişik konularda yine deprem konusuna dini açıdan bakmaya, sizlere anlatmaya devam ederiz inşaallah.
Muhterem Okuyucularımız…
Depremler ekseriya ilahi bir ikazdır. Âlimler, “İki Z olunca üçüncü Z gelir” demişlerdir. Yani Zulüm ve Zina çoğalınca Zelzele olur. Hadis-i Şeriflerde buyuruldu ki:
“Zina yayılınca depremler çoğalır.” [Deylemi]
“Günahlar açıktan işlenmeye başlanınca, iyi kötü herkes genel bir azaba maruz kalır.” [Taberani]
Depremler kıyamet alametlerindendir. Buhari’deki Hadis-i Şerifte, “Depremler çoğalmadıkça kıyamet kopmaz” buyurulmuştur. Kıyametin ne zaman kopacağı bildirilmedi.
Fakat Peygamber Efendimiz birçok alametlerini haber verdi:
Mehdi gelecek, İsa gökten inecek, Deccal çıkacak. Yecüc Mecüc her yeri karıştıracak. Güneş batıdan doğacak. Büyük depremler olacak. Din bilgileri unutulacak. Kötülük çoğalacak. Dinsiz, ahlaksız, kimseler Emir olacak, Allahü Teâlâ’nın emirleri yaptırılmayacak. Haramlar her yerde işlenecek, Yemen’den bir ateş çıkacak. Gökler ve dağlar parçalanacak. Güneş ve Ay kararacak. Denizler birbirine karışacak ve kaynayıp kuruyacaktır.
Depremden ibret alınmalı
İnsanların isyandan vazgeçmesi için ilahi bir ikaz olan depremden ibret alınmalıdır. Sel, deprem, kuraklık gibi, ilahi musibetlerin ara sıra zuhur edişi, Allahü Teâlâ’nın sonsuz nimetlerine, lütuf ve ihsanına karşı isyanda olanları ikaz mahiyetindedir. Hiçbir nimet ve felaket sebepsiz değildir. Düşünebilenler için nice hikmetleri vardır. Günahların affına sebep olduğu gibi başka hikmetleri de vardır.
Hadis-i Şeriflerde buyuruldu ki:
“Ümmetim için depremler günahlarına kefaret olur.” [Hakim]
“Allahü Teâlâ, depremleri iyilere öğüt, müminlere rahmet, kâfirlere ise azap kılar.” [İ.Asakir]
Âlimler, “Tehlikelerden, gücünüz yettiği kadar sakınınız. Çünkü güç yetmeyen, dayanılamayan şeylerden uzaklaşmak, Peygamberlerin âdetidir” buyurmaktadır.
Kapalı yerde iken deprem olursa, oradan açık bir yere kaçmak müstehaptır. (Bezzâziyye)
Deprem olunca evden çıkıp açık yere gitmelidir. Resulullah efendimiz, yolda eğri duvarın önünden koşarak geçti. (Hindiyye)
Bu fetvalardan anlaşıldığına göre, depremden kaçmayan intihar etmiş sayılmaz. Müstehabı terk etmiş olur. Depremden kaçmayan mutlaka ölür diye bir şey yoktur. Depremde ölenin imanı varsa mutlaka şehittir.
Hadis-i Şerifte, “Suda boğulan, yangında ölen, duvar ve enkaz altında kalarak ölen, şehittir” buyuruldu. (İbni Asakir)
Zaruret olmadıkça, bir kabre, iki kişi bile gömülmez. Ancak zaruretler haramları mubah kılar. Zaruret olunca toplu halde gömülebilir.
Efendim…
Deprem gibi âfetlerin hepsi genelde günahlarımızın karşılığıdır.
Bir Âyet-i Kerime meali:
“Başınıza gelen bir bela, kendi ellerinizle işledikleriniz yüzündendir. [Bununla beraber] Allah çoğunu affeder.” [Şura 30]
Demek ki bela, günahlarımız yüzünden gönderiliyor. Zulüm ve zina, depremlere sebeptir.
Üç Hadis-i Şerif şöyledir:
“Zina yayılınca depremler ve terör çoğalır.” [Deylemî]
“Zina ve faizin yaygınlaştığı toplum, azabı hak etmiş olur.” [Hâkim]
“Zekât verilmezse yağmurlar yağmaz olur.” [Beyheki]
“Günahlar açıktan işlenince, iyi kötü herkes genel bir azaba maruz kalır.” [Taberânî]
“Eski milletlerden bir kısmına depremle azap yapıldı. İyiler de helak oldu. Çünkü günah işlenirken susmuşlar, önlememişlerdi.” [Taberani]
Bu belalara maruz kalıp ölen Müslümanlar zaten şehiddir, en büyük mükâfatı almış olurlar. Ölmeyenler de, bu çektikleri sıkıntılara karşılık âhirette çok büyük nimetlere kavuşurlar. Bunlara verilen sevapların büyüklüğünü görenler, “Keşke bizim de dünyada vücutlarımız makaslarla doğransaydı da, biz de böyle büyük nimetlere kavuşsaydık” derler. Onlar deprem altında kaldıklarına veya başka belalara uğradıklarına çok sevinirler. Günahkâr olanların da, çektikleri her sıkıntı günahlarına kefaret olur. Özetle depremlerin olması kâfirler için bir ceza, Müslümanlar için bir mükâfattır.
Allahü Teâlâ ümmeti Muhammed’e akıl, iz’an versin, türlü musibetlerden, afetlerden muhafaza eylesin. (Amin)