NUR DAĞINA ÖLÜM YAĞMIŞ İSLAHİYYE YAS BAĞLAMIŞ
12 Şubat 2023 pazar günü, DERVİŞHANE sosyal yardımlaşma derneği olarak, bize teslim edilen yardımları; depremzedelere teslim etmek üzere, Nurdağı'ına doğru yola çıktık... Niyetimiz oradan, islahiyye'ye, zamanımız daralmazsa oradan da Hatay'a gitmekti. Nurdağı ilçesine giriş yaptık yapmasına ne görelim girmesine, aman Allah'ım; enkaz, moloz, yıkıntı, hüzün, gözyaşı, acı iç içe!
Her tarafta iş makineleri çalışmakta, insanlar umumi seferberlik ilan edilmişcesine; kimi gönüllü yardım yapmaya koşmuş, kimi arabasına bir şeyler doldurup koşup gelmiş, kimi dernek olarak konvoy oluşturup depremzedelerin feryatlarına kayıtsız kalamamış oraya gelmiş. Deprem yerlerine koşanların kahır ekseriyetinin tek ortak noktaları, kanayan yaralara az da olsa merhem olabilmek...
Nurdağı'nda ihtiyacı olan yerlere yardımlarını teslim ettikten sonra, İslahiyye istikametine doğru yola çıktık. Nurdağı'ndan İslahiyye'ye doğru ilerlerken, dağ tarafından kalabalık çadırları görünce, oraya yöneldik... Arabalarımızı park edip, selâm verdik. En arka yerlerde oturup ağlayan bir ablamızın olduğunu görünce, yanına varıp selâm verdim ve geçmiş olsun ablam var mı bir ihtiyacın deyince; verdiği cevapla yıkıldım adeta...
Yavaşça yanıma gelip, kardeşim deprem olunca evden apar topar dışarı fırlayınca, uzun elbiselerimi alamadım, bir daha gelirken bana uzun elbise getirebilir misiniz dedi? Gözlerim doldu, ihtiyaçlarını not ettim. Evet,
Kıymetli dostlar, bu gün Nurdağı ilçesine oradan da islahiye ye geçtik. Orayı gidip gözleriyle görenler, durumun ne kadar vahim, acı ve derin olduğunu bilirler. Nurdağı ile İslahiye arasında, Mamêler isimli bir köye gittik. Herkes çadırda kalıyor. Yardımları dağıtırken, az geride oturan bir hanım kardeşimizin ağladığını fark ettim. Biraz yakınına gittim ve selâm verdim. Yakınlarından 25 kişiyi kaybettiğini söyledi. İçim yandı. Neyse, ihtiyaçlarını sordum... Asfalt yol çok yakın olduğu için, insani ihtiyaçlarını rahat gideremedikleri için, kendilerine acil olarak seyar lavabo ve su depolarına ihtiyaçlarının olduğunu söyledi. Not: Su depolarının 500 lt.lik olmaları bile yeterlidir. 10 su deposu, seyyar lavabo ve seyyar banyo... Bu konuda yardım etmek isteyen olursa; (nusretsalih715@gmail.com) adresimden ulaşabilirler.
Onlarla ayak üstü sohbet ederken, yetmiş yaşlarında bir amca yanımıza gelip selâm verdikten sonra; bana, bizim dedelerimiz zamanında Urfa'dan buralara gelmişler dedi. Ondan dolayı da, köyümüzün adını mamêler köyü olarak koymuşlar dedi. Kendi kendime, galiba köklerini çocuklarına unutturmamak için, köylerine böyle bir isim koymuşlar dedim.
Mamêler köylüleriyle vedalaşıp, islahiyye'ye doğru yola çıktık... İslahiyye'nin daha ilk girişinde, durumun ne kadar vahim olduğunu anladım. Aman Allah'ım! Bu ne? Şehir demek bin şahit lazım! Yıllarca savaşa maruz kalan bir şehir bile bu duruma gelmez. En azından uçta kenarda bir kısım sağlam evleri kalır. Ama bu zelzele, uğradığı şehirlerin tümünü yerle yeksan etmiştir. İnsanın tüyleri diken diken oluyor... İlçenin merkezini baştan başa, gezdik neredeyse sağlam binanın kalmadığını gördük. Her taraf yıkıntı, iş makineleri, endişeli insanlarla dolu. İslahiyye ölüm kokuyordu sanki... Ayakta kalan tek tük binaların hiç biri iş göremeyecek duruma gelmiş... Neyse kenar mahallenin birinde, çadırları görünce oraya yöneldik. Arabaları durdurunca, insanlar bize doğru geldiler ki, çoğu kadın ve çocuktu. İhtiyaçları olan şeyleri verdik. Ayrıldık oradan.
İslahiyye ana caddesine (!) Girdik ve bir uçtan diğer uca doğru ilerledik. Aman Allah'ım, meded Allah'ım. Bu ne felaket, bu ne korkunç manzara böyle. İnsanın içi parçalanıyor... Taş üstünde taş kalmamış, asfaltların altı üstüne gelmiş, yolların çoğu moloz dağlarına dönüşmüş vaziyette idi. Hayalet bir şehir, kabus dolu bir atmosfer, her tarafta; yayılan acı ve ölümün kokusu İnsanın dizlerindeki dermanı tüketiyordu. Camiye yöneldik, minaresi yıkılmış, cami yetim ve mahzun idi. Değişik simalarla tanışma fırsatı buldum orada... Ağrı 'dan, Ankara'dan, ülkenin her tarafından; harb-i umuminin seferberliği gibi, fırsatı bulan soluğu depremzedelerin yanında almış... insan bir taraftan üzülüp ağlarken, diğer taraftan yardım seferberliğini görüne, bir nebze de olsa rahatlıyor haliyle... Acı, gözyaşı, üzüntü ve burukuluğun iç içe olduğu bir günü böylece, Nurdağı ve İslahiyye arasında bitirdikten sonra Şanlıurfaya döndük. Yarına kadar Allah kerim. Bakalım nasip bizi nereye atacak. Kalın sağlıcakla, Kalın huzurla.
16 Şubat 2023...