DÜĞÜNLERDEKİ ABARTILAR
İslam kurallarını hayattan çıkaranlar ne yazık ki büyük ölçüde başarılı oldular. Ülkemiz insanının yaşam tarzını genel olarak özlü bir şekilde tanımlayan meşhur Birsöz’dür: “İsviçre yasalarına göre evlenir, Fransız yasalarına göre ticaret yapar, İtalyan yasalarına göre yargılanır ve İslam yasalarına göre gömülür!” Yani hayat boyu İslam kurallarına uygunluğu yalnızca gömülmesidir demektir.
Yaklaşık bir asırdır İslam kuralları sosyal hayattan çıkarıldı. İnsanların geneli deruna ayak uydurdu. Toplumun geleceği olan çocuklar İslam kurallarına göre yetiştirilmediği gibi, evlilik, düğün, çeşitli sosyal ilişkiler, kazanç ve giderler gibi çoğu alanlarda Müslümanlar İslam kurallarına göre yaşamıyor.
Toplumumuzun sosyal yaşantısında daha çok gelenekler hâkimdir. Avrupa’nın mim’siz medeniyetinin etkisiyle geleneklerimiz de İslam kurallarından sıyrılmış, kültürümüzle bağdaşmayan ucubeler haline gelmiştir. Üzülerek ifade edeyim ki, farz ibadetlere gösterilmeyen hassasiyet, bu geleneklere gösteriliyor. Geleneklerde topluma gösteriş esas olduğundan bir abartı yarışına dönüşüyor.
Zamanımızda İslam kurallarına uymayan geleneklerimizden biri de düğün törenleridir. Bir zamanlar tamamen İslam’ın dışına çıkan düğün törenleri Avrupa formatında gelenekselleşti. Yuvarlandıkça büyüyen çığ gibi gittikçe de abartıldı ve alabildiğince israf yapıldı. Eğlencede “haram” mefhumunun dikkate alınmadığı, bunu dikkate alanların dışlanıp ayıplandığı düğün törenleri yaygınlaştı. Düğün törenlerinde işlenen haramlar bir yana, inleyen hastalara, yaşlılara, gürültüden rahatsız olanlara ve taziyelere aldırış etmeksizin mahalle ya da köydeki herkesi etkileyen gürültü kirliliğine yol açtı.
Bunun farkında olan bir kısım Müslüman çevreler, vaazların, öğütlerin fayda vermediğini anlayınca bir çözüm olarak alternatif İslamî düğünler düzenlemeye başladılar. Kapalı bir mekânda ilahiler, salâvatlar ve zikirlerin yapıldığı alternatif düğünler İslam’a duyarlı gruplarca yaygınlaştırıldı.
İnsanlarımız ne yazık ki bunu da abarttıkça abarttılar. Çevreyi gürültüsüyle rahatsız etmek, bu tür düğünlerin de temelini oluşturmaya başladı. Kutsi sözlerin, ayetlerin ciddi kavramların eğlenceye alet edilmesi, ciddiyetsize çalgılar eşliğinde tekrar edilmesi doğrusu alternatif düğünü de sorgular hale getirdi.
Geçen gün “mevlitle” dedikleri bir düğün töreninde şahit oldum: Bir taraftan salâvat getiriliyor, Kur’an okunuyor, peygamber (ASV)’ın övüldüğü ilahiler söyleniyor, diğer taraftan zılgıt çalınıp çeşitli şamatalarla salâvat bastırılıyor. İlahi grubunun seslendirdikleri dinlenmiyordu. Bu kutsi sözler kimsenin dinlemediği –hâşâ-kuru gürültüden ibaret kalıyordu. İlahi sözlerinin bir kısmı da uydurulmuş ifadelerden oluşuyordu. “Muhammed’in düğünü var cennette” şeklindeki ifadeler, alaycı kimselerin diline düşmüş, kâinatın efendisinin o şerefli adı, eğlenceye alet edilmişti. Peygamber (ASV) insanlara örnek olacak düğünlerini bu dünyada gerçekleştirdi, bu dünyadaki düğünlerini örnek al, sana ne cennetteki düğününden? Mübarek adı, Yüce Allah’ın adıyla birlikte zikredilen o büyük peygamberin (ASV) alaycıların diline düşmesini içime sindiremedim.
Hanım sahabelerden Rübeyyi’ binti Muavviz şöyle anlatıyor: “Ben gelin olduğum zaman peygamber (ASV) benim düğün törenime katıldı. İçeri girdi ve döşeğimin üstünde oturdu. O sırada bir kısım cariyeler def eşliğinde Bedir şehitlerinin anlatıldığı şarkılar söylüyorlardı. Resulullah (ASV)’ı görünce şarkı söyleyenlerden biri: “içimizde öyle bir Peygamber vardır ki O, yarın ne olacağını bilir!” dedi. Bunun üzerine Peygamber (ASV)ona: “Hayır, bunu bırak da evvelce söylemekte olduğun sözleri söyle! “buyurdu. (Buhari, Nikah,49, Hadis no: 5147.)
Hadis Şerif, şarkılarda Peygamber (ASV)’ın adının alet edilmesini, yanlış ifadeler söylenmesini yasaklamaktadır. Abartılı sözlerden uzak durmayı öğütlemektedir.